Hrant, Dink için, Eskişehir'de anma toplantısı yapıldı. Toplantıya katılan, ÖDP İl Başkanı, Eğitim-Sen Şube Başkanı ise Hrant Dink' e, sıkılan kurşunun halkların kardeşliğine sıkılmış olduğunu belirtmişler. Ardından da Halkevi Şube Yöneticisi Şahabettin Arpacı " ...demokrasinin ve özgürlüğün, egemen olduğu bir dünya yaratmak için, Hrant'ı unutmayacağız" demiş. Ancak, bu kesimle, Ermenilerinin, özellikle de Ermeni Diasporası' nın, yıllardır, nesillere, kin ve nefret tohumu ekerek, Türk düşmanlığı yarattıklarını, özellikle de Ermeni ihanet ve katliamlarını, unutmuş görünüyorlar.
KESK, ÖDP, Eğitim-Sen, Halkevi gibi örgütler, ASALA tarafından öldürülen 30' un üstündeki diplomatlarımıza ve ülkesindeki yanlışlıkları, gündemde tutukları için, suikasta kurban giden, Uğur Mumcu, Prof. Dr. Muammer Aksoy, Abdi İpekçi, gibi gazetecilere aynı duyarlılık niçin göstermiyorlar?
Nitekim 10 bin kişi, gazeteci Hrant Dink'i, iki yıl önce katledildiği Agos gazetesi bürosu önünde, "Hrant için, adalet için", "Çeteler halka hesap verecek" ve "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz" sloganlarıyla andı. Oysa aynı tarihlerde, terör kurbanı, Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük gazetecilerden Abdi İpekçi ise öldürülüşünün, 30. yılında, sadece dostları tarafından mezarı başında anıldı.
Yine bu kesimler, Ermenistan da, Ermenilerin katlettiği Türk insanları ilgili bir anma töreni yapabilirler mi? Bırakın anma törenini, lafını bile edemezler. Nitekim düşünce özgürlük havarisi, Avrupa ülkelerinde bile, "Ermeni soykırımı yoktur" diyenlere, ceza veriliyor. Türkiye' de olamayan, "Ermeni soykırımı" nı, kabul ederek, özür dileyenler ise yargı da berat ediyor.
Ayrıca Hrant Dink' in, ölümünden, kin ve nefret tohumu eken, Ermeni Diasporası' nın, hiç mi sorumluluğu yok? Elbette var. Ermeni Diasporası, yıllarca insanlara kin ve nefret tohumu ekmese, idi; Hrant Dink' de öldürülmezdi.
Öte yandan Ermenilere yönelik Türkiye'nin, dış politikada, sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı stratejisi olmadı. Kararlar, her iktidara, zamana ve şartlara göre değişti. Hatta günlük politikalar üretildi. Daha da kötüsü, bazen dış politikalar kişiselleştirildi.
Nitekim Cumhurbaşkanı Gül, Erivan ziyaretini `sorunların çözümünde yeni başlangıç`olarak tanımlamış, Hatta her iki Cumhurbaşkanı, Erivan`da bir saat görüşüp akşam yemeği yemişler ve Gül ve Sarkisyan, ardından milli takımlar arasındaki futbol karşılaşmasını stat da yan yana izlemişlerdi. Pek çok köşe yazarı da, bu gelişmeleri, göklere çıkarmış, tarihi olarak da tanımlamıştı.
Yalancı bahar kısa sürdü. Geçen hafta Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbaldyan, "Ermenistan, Ermeni Soykırımı'nın uluslararası toplum tarafından tanınması amaçlayan politikadan hiçbir zaman vazgeçmeyecek. Tarihin kara sayfalarının çevrilmesi gerekir; ancak geçmişin dersleri hiçbir zaman unutulmamalı. Ermenistan, hiçbir zaman Ermeni Soykırımı gerçeğini sorgulamayacak." şekline konuştu.
Türkiye' de ise bazı sözde aydınlar, çirkin bir 'özür' kampanyası" başlatarak veya "anma törenleri" düzenlenerek, Ermenilerin, bu topraklarda yaptığı vahşetleri unutturulmaya çalışılıyor. Ermenistan, 'karşılıklı arşivleri açalım' Türk önerisini, asla kabul etmiyor. Çünkü tarih konuşunca, sözde soykırım tellalları susmak zorunda kalacak. Özür dileme kampanyası ve Hrant' ı anma törenleri ile Ermeni soykırımı iftirasının tellallığını yapanların, gerçek niyeti; Osmanlı Devleti'nin, tehcir ettiği Ermenilerin, soykırıma tabi tutulduğunu iddia ederek, o tarihte Ermeniler tarafında, ortaya konan ibretlik ihanetin üzerini örtmektir. İstedikleri, sözde bağımsız bir Ermenistan'ı, Anadolu topraklarında kurabilmektir.
Ermenilerin ihaneti, 93 harbi ile başlamıştı. Osmanlı Ordusu, topraklarını ve insanlarını, Ruslara karşı koruma mücadelesi verirken, askerin ikmal yolları Ermeni çeteleri tarafından kesiliyor, erkeksiz kalan köylere yapılan baskınlar, eli silah tutan kadın, çocuk ve yaşlılar tarafından önlenmeye çalışılıyordu. 1914'de. Dondurucu soğuk ve günlerdir aç, susuz yürüyen gencecik askerler, Rus ordusunun, her an karşılarına çıkabileceğini biliyordu. Asırlardır, komşuluk ettikleri Ermeni çetelerinin, hain kurşunlarını hissettiklerinde, dünya tarihi de eşi benzeri görülmemiş bir ihanete tanıklık ediyorlardı.
Elbette Hrant Dink' in, öldürülmesi kabul edilemez. Suçlu/suçlular varsa cezalarını çeksinler. Ancak Ermenilerin, Osmanlı ordusuna ihaneti ve ermeni katliamları ve Hrant Dink'in, "Ermeni kanı temiz, Türk kanı kirlidir." sözleri ortada iken, Hrant Dink' in, kahraman ilan etmenin de hiç bir yararı yoktur. Bilmelidirler ki Hrant Dink' in, öldürülmesinde, esas sorumlu, yıllardır Ermenileri taşeron olarak kullanan, batı ülkeleri ve her iki topluma da, kin ve nefret tohumu eken Ermeni Diasporasıdır. Gerçekler orta iken, bunu anlamayan veya anlamak istemeyenler varsa ne denebilir ki? Allah akıl ve fikir versin...
HRANT'IN ÖLÜMÜ VE ERMENİ DİASPORASI
Hrant, Dink için, Eskişehirde anma toplantısı yapıldı. Toplantıya katılan, ÖDP İl Başkanı, Eğitim-Sen Şube Başkanı ise Hrant Dink e, sıkılan kurşunun halkların kardeşliğine sıkılmış olduğunu belirtmişler. Ardından...