Eskişehir'de, vilayet, belediyeler, Vakıf ve dernek gibi kuruluşlar, iftar yemeği veriyor. Bu iftar yemeklerine de, siyasetçiler, dair müdürleri, belediye başkanları, yerel yöneticiler, sayılı zengin iş adamları, bürokratlar, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, sofranın başköşesinde, yerlerini alırlar. Oysa Dinimiz ve geleneklerimize göre, iftar sofralarında, başköşesinde, yoksullara yer vermek gerekir.
Ayrıca vilayet, belediyeler, sivil toplum örgütleri verdikleri iftar çadır ve yemeklerinde, sıcak bir tas çorbaya muhtaç, yoksul vatandaşlarımız, yok denecek kadar azdır. İftar yemeklerinde, kalabalıklar, fakirlerden çok, evinde, iftar yapabilecek, varlıklı insanlarımızdan oluşuyor.
Öte yanda, İftar yemekleri ve Ramazanda, yediğimiz lokmanın, "HELAL" olup olmadığının, muhasebesinin yapıldığı, ay da olmalıdır. Kur'ân'da Allah," "Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helal olanlarından yiyin. Şayet ancak Allâh'a, kulluk ediyorsanız O'na şükredin." buyurmuştur. (Bakara, 172)
Dinimiz, iftar sofralarını, özellikle muhtaç olanların, fakir fukaranın çevresinde oturduğu ve zenginlerin de ellerindeki imkânlarını, paylaştığı alanlar olarak değerlendirir. Maalesef Ramazanda, devlet imkânlarıyla, şatafatlı iftar şölenlerine dönüştürüldüğüne de tanık oluyoruz Din adamlarımız, bu tür iftarlara olumlu bakmıyor.
Nitekim Diyanet İşleri eski Başkanlarımızdan, Mehmet Nuri Yılmaz, devlet kesesinden verilen iftarların, ''Sevap hanesine yazılmayacağını''belirttikten sonra,"'Bu konu bir gelenek olmuş, devlet adamları, iftar yemekleri veriyor. Ancak devlet kesesinden, verilen iftar, kişinin sevap hanesine yazılmaz. Kişi, kendi parası ile iftar verirse, sevap olan budur. Yoksa devletin temsil ağırlama giderinden, iftar verirsen, hem de şatafatlı iftarlar verirsen, bu sevaba girmez.''diyerek, iftar yemeklerine açıklık getirmişti.
Bu tespit karşısından, devlet parası ile İftar verenler ve katılanlar, bir kez daha düşünmeli, gereğini da yapmalıdır. Çünkü devlet parsında,tüyü bitmemiş yetim hakkı var
Elbette gösterişten uzak, dinimizin gerektirdiği şekilde, " HELAL LOKMA" ile iftar veren kişi/kişiler de var. Bu insanlarımız için, önemli olan, maddi değil, manevi zenginliktir. Bu insanlarımız, vermiş olduğu geleneksel, iftar yemeğinde, dostları yanında, yoksullar yer alır.. İftar sonrası yapılan sohbetlerde, iftarın ve orucun, şefkat ve merhamet, sevgi ve paylaşma gibi, erdemler noktasında, insanları nasıl birleştirdiğine de tanık olurken, İftar veren insanların dostlarının ve yoksulların,, mutluluğu sözlerine ve yüzüne yansır.
İlimizde, İslamiyet ve geleneklerimize, uygun iftar veren, insanlarımızda mevcuttur. Bu insanlarımızdan biri de Demirel İnşaat Sahibi, Sayın Ceylan DEMİREL' dir. Sekiz yıldır. Ramazan boyunca, her gün, 400 civarında, yoksula İftar yemeği veriyor
Öte yandan İftar sofralarında, yedikleri lokmanın "HELAL" olup olmadığında, tereddüt eden insanlarımız, yedikleri yemek karşılığı kadar, bir fakire katkıda bulunabilirler. Bu tutumları ile o sofrada, bir yoksulun bulunmasını da sağlamış oldukları gibi, tereddütlerini de ortadan kaldırmış olurlar.
İslam dinine ve geleneklerimize göre, iftar genellikle, yoksul insanlarımıza verilir. O nedenle de İftar ve sahur sofralarında, fakirlere yer verilmelidir. Hatta Belediyelerin, vermiş olduğu iftar yemekleri, yoksul vatandaşlara yönelik olmalıdır.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem:"Ramazan ayında, kim helal kazancından, bir oruçluyu iftar ettirirse, Ramazan'ın, bütün gecelerinde, melekler ona dua eder ve Kadir Gecesinde, Cebrail Aleyhisselâm onunla musafaha eder (tokalaşır). Cebrail Aleyhisselâm kiminle musafaha ederse, onun kalbi incelir ve gözlerinin yaşı çoğalır." Buyurmuştur.
Ayrıca iftar vermek için, varlıklı olmak şart değildir. Peygamber efendimiz, (Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftar verirse, günahları af olur. O oruçlunun, sevabı kadar ona sevap verilir) buyurunca, Eshab-ı kiramdan bazıları, bir oruçluyu iftar ettirecek kadar zengin olmadıklarını söylediler. Onlara cevaben peygamberimiz, (Bir hurmayla iftar verene de, yalnız suyla oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de bu sevap verilir) buyurdu.
Yine peygamberimiz,"Ramazan ayında, kim helal kazancından bir oruçluyu iftar ettirirse, Ramazan`ın, bütün gecelerinde, melekler ona dua eder ve Kadir Gecesinde Cebrail Aleyhisselâm onunla musafaha eder (tokalaşır). Cebrail Aleyhisselâm kiminle musafaha ederse, onun kalbi incelir ve gözlerinin yaşı çoğalır." demişti
Oruç, insanın Allah'a itaat ve teslimiyetle bağlandığı ve bu sayede azim ve iradesinin güçlendiği bir ibadettir. Orucun, esas gayesi, insanlara nefsi ve bedeni arzularını yendirerek irade ve şahsiyetini güçlendirmek ve böylece ahrette, takdir olunan nimetlere, nail olmaktır. Ayrıca oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan, ibadettir.
Ramazan ayı süresince, akrabalar çevremizdeki yaşlı ve hasta kimseleri ziyaret etmeli, bilhassa yoksul, yetim ve dul insanlarımıza, yardım eli uzatılmalıdır. Zekat ve fitre gibi mali ibadetler, tercihen bu ayda yerine getirilmeye çalışılmalıdır. Özellikle de İftar ve sahur sofralarında, fakirlere, yer verilmelidir.
Ne mutlu! Ramazanda, yoksullara, iftar verenlere ve YARADANA, yakın olanlara...
İFTAR YEMEKLERİ
Eskişehirde, vilayet, belediyeler, Vakıf ve dernek gibi kuruluşlar, iftar yemeği veriyor. Bu iftar yemeklerine de, siyasetçiler, dair müdürleri, belediye başkanları, yerel yöneticiler, sayılı zengin iş adamları, bürokratlar,...