İKİNCİ MUSTAFA KEMALLER!

Gazeteci Barkın Şık’ın, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın, 2035 yılındaki hedeflerini gösteren ve "Kıtasında Etkin Bölgesinde Lider" sloganı ile hazırlanan "Vizyon 2035" adlı dokümanda, özellikle eğitim ve personel konularında,...

Gazeteci Barkın Şık'ın, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın, 2035 yılındaki hedeflerini gösteren ve "Kıtasında Etkin Bölgesinde Lider" sloganı ile hazırlanan "Vizyon 2035" adlı dokümanda, özellikle eğitim ve personel konularında, Atatürk'ten, tek satır söz edilmediği, haberi dikkat çekti.
Aslında Atatürk'le ilgili, gelişmeleri yadırgamamak lazımdır. İnsanımız, onun gösterdiği hedeflere ve eserlerine, fikir ve düşüncelerine, yeteri kadar sahip çıkmadı. Atatürk'ten sonra, gelen iktidarlar, bazı siyasetçiler, Atatürk' ün, çizgisinden uzaklaştılar. Siyasi çıkar için, devrimlerinden, sürekli ödün verdiler. Nesillere de Atatürk' ü, resim ve heykel olarak tanıttılar
Oysa Atatürk, " İki Mustafa Kemal vardır; biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "BEN" kelimesi ile ifade edemem. O, ben değil, bizdir. O memleketin her köşesinde, yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz. Hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve Muaffak olması gereken Mustafa Kemal odur" demiştir.
Yine ATATÜRK, " Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir" demiştir.
Ancak İkinci Mustafa Kemaller, O' nun gösterdiği yolda başarılı olamadı. Atatürk' ün, fikir ve düşüncelerini göz ardı eden iktidarlarda ise, ulusal gelirin, yarından fazlası mutlu bir azınlığa verdi. Zengin, daha zengin, fakir, daha fakir oldu. Vurgu ve yolsuzluk hep gündemde oldu. ABD ve AB' ye, sürekli ayrıcalık tanındı. AB' ye uyum yasaları ve gümrük birliği ise beraberinde pek çok sorun getirdi.
İşin vahim tarafı ise, devleti ve halkı soyanlar, tefeciler, vurguncular, rüşvetçiler bile Atatürk' ü, ya maske yaptı, ya da kalkan... Sahte Atatürkçüler, gerçek hedef ve amaçlarına ulaşmak için, her yolu denediler. Sonuç ise ortadır. Ülkemizde, sefalet, işsizlik, açlık ve adaletsizlik sürekli gündemde oldu. Bu tabloya rağmen, vatan millet, din, Atatürk ve Atatürk devrimleri, üzerinde nutuklar atıldı. Atatürk, sürekli sömürüldü.
Öte anda Atatürk, tam bağımsızlık ve antiemperyalist yanlısıdır. Atatürk, emperyalizmin, her türlüsüne karşıdır. Nitekim Atatürk, " Tam bağımsızlık denildiği zaman elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyet demektir. Biz bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz" demiştir.
Oysa ülkemizde, yıllardır, AB' de kurmayları ve Batı ülkelerinin elçileri, adeta sömürge valisi gibi, Karadeniz' de, Güneydoğu' de, Ege' de, Doğu' da cirit attı.
Diğer bir gerçekte, Atatürk ve Atatürkçülüğü, yasa zoru ile ayakta tuttuk. Pek çok kişi' de Atatürk' ü, yasa gereği seviyor. Kapalı kapılar arkasında, Atatürk' e hakaret yapanlar, daha sonra yüzlerine Atatürk maskesi takarak, timsah gözyaşı dökerler. En büyük Atatürkçü olarak, kendilerini, kamuoyuna takdim ettiler. Bugün Atatürkçülüğü, yasa zoru ile koruduğumuz, ayakta tutuğumuz yadsımaz bir gerçektir. Oysa Atatürk, milli kurtuluşa bayrak olan fikir ve düşünceleri ve ölmez eserleriyle ve tesirleri memleket sınırını aşmış, mazlum milletlerin, bağımsızlık ve hürriyet mücadelelerinde, manevi kuvvet olmuştur.
Türk insanı, bir kez daha düşünmeli ve vicdan muhasebesi yapmalıdır. Çünkü Türk Milleti için, tek kurtuluş yolu Atatürkçülüktür. Bu yolun dışı, emperyalizmin kucağı ve ortaçağ karanlığıdır.
Bugün, "ULUS DEVLET" ve "TÜRK" kavramı, ortadan kaldırılmak ve "ÜNİTER YAPI" parçalanmak isteniyor. Etnik milliyetçilik, örtülü olarak körüklenerek, Türkiye, federal yapıya kavuşturulmak veya bölmek isteniyor. Türk milletçiliği, bazı kişi/kişilerce tartışma konusu yapılıyor. Nerdeyse suç teşkil ediyor.
Ayrıca Atatürk, ırkçı, ümmetçi, kafatasçı Turancı, ayrımcı, bölücü ve yıkıcı, bir milliyetçi değil, bütünleştirici, kaynaştırıcı, akılcı, barışçı ve çağdaş milliyetçi idi. Etnik milletçiliğe karşıydı. Çünkü Atatürkçülük, millete haklarını tanıma ve tanıtmadır; millet egemenliğinin ifadesidir. Milletçe bağımsızlığa kavuşmadır.
Şu bir gerçek ki Anadolu'nun, her karış toprağında şehit kanı ve alın teri var. O nedenle tüm yurttaşların, bugün, dünden daha bilinçte olması ve Atatürk' ün, mirasına da sahip çıkmaları gerekmektedir. Doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyi ile bütünleşen, tek vatan, tek devlet ve tek bayrak, dışında, çözüm arayanlar, ya da çözüm önerenler, cumhuriyet ve kazanımlarını yıkarak, ulusal iradeyi yok saymaya çalışanlar; bilsinler ki her şeye rağmen, bu vatan sahipsiz değildir. Çünkü iş başa düşünce, hepimiz birer MUSTAFA KEMALİZ...

Haberleri