İkisi de seçim kazanabilmeyi diğerinin karışıklığına endekslemiş adeta...

  Hangi CHP’li ile konuşsak aynı şeyi söylüyor:-“AK Parti’nin içi öyle böyle karışık değil. Bakmayın dışarıya bir şey sızmıyor ama partinin içi resmen için için kaynıyor. Mevcut yönetimlere tepki var. Seçim kaybetmelerine...

 


 


Hangi CHP’li ile konuşsak aynı şeyi söylüyor:


-“AK Parti’nin içi öyle böyle karışık değil. Bakmayın dışarıya bir şey sızmıyor ama partinin içi resmen için için kaynıyor. Mevcut yönetimlere tepki var. Seçim kaybetmelerine ve oyları düşürmelerine rağmen başkanların yeniden göreve getirilmeleri tabanda büyük rahatsızlık yaratmış. Partililer ‘Demek ki genel merkez seçim yenilgilerinin sorumlusu olarak bu başkan ve yönetimleri değil de bizleri görüyor’ diye eleştiride bulunuyorlar. öte yandan Milletvekilleri resmen birbiriyle kanlı bıçaklı. İlçe belediye başkanlarının bazıları Nabi Avcı ve Emine Nur Günay tarafında, bazıları da Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan etrafında toplanmış. Partinin içinde resmen güç gösterisi yaşanıyor. Böyle bur durumda AK Partinin Eskişehir’de bize karşı seçim alması mümkün değil” diyor…


Hangi AK Partili ile konuşsak aynı şeyi söylüyor:


-“Eskişehir’de CHP’nin içi adeta cadı kazanı gibi. Yılmaz Büyükerşen ile Ahmet Ataç’ın dönülmez bir kavga içinde olduğunu artık sağır sultan bile duydu. Bu kavgada Kazım Kurt’un Büyükerşen ile birlikte hareket etmesi kavgayı daha da körükledi. Meclislerde resmen birbirlerini engellemeye başladılar. Bu kavga örgüte de yansımış durumda. Milletvekilleri deseniz, hiçbiri bir diğerinin yüzünü dahi görmek istemiyor. Vekillerin belediye başkanlarıyla da arası yok. Zaten milletvekillerinin örgütler nazarında pek sözü de geçmiyor. CHP’liler bizi bırakın kendi içlerinde büyük bir kavga yaşıyor. Bu kavga bu seçimlerde bize büyük bir avantaj sağlar. CHP’nin Eskişehir’de seçimleri kazanma şansı her geçen gün imkansız hale geliyor” diyorlar…


Sonuç olarak…
Her iki parti de, diğerinde yaşanan olumsuzlukların kendilerini başarıya ulaştıracağını düşünüyor.


CHP’liler “Bu haldeki AK Parti Eskişehir’de seçim falan kazanamaz” derken, AK Partililer “Bu haldeki bir CHP’nin Eskişehir’de seçim kazanma şansı yok” diyor…


Anlayacağınız…
Her iki partide bulunanlar önümüzdeki seçimleri kazanabilmeyi, diğer partinin içinde yaşanan kavga ve karışıklık üzerine inşa etmeye başlamış.


Ne diyelim?


Bu şekilde düşündükleri için onları kırmayalım ve “En çok hata yapan kaybedecek” diyelim de, gönülleri olsun…


....


 


O bir dönemin kilit ismiydi…


 


1998 yılıydı.


Büyükşehir Belediye Başkanı Aydın Arat vefat etti.


Büyükşehir Belediye Meclisi kendi içinde yeni Büyükşehir Belediye Başkanı seçmek için toplandı.


Anavatan Partisi’nin Büyükşehir adayı Odunpazarı Belediye Başkanı Ayhan Boyer, Doğru Yol Partisinin adayı ise Orhan Soydaş oldu.


Mecliste kilit parti ise DSP idi…


Bazı DSP meclis üyelerinin oylarını DYP adayından yana kullanması sonucunda Orhan Soydaş Büyükşehir belediye Başkanı seçildi.


Haliyle Tepebaşı belediye Başkanlığından ayrıldı.


Bu kez Soydaş’tan boşalan Tepebaşı belediye Başkanlığı için Tepebaşı Belediye meclsi içinde seçim yapıldı.


DYP, ANAP ve DSP başkan adayları çıkarttı.


Seçim defalarca tekrarlanıyor zira hiçbir aday seçilebilecek oranda oy alamıyordu.


DYP adayının, ANAP ya da DSP’den gelecek 1 tek oya ihtiyacı vardı seçilebilmek için.


O 1 oy bir türlü gelmiyor, başkan belirlemek için mecliste üst üste oturumlar yapılıyordu.


En sonunda o 1 oy geldi DYP adayı ömer Eker’e…


Oyu veren DSP’nin meclis üyesi Sebahattin Doğan idi…


Sebahattin Doğan’ın vermiş olduğu oy ile DYP’nin adayı ömer Eker Tepebaşı Belediyesinin kurulduktan sonra 2’nci Belediye Başkanı olmuştu.


Yani…


Sebahattin Doğan, ömer Eker’i Tepebaşı belediye Başkanı seçtiren kişi olarak Eskişehir’in siyasi tarihine geçti.


Sonrasında Doğan “Meclis tıkanmıştı. Başkan seçemiyordu. Bizim parti adayının kazanma şansı yoktu. Başkan seçilmediği için belediye hizmet veremiyor, olan vatandaşa oluyordu. Ben bu kaosu bitirme adına böyle bir karar verdim” demişti.


O tarihten sonra kenara çekildi Sebahattin Doğan.


Bir anlamda siyaset dışında kaldı.


Spor kulübü ile ilgilendi.


Tepebaşı Kolejspor’un başkanlığını yaptı.


Bir ara hasta olduğunu duymuştuk.


öğrendik ki önceki gün vefat etmiş.


üzüldük tabii.


Tanıdığımız, sohbet ettiğimiz, haberleştiğimiz bir isimdi.


Işıklar içinde uyusun…


.....


Halbuki masa başında bile çözülür ama…


 


-"Sizce Eskişehir’in en temel sorunları nelerdir?" diye sorsak…
Eminiz ki her biriniz ayrı bir sorunu gündeme getirir.
Bazılarınız:
-"çevre yolları yetersiz. O yüzden yeni çevre yolları biran önce yapılmalı" der…
Bazılarınız ise:
-"çevreyolunun etrafında ki mahalleler çok ilkel görüntü sergiliyor. Biran önce kentsel dönüşüm çalışmaları yapılmalı" diye görüş belirtir.
Bunun yanı sıra…
-"Koca şehirde bir tane kent meydanı yok" diyen…
-"Mevcut 3 güzel parkın yanı sıra, şehrin 3-4 yerine daha benzeri parklar yapılmalı"
diye görüş belirten…
-"Ne olacak bu trafiğin hali?" diye soran da mutlaka çıkar.
Dahası, içinizden:
-"Kaldırımda yayadan çok araç var"
-"Şehir merkezi tabela cehennemi gibi"

-“kaldırımların üzerinde yürümek cambazlık istiyor”
-"Bisikletler için ayrılmış yol yok."diyenler de muhakkak olur.
Hatta…
-"Asfaltlanan yer iki gün sonra kazılıyor ve işin tuhafı kazıldığıyla kalıyor" diyenlerden tutun da…
Hamamların pis olduğunu, Esnafın çevresini resmen işgal ettiğini, çöplerin zamanında toplanmadığını söyleyenler dahi olur.
Sonuç olarak…
Vatandaşın tespit ettiği bu ve bunun benzeri sorunlar, hepimizin her gün karşılaştığı ve gözle görülür sorunlar.
üstelik…
Gazeteci olarak bizim sürekli dile getirdiğimiz sorunlar bunlar.
Neticede…
Hepsini toplasanız 10’u-15’i geçmiyor Eskişehir’in var olan sorunları.
Bizim ve halkın bildiği bu sorunları, bu kenti yöneten seçilmiş ve atanmışların bilip görmemesi mümkün değil.
Merak ettiğimiz?
Bu bilinen ve görülen sorunlar niçin bir araya gelinip de ortadan kaldırılmıyor?

Hâlbuki…
Yukarıda saydığımız sorunların büyük bir bölümü, yönetenlerin oturduğu yerden bile verebileceği talimatla çözülecek cinsten…
Ama olmuyor…
Bu şehri yönettiğini zannedenler, başarılı olduklarını ispatlama adına mevcut sorunları görmezden geliyor.
Kendilerine göre “olmayan” sorunu da çözme yoluna gitmiyor.

İyi de…
Bu şehirde yaşayan herkes, onların görmek istemediği bu sorunları görüyor ve bu sorunlarla yaşamak zorunda kalıyor…


Zaman zaman bu köşede benzeri yazıları kaleme alıyoruz.


Ama…


Nedendir bilinmez çözülmüyor bu küçük sorunlar.


Demek ki…


“Bu şehri yönetenler masalarının başında bile oturmuyorlar” diyesi geliyor insanın…


 


 

Haberleri