PTT önünde toplanan bazı sendika ve dernek üyeleri, eğitim hakkını zedeleyen paralı eğitim uygulamalarına karşı, birlikte mücadele edeceklerini söyleyerek, eylem düzenledi. Grup adına konuşan Eğitim Hakları Derneği Eş Başkanı Pelin Yalçınoğlu, " Kayıt dönemi boyunca velilerden sayısız şikâyet başvurusu aldığımızı bilmelisiniz. Velilere, öğrencilere para baskısı yapanları takibe alacağız. Gerektiğinde, haklarında yasal işlem başlatılması için, girişimlerde bulunacağız." dedi.
Elbette okullarda, haksız para toplanması etik değildir. Özellikle de öğrencileri bu işe alet etmenin, ne mazereti ne de kabul edilir bir tarafı vardır. Ancak okullarında öğrencilerin rahat bir ortamda, eğitim yapması için de paraya ihtiyaç vardır. Bu maddi imkânı sağlayacak olan da hükümettir. Yani siyasi iktidardır. O nedenle de sendikalar, öğrencilere para baskısı yapanları takibe alacağına, siyasi iktidarlarla mücadele etmeli, bu yönden kamuoyu oluşturmak için de gayret göstermelidirler.
Aslında sendikaların, takip etmesine gerek kalmadı. Milli Eğitim Bakanlığının 2011/ 40 sayılı genelgelerine uymayan ve okulların ihtiyacını karşılamak için okul aile birliği aracılığı ile para toplayan okul müdürlerine, soruşturma açtı. Okul müdürleri, para toplama işini bıraktı ve ihtiyaç listelerini, İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine bildirdi. Ancak ihtiyaçların karşılanması çok zordur.
Ayrıca Sendikalar ve Milli Eğitim Bakanlığı, Okul Müdür ve Aile Birliklerinin, para toplamasına karşıdır. Peki, okulların ihtiyaç listelerini ve temizlik personelini kim karşılayacak veya eğitim-öğretim çalışmaları sekteye uğrarsa, bunun mesulü kim olacak?
Aslında İLKÖĞRETİ KANUNU gereği, "Madde 2 İlköğretim, ilköğrenim kurumlarında verilir; öğrenim çağında bulunan kız ve erkek çocuklar için mecburi, Devlet okullarında parasızdır."
Birleşmiş Milletler: İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi:
Madde 26: 1. Herkesin eğitim hakkı vardır. Eğitimin, hiç olmazsa ilk ve temel eğitim düzeyinde parasız olması gerekir. İlköğretim zorunludur.( Kabul Tarihi: 10 Aralık 1948; Bakanlar Kurulu Kabul Kararı: 6 Nisan 1949)
İlköğretim Kanunu ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi orta da iken Türkiye'de, sırf "parasız eğitim istiyoruz" pankartı açtıkları için, öğrenciler aylarca tutuklandı.
Oysa PARASIZ EĞİTİM İSTEMEK" suç olmamalıdır.
Diğer yandan, Türkiye' de, her yıl, 1.300,000 çocuğun İlkokula başladığı, bu sayının başta İzlanda, Lüksemburg ve Vatikan olmak üzere, 16 ülkenin, her birinin ayrı ayrı nüfusundan fala olduğu düşünüldüğünde, ülkemizin işi hayli zordur. O nedenle de Eğitim-öğretim alanında kavgayı bırakıp, herkes elini taşın altına koymalıdır.
Batı ülkeleri, bilinçli nüfus planlaması ile eğitim altyapı hizmetlerini çoktan tamamlamış ve eğitim için ayırtmakta oldukları kaynaklarla, kaliteyi yükseltmeye çalışırken Türkiye' de, binde 22'ye varan, yıllık nüfus artışı, eğitim için ayrılan kaynakların tamamının alt yapı hizmetlerinde, erimesine neden olmakta, hatta buna bile yetmemektedir. Dolaysıyla Eğitim-öğretim çalışmalarında, niteliğin yükselmesi engellenmektedir.
Ayrıca sendikaların, "Türkiye'de eğitimin özelleştirilmesi, paralı hale getirilmesi girişimleri son yıllarda, büyük artış göstermiştir. Eğitim harcamaların, önemli bir bölümünün velilerin sırtına yıkılması çabaları eğitimi, katkı payı, kayıt parası, bağış, harç ve benzeri kalemlerle tamamen paralı hale getirmiştir. " demekte çözüm değildir.
Türk halkı, artık eğitim-öğretim alanında tartışmayı bırakıp, üzerine düşeni yapmak zorundadır. Devlet daha çok kaynak ayırmalı, her kesimde imkanları ölçüsünde katkıda bulunmalıdır. Nitekim ATATÜRK "Gelecek için yetiştirilen vatan çocuklarına, hiçbir güçlük karşısında baş eğmeyerek, tam sabır ve dayanıklılık ile çalışmalarını ve öğrenimdeki çocuklarımızın anne ve babalarına da yavrularının öğrenimlerini tamamlaması için her fedakârlığı göze almaktan çekinmemelerini tavsiye ederim." demiştir.
Türk halkı,"EĞİTİM- ÖĞRETİM" alanında, mutlaka başarılı olmak zorundadır. Çünkü 21. yüzyılda, bilgi ve teknoloji üreten, iyi yetişmiş nesle sahip olan toplumlardır. Bunu başaramayan toplumların efendisi olmaya devam edecektir. O nedenle de Türk toplumu eğitimi, "DÜŞÜNEN, SORGULAYAN, ARAŞTIRAN, BİLGİ VE TEKNOLOJİ ÜRETEN, ÇALIŞMAYAI HAYAT FELSEFESİ HALİNE GETİREN, ÇÖZÜM ÜRETEN " bir yapıya kavuşturmak zorundadır.
Ayrıca eğitimi toplum yapar. Bir hayat boyu da sürer. Eğitim, yalnız eğitim kurum/kuruluşlarına ve öğretmenlere bırakılmayacak kadar da hayati önem taşır. O nedenledir ki kişi/kişiler, kurum/kuruluşlar ve toplumdaki diğer tüm kesimler, imkânları ölçüsünde maddi ve manevi fedakârlık yapmak zorundadır.
İLKÖĞRETİM PARASIZ VE MECBURİDİR!
PTT önünde toplanan bazı sendika ve dernek üyeleri, eğitim hakkını zedeleyen paralı eğitim uygulamalarına karşı, birlikte mücadele edeceklerini söyleyerek, eylem düzenledi. Grup adına konuşan Eğitim Hakları Derneği Eş Başkanı...