IMF İLE ZOR GÜNLER KAPIDA

Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşekle ilgili yazımızdan sonra, bir e.mail gönderen okuyucu " … Türkiye’de, IMF’ ye, borçlanmadan ekonomiyi düzlüğe çıkaran, PKK terörüne bitiren eski Başbakanlardan Tansu Çiler’...

Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşekle ilgili yazımızdan sonra, bir e.mail gönderen okuyucu " ... Türkiye'de, IMF' ye, borçlanmadan ekonomiyi düzlüğe çıkaran, PKK terörüne bitiren eski Başbakanlardan Tansu Çiler' dir. İnşallah tekrar gelir de bizi terör ve IMF' den tekrar kurtarır, Bugün ise siyasi iktidar ve iş adamları, IMF' siz olmaz diyorlar. Oysa dünyada, IMF ile düzlüğe çıkmış tek bir ülke yok" diyerek tepki göstermiş.
Sayın Tansu Çiler, tekrar siyasette aktif görev alır, IMF' den Türkiye' yi kurtarır mı bilinmez ama uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye, Masası Şefi Rachel van Elkan başkanlığındaki Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti, 8 Ocak'ta temaslarına başlıyor. Heyet, yaklaşık 10 gün Türkiye'de kalarak, stand-by anlaşmasının altyapısını hazırlayacak. Hazırlanan rapora göre de IMF icra Direktörler Kurulu toplanarak, ülkemize verilecek yeni krediyi onaylayacaktır.
Maalesef Türkiye, çok partili dönemde, yıllardır, sürekli dış borç aldı. Hatta borçlarını da borç aldığı parayla ödedi. Özellikle de IMF' ye, borçlanarak da, insanını zor durumda bıraktı. Borçlanma ile birlikte de ekonomik bağımsızlığını kaybetti. İnsanının ve Ekonomik dengelerin geleceğini de IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların eline bıraktı.
Oysa IMF ve Dünya Bankası'nın, örnek olarak gösterdiği Güney Kore, Tayvan gibi "mucize ekonomiler" 1990'ların sonunda, bu kuruluşlar sayesinde, büyük krizlere girdiler. IMF' nin, eski doğu bloklu ve Latin Amerika ülkelerindeki uygulamaları da tam bir fiyaskoya dönüşen IMF, şimdi yeni bir "mucize örnek" yaratmak istiyor. Bunun için de, Türkiye'yi bir kobay ve laboratuvar gibi kullanıyor.
Türkiye, bugüne kadar toplam 18 Standby anlaşması yaptı. Son Stand-by anlaşmasından sonra IMF'ye, dört kez niyet mektubu verildi. Bu mektuplarda neyin ne zaman yapılacağı taahhüt edildi. Ancak bütün bu anlaşma ve niyet mektuplarına rağmen Türkiye, ekonomide düzlüğe çıkamadı. Bu kuruluşun, ülkemize, ne getirip, götürdüğü de hiçbir zaman hesabı edilmedi. Sonuçta da Türkiye, her yıl, IMF'ye toplam 1 milyar dolar civarında faiz ödeyerek, IMF'nin cari harcamalarını, finanse eden tek ülke konumuna da geldi. Yani IMF personelinin de parasını da Türkiye ödedi.
Ülkemizde, yıllardır uygulanan IMF politikaları sonucunda, emeklilik yaşı yükseltildi, özelleştirmelere hız verildi, ücret artışları enflasyonun altında tutuldu, en adaletsiz vergiler artırıldı, ek vergiler koyuldu. Önümüzdeki yıllarda da kıdem tazminatlarının kaldırılması, en kârlı KİT'lerin satılması, büyük kamu bankalarının özelleştirilmesi, çiftçilere devlet desteğinin kaldırılması, sosyal güvenliğin özel sektöre açılması, SSK hastanelerinin ticari işletmelere dönüştürülmesi gibi, gelişmeler gündemden düşmeyecektir. .
Hülasa IMF' nin, Türkiye' deki politikaları sonucu, işçi, memur, emekli, dul ve yetimler yanında, küçük esnaf ve köylü daha da yoksullaştı.
Türkiye, IMF politikaları sonucu, 2002' de dış borç stoku, 129.7 milyar dolar iken, 2008' de %202.8 artarak 263 milyar dolara ulaştı. Bu hali ile dünyanın da en borçlu ülkesi oldu. Kısa vadeli borçlar, 2002'de 16. 4 milyar dolar iken, 2008' de %271. 3 artarak 44. 5 milyara dolara ulaştı. Sonuçta da borcu, borçla ödeyen bir ülke haline geldi.
Reuters'ın habere göre Türkiye' nin, IMF'den sağlanacağı kaynak, 25 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. 18 aylık bir stand-by düzenlemesi yapılması öngörülüyor. 2009 yılında GSYH büyümesi yüzde sıfır olarak öngörülüyor ve bütçede harcama kısıcı önlem alınması söz konusu. IMF, maaş artışına neden olacak personel reformunun bu dönemde uygulanmamasını talep ediyor. Harcama kısıcı önlemler, cari harcamalardan yapılabilecek. Bütçeden 2009 yılında, belediyelere yapılacak olan 4 milyar YTL'lik aktarımın 1.7 milyar YTL'lik bölümü kesilecek. Sosyal güvenlik açığının daraltılması öngörülüyor ve bu kapsamda sağlık harcamalarında, kesinti kaçınılmaz olacaktır. Hülasa IMF ile zor günler tekrar kapıda
IMF ile ilişkiler Şevket Süreyya Aydemir "Enver Paşa" isimli kitabında, yer alan, 1890'da İstanbul'daki İngiliz elçisinin, kendi Dışişleri Bakanlığı'na dert yanan mektubunu hatırlattı. İngiliz Elçisi bu mektubunda, "Padişahın da, hükümetin de boynuna ilmiği tam geçirmiştik. Bir borç daha veriyorduk. Zaten borçlarını, başka hiçbir borç almasalar, 1939 senesine kadar ödeyebilirler. Ama Fransızlarla Almanlar bizden atik davrandılar. Çabuk kendinizi toplayın ve Osmanlı hükümetine borç teklif edin." demiş.
Bu borçlanmalar, Osmanlı Devleti' nin sonunu getirdi. Borcunu da Türkiye Cumhuriyeti ödedi. Bu sözlerin üzerinden, bir asırdan fazla zaman geçti, borç alma da değişen hiçbir şey yok. Sadece roller, IMF ve Dünya Bankası' na devredildi.

Haberleri