5 Nisan’da yazdığım bir yazıda dikkatimi çeken bir husus konusunda uyarılarda bulundum.
Siyasi parti örgütleri tarafından “sosyal medya” yapılanması adı altında belirli gruplar oluşturulduğunu ve gerçek ya da sahte hesap yoluyla güçlü gözüken ancak alt yapısı boş “sosyal çete” oluşturulduğunu belirterek, bu durumun suç olduğunu aktardım.
15-20 yaş aralığındaki bu gencecik bu çocuklara “saldır” denilerek sosyal medya üzerinden türlü hakaretler, bel altı yorumlar, aşağılayıcı ifadelerle karşı taraf hedef aldırılıyor, karşı taraf bezdirilmeye çalışılıyor.
Gençlere “siyaset” adı altında suç teşkil edilecek olaylar yaptırılıyor.
“Yetkililer bu durumu ivedilikle incelemeli “diyerek bas bas bağırdım.
Sosyal medya üzerinden gençler, çocuklar siyaset adı altında bilerek ya da bilmeyerek, farkında olarak ya da olmayacak hunharca “şiddet” yapmaya zorlanıyor.
Şiddetin birbirinden farkı yoktur.
Sözlü şiddet bir süre sonra fiziki eyleme dönüşecek.
Korkulan oldu.
Geçtiğimiz gün 18 yaşındaki bir genç sokak ortasında dehşet saçtı.
Katliam bile yaratabilirdi.
Tahammülün her geçen gün bittiği, sabrın artık tükendiği bir noktada gençlerden umut beklerken, gençler zulüm oluyor.
Sevgisiz gençler yetiştiriliyor.
Irkçı gençler yetiştiriliyor.
Gençlere “hedef” gösteriliyor.
İnsan insandan nefret eder mi?
Nefret öğretiliyor, gençler öfkeyle işleniyor.
Nefrete doğru sürükleniyoruz, akıntıya kapılıyoruz.
Silkelenme ve öz eleştiri yapma zamanı.
O saldırgan genç için bile üzülmeliyiz, hedef almadan, hakaret etmeden, yaftalamadan, “Bu çocuk bu noktaya gelirken biz neredeydik” diye sorgulamalıyız.
Ve onun gibi nefret dolu gençler çoğalmadan önlem almalıyız.
Yeniden uyarıyorum.
Saldırgan gencin siyasi parti üyeliği var mıdır, yok mudur bilmiyoruz ancak özellikle sosyal medyada örgütlenen ve sözlü şiddet saçan gençler başka bir çıkmaza sürüklenmeden önlemler bir an önce alınmalı.
Sözlü şiddet fiziki katliama dönüşmeden gereken yapılmalı.