Yaşadığımız toplumda veya kentte insanların, duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması, insanlarla ve kurum/kuruluşlarla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesi, sorunların çözümü açısından çok önemlidir.
Ayrıca bireyler arasında güven ilişkisi, demokrasi, hukuka saygı, kurumlar arasındaki iletişim, köylü ya da kentli bireylerin, birbirine olana saygı ve bağlılığı, devlete olan güven ve olumlu ya da olumsuz, her türlü gelişmelere birlikte verilen reaksiyonlar, refah ve huzur için çok önemlidir.
Sivil Toplum Kuruluşları, bu tablonun yaşadığı ve birlik ve beraberliğin sergilediği en önemli unsurlardır. İnsanlar bu kuruluşlar sayesinde, genel çıkarların, ne olduğunu ve nasıl kabul edilmesi gerektiği konusuna yönelik oluşumun da farkına varırlar. Bu kuruluşlarda, kamuoyu ile ortak sorunları içeren söylemsel fikir ve görüşler oluşur.
Diğer yandan İnsanın, yalnız yaşaması mümkün değildir. Birlikte yaşamanın gereği olan dayanışma ile insanlar, yardımlaşmayı, birlikte iş yapmayı öğrenirler. Dayanışma sayesinde insanlar, çabuk ve daha çok iş yapabilirler. Atalarımız bu konuda "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" diyerek, birlik, beraberlik ve dayanışmanın, önemini vurgulamışlardır.
Pazar günü, Gecek Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği' nin, sohbet toplantısında bu güzel gelişmelere tanık olduk.
Gecek Köyü, Eskişehir İli'nin, Günyüzü İlçesi'ne bağlı, Eskişehir'e 140 km, Günyüzü'ne 4 km, Polatlı'ya 55 km ve Ankara'ya 132 km' dir. 1990 yılına kadar, Sivrihisar'a bağlı idi. Bu tarihte, Günyüzü Nahiyesinin ilçe yapılmasıyla, Günyüzü'ne bağlanmıştır. 1980'li yıllara kadar köyün nüfusu 1000-1500 arasında idi. Büyük kentlere göç vermiş ve bugün nüfusu, 350 civarındadır.
Köyün, en büyük geçim kaynağı tarımdır. Gecek Köyü denilince, akla gelen ilk şey üzümdür. Köyde, yaklaşık olarak 5 bin dekarlık alanın, bağcılığa elverişli olduğu bilinmektedir. Bu geniş alanlar, uygun ıslah çalışmaları ve toprak bakımı ve buna bağlı olarak bilinçli bir üzüm üretimi gerçekleştirildiği ve pazarlama probleminin çözülmesi durumunda, köyde yaşayan birçok insana, istihdam sağlanacağı gibi, köyden kente olan büyük göçü de tersine döneceği söylenmektedir.
Köyün geçmişi, köklü bir tarihe dayandığından, buna bağlı tarihi zenginlikleri de oldukça fazladır. Yapımı 1175 yılında Umur Bey'in oğlu Selçuk Bey tarafından gerçekleştirilen cami, hâlâ dimdik ayaktadır. Selçuklu Devleti'nin, ilk medreselerinden biri de Gecek köyünde idi. Medrese, sayısız bilim adamı yetişmiştir.
O dönemlerde okumak, ilim ve irfan sahibi olabilmek için, değişik yörelerinden köye, insanlar gelmiştir. Ancak bu gerçekler, tarihi ve kültürel dokusu bugüne kadar yeteri kadar tanıtılamadı. Oysa bu tarihi dokunun korunması ve kültür değerlerinin, hayata geçirilerek yaşatılması gerekir. Dernek, bu gerçeğin bilincinde olup, çeşitli etkinliklerle de bunları hem üyelerine, hem de kamuoyuna tanıtıyor.
Geceklilerin, dünya için ahretini, ahiret içinde dünyasını terk etmeyen dengeli bir hayat anlayışı var. Yine onlara göre, insanın, kibir konusu yapabileceği hiçbir şey yoktur. Ne zenginlik, ne de güzellik ve ün, kibirli olmanın mazereti olamaz. Çünkü Onlar için tasavvuf ön plandadır. Tasavvuf ise. Güzel ahlaktır. Edebe riayettir. Nefsin kötü isteklerini terk etmektir. Zamanı değerlendirmek ve kıymetini bilmektir.
Derneğin, dikkat çeken bir etkinliği de, üyelerin serbest zamanlarını, konferanslarla değerlendirilmesi idi, Bu etkinliklere, gençlerin, orta yaşlıların ve yaşlıların birlikte katılması Ahi derneklerini hatırlattı. Nitekim Salı günü, OSB Cami İmamı, Sayın Ömer Osman Yeler' in, konuk konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, bu tabloya tanık olduk.
Sayın Yener, konulara hâkimiyeti ve bölge ile ilgili tarihi bilgisi ile dikkat çekti. Kendisine sorulan sorulara, mantıklı cevaplar verdi. Güzel huylarında, ilim, tefekkür, hayâ, tevâzu, merhamet, mürüvvet, cömertlik gibi güzel işler olduğunu söyledi.
Elbette Derneğin, bugün geldiği noktada, Başkan, Sayın A. Muhammed Hızlan' ın büyük payı var. Uzun vadeli düşünüyor. Kendine özgü ve tutarlı bir kişiliği var. Eleştiriler karşısında, pozitif düşünebiliyor. Herkese de aynı oranda saygılıdır.
Öte yandan Derneğin, üretken ve yapıcı olmayı, hoşgörü ve diyalogu, özellikle de dayanışmayı, teşvik etmesi, en önemlisi de bu kavramları, dernek bünyesinde, sürekli ve kalıcı kılması, Özellikle de Derneğin, her türlü siyasi ve ideolojik, bir takım düşüncelerden uzak tutulması, diğer deneklere de örnek teşkil edecek niteliktedir.
Geceklileri kutluyoruz.
İNSANLAR DAYANIŞMA İLE DAHA ÇOK İŞ YAPARLAR
Yaşadığımız toplumda veya kentte insanların, duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine karşılıklı bağlanması, insanlarla ve kurum/kuruluşlarla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesi, sorunların çözümü...