IRAK VE KÜRT AÇILIMI

Sayın Gül ve Erdoğan’ın, "Kürt sorununda açılımlar olacak" ve "Kürt sorunu için tarihi fırsat" sözleri ile ilgili kulislerde yeni Kürt açılımında, "Almanya Modeli" üzerinde durulduğu konuşuluyor. Öcalan’ın, sözde Kürt...

Sayın Gül ve Erdoğan'ın, "Kürt sorununda açılımlar olacak" ve "Kürt sorunu için tarihi fırsat" sözleri ile ilgili kulislerde yeni Kürt açılımında, "Almanya Modeli" üzerinde durulduğu konuşuluyor. Öcalan'ın, sözde Kürt sorununa ilişkin yol haritası açıklayacağını duyurmasının ardından ise dış ve iç şer odakları, yanında, medya ve kesimler harekete geçti
Merkezi Brüksel'de bulunan Amerikan Düşünce Kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu'nun, "Irak ve Kürtler" raporunda, Amerika'nın Irak'tan çekilmesinin ardından Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin, "Musul Vilayeti" adıyla, Türkiye ile birleşmek istedikleri iddia edildi.
Senaryo tamamen, Irak' ı bölmek ve bağımsız bir Kürdistan kurmaya yöneliktir. Türkiye kesinlikle, bu oyuna gelmemeli, Irak' ın, toprak bütünlüğü tezinin de arkasında durmalıdır. Çünkü amaç açık ve nettir. Hedef Irak ve Türkiye' nin, toprak bütünlüğüdür. Nitekim Mesut Barzani'nin, özel kalem müdürü Hüseyin, Türkiye'nin himayesi karşılığında Irak'ın kuzeyindeki petrol ve doğalgaza erişim imkânı elde edebileceğini savundu. Özellikle de Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin, adı açıklanmayan bir yetkilisi de, tek çıkış yolunun bölgenin "Musul vilayeti" adıyla Türkiye'ye, Türkiye'nin de kendi içindeki Kürtlerin durumuna çözüm olarak, AB'ye katılması" olduğunu ifade etmesi ise tamamen tezgâhtır.
Batı ülkelerinin ve PKK' nın hedefi, Irak, Suriye ve İran'daki Kürtleri de içerecek bir büyüklüğe ulaşmaktır. Batı ülkeleri, Birleşik Kürdistan hedefini, Kürtleri Türkiye ile çatıştırarak geciktirmeye çalıştılar. Ruslar' da, Suriye, İran ve Irak'a sırf batılı ülkelerin stratejilerine karşı oldukları için destek verdiler. Kürtler, bu süreçte herkesin oyunlarında birer piyondular. Yani bu ülkeler, Kürtleri taşeron olarak kullandılar. Siyasi iktidarlar, bu gerçeğin farkında olduğu halde, batılı ülkelerin, bölgedeki senaryolarını göz ardı etti.
Türkiye, Irak' ın toprak bütünlüğünden yana kararından da kesinlikle dönmemelidir. Ayrıca Türkiye, Kürtlerin Kuzey Irak' ta, ABD' nin askeri varlığının altında, Musul ve Kerkük' ü işgal ederek, bu gölgede bağımsız bir Kürt devleti kurmalarına da seyirci kalmamalıdır. Zaten böyle bir oluşuma, İran ve Suriye'de seyirci kalmayacaktır.
Öte yandan Abdullah Öcalan' ın, avukatları aracılığıyla 'yol haritası' açıklayacağını hatırlatıp " Abdullah Öcalan' ın, elinden koz alma" iddiasıyla sahneye çıkan AKP'li İhsan Arslan, birbirinden dehşet önerileriyle, yeni bir senaryo ile gündemdedir. Arslan, "Kürtçe eğitim versek ne olur? Empati yapıyorum. Dağda ölenlerin de ailesi var. İyi niyet göstergesi olarak onlara para verelim " sözleri, hiçte hayra alamet değildir.
Türkiye' de siyasi iktidar ve devletin kurum/kuruluşları, aldıkları kararın arkasında durmalıdır. Aldığı karaları yok sayarak Terörist başı ile görüşmek veya onun önerilerini veya çizeceği yol haritasını kabul etmek, ülkeye itibar kaybettirdiği gibi devlette aldığı kararlarda, kamuoyu nazarında inandırıcı olmaz. Nitekim İktidarın, dış politikadaki kararsız tutumu ve aldığı kararlardan bir müddet sonra vazgeçmesi, Türkiye dış politikada inandırıcılığını yitirdi.
Maalesef, Türkiye'de, Atatürk'ten sonra gelen tüm siyasetçiler, ülke sorunları, özellikle de uluslararası sorunlarda, kişilikli bir politika izlemedi. Bu kararsızlık, Türkiye' nin uluslararası alandaki sorunlarının önünde, en büyük engel teşkil ederken, itibarda kaybettirdi. Sonuçta da Türk hükümetlerinin, sorunlar karşısındaki en sert tavrı bile dikkate alınmadı.
Söz konusu olan Kürt açılımının, ne olduğunu kimse bilmiyor. Abdullah Öcalan'ın açıklayacağı "yol haritası" ile neredeyse eşzamanlı olduğu için, devletin Öcalan ve PKK'yı muhatap alıp almadığı; alması gerekip gerekmediği de yoğun bir şekilde Türk kamuoyu ve medyasından tartışılıyor.
DTP, çözümün adresi olarak MGK'nın, göstermesinden rahatsızdır. MHP Lideri Devlet Bahçeli ise, Kürt açılımın, gerçekten bazı sonuçlara yol açabileceğini görüyor ve bundan rahatsızlığını sert bir şekilde ifade ediyor. Kürt açılımını, destekleyenler de var. Ancak tam olarak neler olacağını ve bunun ne gibi sonuçlar doğurabileceğini bu kesimlerde kestiremiyorlar.
Şu bir gerçek ki PKK sorunu çözülmeden, Kürt sorunu çözülemez; Kürt sorunu çözülünce, PKK sorunu da otomatik olarak bitmez. Hal böyle olunca da her türlü girişim, sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. AKP ve DTP, son görüşmeleri de sonuçsuz kalacaktır. Çünkü ortada kamuoyu ile paylaşılan, ne proje, ne de bir yol haritası var.
Türk Halkı, artık gerçekleri görmelidir. Devlet vatandaşları arasında ayrım yapamaz, özel haklarda veremez. Etnik bir gruba verilecek demokratik hak ve imtiyazlar, ülke için felaket olur. Çünkü Türkiye' de, birçok etnik grup var. Onlarda açılım isterse ne olacak?

Haberleri