Irak'tan ibret alınmalı

ABD Başkanı Obama’nın bu açıklaması, ABD’nin 2012 yılında, Irak’ta bir güç bulundurmaya devam edip etmeyeceğine dair aylardır süren tartışmalara, ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, 2003’ten bu yana devam eden Irak savaşının...

ABD Başkanı Obama'nın bu açıklaması, ABD'nin 2012 yılında, Irak'ta bir güç bulundurmaya devam edip etmeyeceğine dair aylardır süren tartışmalara, ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, 2003'ten bu yana devam eden Irak savaşının bittiğini ilan ederek, son noktayı koydu.
2003' yılında, DEMOKRASİ" getirmek bahanesi ile Irak' ı işgal eden ABD, harabeye çevirdiği Irak'tan, ABD 9 yıl sonra geride yoksulluk, kan ve gözyaşı bırakarak askerlerini çekti. Sözde Özgürlüğün bedeli, çok ağır oldu. 1 milyon Müslüman katledildi. Sünni'yi Şii'ye düşman edildi. Irak üçe bölündü. Binlerce kadının ırzına geçildi. PETROL KUYULARINI ELE GEÇİRDİLER ve hedeflerine de ulaştılar. 2 milyondan fazla Iraklı da ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
ABD işgali altında 8 yıl inleyen Irak, ağır bir bedel ödedi. Londra merkezli Opinion Research Business (ORB) ve IIACSS'nin ortak araştırmasına göre, Irak'ta işgalin başından beri 1 milyondan fazla insan canından oldu. Bu verilere göre, savaşta Iraklı ailelerin beşte biri en az bir üyesini şiddete kurban verdi. Ülkedeki en yüksek ölüm oranları da hane halklarının yüzde 40'ından fazlasının bir üyesini kaybetti.
Yıllardır köşe yazılarımız da, 1975 Helsinki, Sonuç Belgesi' nin, İnsan Hakları ve özgürlüklerini temel alan 7' inci maddesine yönelik bir modelle, bazı ülkelerin demokratikleşmeleri amaçlanmaktadır. Ancak ABD ve AB bu modelle, ülkeleri parçalanmak ve bölmek istemektedir. Nitekim bu modelle, Sovyetler Birliği, savaşsız, işgalsiz ve müdahalesiz bir biçimde çökertildi. Yugoslavya da böyle parçalandı." demiştik.
IRAK' da, bu tespite, en güzel örnektir.
Bugün Irka' da yaşananlar, " ARAP BAHARI" safsatası ile Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde. Türkiye ise "Arap Baharı"nı destekliyor. Nitekim Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Arap Baharı''nın kaçınılmaz olduğunu belirterek, ''Birçok farklı dönemlerden geçildi, ancak bu dönem geri dönülmez bir bahardır. Türkiye, bu bölgedeki insanlarla beraber ve onların yanında olacaktır. Türkiye, ilham kaynağı olarak bölgede, istikrar, huzurun ve barışın öncüsü olmak ve yardımda bulunmak için, elinden geleni yapacaktır'' dedi.
Ayrıca Kuzey Afrika ve Ortadoğu' daki olaylar, "REJİM" sorunu olarak gösterilmeye çalışılıyor. Oysa AKP hükümeti' nin, bir bakanı, gerçekleri gördü. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, her gittiği toplantıda, "ARAP BAHARI" diye bilinen Orta Doğu'da yaşanan savaşın, söz konusu ülkelere demokrasi götürmek bahanesiyle, aslında ülkelerin elindeki " ENERJİ KAYNAKLARININ", batılı ülkeler tarafından paylaşılması olduğunu söylemeye devam ediyor
Türkiye' de, AK Parti iktidarı, "ARAP BAHARI" na sahip çıkarken, Her gün verilen şehitlerimizin sorumlusu olan IRAK, özellikle de, PKK' nın hamisi olan BARZANİ' ye, gerekli uyarıyı yapmadığı gibi, Siyasi Kuzey Irak'a büyük ekonomik açılımlar yapıyor.
Başbakan, Sayın ERDOĞAN, "Suriye bizim iç meselemizdir." diyor. Oysa Irak da Türkiye' nin, iç meselesidir. Türkiye, Irak, özellikle de BARZANİ ile olan sorunları çözdü mü? Her gün şehit haberleri geliyor. Kandil Dağın da üstlenen, PKK teröristleri, burada eğitilip Türkiye'ye gönderiliyor.
Başbakan, Sayın ERDOĞAN, Irak ve ABD' ye, "Sizin denetiminizdeki topraklarda üslenen teröristler bize saldırıyor, icabına bakın, sabrımız tükendi" diyebiliyor veya kara harekâtı yapabiliyor mu?
Oysa Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi'nin 51 ve diğer ilgili maddelerine göre her bir devlet, toprak bütünlüğüne, politik bağımsızlığına ve vatandaşlarının güvenliğine yönelik saldırıları gerektiğinde, kuvvet kullanarak defetme hakkına sahiptir.
Hülasa "Saddam, kitle imha silahlarına sahip" yalanıyla, Irak'ı işgal eden ABD öncülüğündeki İngiltere ve koalisyon güçleri, Nisan 2003'te Irak'ı işgal etti. İşgalin ardından, ilk iş olarak İngiltere ile birlikte ülke petrolüne el koyan ABD, yine İngiltere ile birlikte birçok skandala imza attı. ABD, Sünni direnişçilerle savaşırken, güneyde İngiltere ise radikal Şii din adamı El Sadr'ın ordusuyla mücadeleye başladı. Saddam Hüseyin'in devrilmesini, Irak'ta asayişin çöktüğü, mezhep çatışmalarının tırmandığı, kanın oluk oluk aktığı bir dönem izledi. Yıllar geçtikçe, direniş daha da inatçı ve güçlü bir hal alıyor, akan kan bir türlü durmuyordu. Bir operasyonda Saddam'ın oğullarıyla küçük torunları öldürüldü. Saddam yakalandı. Göstermelik bir mahkemenin ardından, asılarak idam edildi. ABD, Sünni direnişe katılan aşiretlerin liderlerini, parayla satın aldı. Güneyde ise askeri baskı altında kalan El Sadr, İran'a kaçmak zorunda kaldı. Böylece Irak direnişi kırılmış oldu. Şu anda sadece El aide'nin Irak kolu eylem yapıyor. Üçe bölünen ülkede, kaos ve belirsizlikler hale sürüyor.

Haberleri