Duygusal zekâ kavramı, kişinin kendisine ya da başkalarına ait duyguları anlama, sezme, yönetme ve yönlendirme becerisi ve kapasitesini ifade eder. Bir başka şekilde ifade edersek; duygusal zekâ; bir kişinin farklı duyguları ayırt etmek ve uygun biçimde isimlendirmek, düşünceyi ve davranışları yönlendirmek için duygusal enformasyonu kullanma amacıyla kendisinin ve başkalarının duygularını izleme yeteneğidir.
Tanımlar çoğu zaman bir kavramı tam olarak özümsememiz için yeterli olmaz. Kavramın görünümlerine ve göstergelerine yönelerek daha sağlam bir kavrayış oluşturabiliriz. Bu nedenle duygusal zekâ gibi bir toplam yeteneği iyi kavramak için onu oluşturan alt yetenek ve becerilere bakmak yararlı olur. Bunlar arasında farkındalık ve denetim, empati, ilişki ve iletişim becerisi, etkileme gücü ile vizyonerlik donanımlarını sayabiliriz.
Farkındalık becerisi, kişinin öncelikle kendisinin –yani benliğinin ve duygularının– gerçek ve hassas bilgisine sahip olması anlamına gelir. Olaylar ve durumlar karşısında nasıl duygusal tepkiler verdiğini anlaması ve öngörmesidir. Farkındalık sahibi birey kendi değerleri ve çekirdek inançları konusunda bilgilidir; bunların etkilerini ve oluşturabileceği sonuçları bilir.
Denetim becerisi ise kişinin duyguları üzerindeki denetim ustalığıdır. Eğer kişi olumlu ve olumsuz duygularının etkisiyle sürüklenmek yerine onları denetlemeyi başarırsa, enerjisinin doğru ve üretken yöne akmasını sağlayabilir. Kendini denetleme becerisi sahibi kişi, duygularının yarattığı enerjiyi planlayarak ve doğru şekilde kullanarak etkililik ve verimlilik artışı elde eder.
Empati (eşduyum), bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum veya davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek olarak tanımlanır. Empati, başkalarının durum ve olayları algılamasını anlama becerisi gerektirir. Bu beceri, diğer kişilerin belli şartlar, durumlar ve olaylar karşısında ne hissettiklerini anlayabilme niteliğidir. Bu nedenle başkalarının gözüyle görebilmek için onların bakış açılarını ve kendi değer ve inanç sistemlerini bilmek ve anlayabilmek gerekir.
Empati, başkasının bakış açısını ve değer-inanç sistemini bilip anlarken, aynı zamanda kişinin kendisi olmayı –yani başkası ile aynılaşmamayı, herkesin kendisi olmayı devam ettirmesini de– gerektirir. Empati kavramı, bilgi ve duygusallık (sistematik bilgi ve duygusal algı) olarak iki temellidir. Şöyle ki; empati becerisi sayesinde başkasının duygularının ve bakış açısının arkasındaki nedenler ve mantık mekanizması bilinir. Aynı zamanda; onun ne hissettiği ile ilgili bir duygusal algı oluşturulur.
İş ortamı, etkileşimli bir insan-makine sistemidir. Bu ortamın duygusal zekâyı ilgilendiren yönü ise insanın insanla olan iletişim ve ilişkileri bağlamında ortaya çıkar. Duygusal zekânın görünümlerinden biri olan yeni ilişki ve iletişim becerisi, kişilerle gerçek ve samimi ilişki ve bağlar kurabilmeyi içerir. Bu becerinin köklerini eşitlik ve adalet kavramlarında bulabiliriz. Kişinin ilişki ve iletişim becerisi, çatışma şartlarında bile duygularını ifade edebilmesini, bunu da ilişkileri zedelemeden yapabilmesini hedefler. Bu beceri empati ile eklemlenerek doğru eylem biçiminin tercih edilmesini saplar.
İlişki ve iletişim becerisi, ortamda tanımlı veya tanımsız her durumu kapsar. Örneğin bir işletmede kurumsal dokümantasyonla belirlenmemiş durumlarda da yöneticinin ilişki ve iletişim becerisini doğru kullanabilmesini gerektirir. Çatışma durumunu kişisel değer ve inançlara takılmadan ve bunlardan karşılıklı taviz vermeden çözebilmek bu becerinin güzel uygulama örneklerinden birini oluşturur.
İş Alanında Duygusal Zekâ
Duygusal zekâ kavramı, kişinin kendisine ya da başkalarına ait duyguları anlama, sezme, yönetme ve yönlendirme becerisi ve kapasitesini ifade eder. Bir başka şekilde ifade edersek; duygusal zekâ; bir kişinin farklı duyguları ayırt...