Hatay'ın, Dörtyol Emniyeti'nde akıllara durgunluk veren skandal yaşandı. Şikâyet edilen polisleri teşhis için, bu olayda yeri olmayan polislerin apoletleri söküldü ve sıraya dizilerek, AKP Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu'nun oğlu, İstemi Kağan Türkoğlu' ndan teşhis etmesi istendi. Tartıştıkları polisler, önceden bilinmesine rağmen suçlu Polisler! teşhis ediliyor.
İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Marangoz, 23 polisin göğüslerinde numaralarla dizilmesini emrediyor. İddiaya göre "Küfür dahi edilse sesinizi çıkarmayacaksınız" diyor. Bir polis tarafında,"Bu teşhis kanuna aykırı, yönetmelik var. Buna göre yapın" diye uyarmasına rağmen, "İstediğim gibi yaparım" diyerek, uyarıyı dikkate almıyor.
Olaydan sonra, Dörtyol ilçe Emniyet Müdürü Mustafa Marangoz terfi ettirilerek, İl Emniyet Müdür Yardımcılığı görevine atanıyor. Gerekçe olarak da, Dörtyol İlçe Emniyet Müdürlüğü görevinin 3. sınıf emniyet müdürlüğü olması gösteriliyor,
Kamuoyu ve basının, olayın üzerine gitmesinde sonra, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Burada, Emniyet Müdürü'nün yaptığı bence işgüzarlıktır, beceriksizliktir, yakışıksız bir davranıştır. Milletvekili çocuğunun, oraya gitmesi, yanına danışmanını alması da doğru değildir. Kaldı ki kendisine vuran kişiyi, tanıdığına göre yüzleşmeye de gerek kalmamıştır." diye açıklama yaptı.
Polisi severiz veya sevmeyiz. Bu doğaldır. Ancak poliste bir insan, hata yapabilir veya bilerek veya bilmeyerek arzu edilmeyen bir davranışta bulunabilir. İş "ONUR" olunca, güvenlik güçlerinin ve yargının, kişinin onurunu koruyarak görevini yapması gerekir.
Elbette polisi, suç işlemiş ise yasalar ve yönetmelikle çerçevesinde, gerekli ceza verilmelidir. Çünkü hukuk devletinde, makamı ve görevi, ne olursa olsun, yasalar önünde herkes eşittir. Ancak ceza verilse dahi, İnsanların, onuru için, çok önemli olan izzetinefis, haysiyet, özsaygı, şeref, erdem, vakar, gurur, saygınlık, kendine saygı duyma ve başkalarını da kendine saygılı kılma gibi kavramların, gözetilmesi de şarttır.
Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 1. maddesi, "Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler." der.
Türk Hukukunda da, onur ve kişilik hakkı kavramları kullanılarak yapılmış düzenlemeler vardır. Burada, Anayasa'nın 17 ve 32. maddelerini, Medeni Yasa'nın 23 ve 24. maddelerini, Borçlar Yasası'nın 49. maddesini. 5680 sayılı Yasanın 16 ve 18. maddesini, Türk Ceza Yasası'nın 480. maddelerini sayıbilir.
Türk Anayasa Mahkemesi, 28.6.l966 tarih ve 1963/132 esas, 1966/29 karar sayılı kararında, insan haysiyetini şöyle tanımlamaktadır: " İnsan haysiyeti kavramı, insanın ne durumda, hangi koşullar altında bulunursa bulunsun, salt insan oluşunun kazandırdığı değerin, tanınmasını ve sayılmasını anlatır. Bu öyle bir davranış çizgisidir ki, ondan aşağı düşünce yapılan işlem ona muhatab olanı insan olmaktan çıkarır."
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da,4. 4 .l983 tarih ve 1983/8-64 esas,1983/156 karar sayılı kararında," İnsani olmayan muameleler : insan kişiliğini ve duygusunu önemli derecede incitici fiiller, haysiyet kırıcı hareketler ise, kimsenin namus, şöhret veya haysiyetine saldırı niteliğindeki fiillerdir" şeklinde değerlendirmede bulunmaktadır.
Elbette her meslek grubunda olduğu gibi, poliste de görevini iyi yapmayanlar olabilir, bunu tespit etmenin yolu, o mesleği yapanların apoletlerini sökerek hepsini ifşa etmek değildir. Çünkü Mesleğin ve polislerin de bir itibarı vardır. Ayrıca ülkemizde, ETİK standartlara önem veren ve bunu uygulamalarına yansıtabilen, kurumlar itibar kazandırır.
Aslında yapılan iş işgüzarlık değil, Yani emniyet amiri, gereği yokken, kendini göstermek için, işe karışmak değil, O nedenle de bu bir dalkavukçuluktur.
Maalesef, kişiler, doğası gereği, azla yetinmez, hep çoğu ister veya gözü yükseklerdedir. Koşar adımlarla da muktedir olmaya yönelir. Çünkü muktedir olmak, onlara göre, müthiş bir ayrıcalık kazandırır. Bu güce erişmenin tek yolu da, siyasi iradeye "DALKAVUKLUK" yapmaktır. Bunlar görevlerini, çok iyi icra ettikleri için de, hep gözde olmayı becermişlerdir. Var olmaya da devam edeceklerdir. Ancak bu kişi/kişilerin, ne devlete ve millete, ne de siyasi partilere yararı yoktur.
Şu bir gerçek ki Dalkavukçuluk, bir yozlaşma sürecidir. Bir kısır döngüdür de. Siyaseti, devleti ve politikacıyı da yozlaştıran bunlardır. Nitekim Dörtyol' da meydana gelen olay, hem devlete, hem de polis mesleğine, itibar ve güven kaybettirmiştir.
Nitekim MONTESQUIEU. "Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan, daha verimli olursa, o ülke batar. " demiştir.
İŞGÜZARLIK!
Hatayın, Dörtyol Emniyetinde akıllara durgunluk veren skandal yaşandı. Şikâyet edilen polisleri teşhis için, bu olayda yeri olmayan polislerin apoletleri söküldü ve sıraya dizilerek, AKP Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlunun...