Türkiye nin, AB üyeliği serüveni ile birlikte, Türkiye' nin ülke, bütünlüğü ve bağımsızlığına, yönelik faaliyetler ivme kazandı. Özellikle de düşünce ve ifade özgürlüğü, ihanet özgürlüğüne dönüştü. Son günlerde ise saçma soykırım iddiaları ile ilgili özür dileme adeta moda oldu.
Ermenilerden sonra, Kürtlerden de özür dileme kampanyaları gündemde. Nitekim
TESEV tarafından hazırlanan, Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası: Bölgeden Hükümete Öneriler başlıklı raporda, " Devlet, genel olarak topluma, özel olarak Kürt halkına yönelik, en azından bir özür borcu olduğunu unutmamalıdır." İfadesi yer aldı.
Rapor' da yer alan ifadeler, örtülü olarak ülke bütünlüğüne yöneliktir. Hele TESEV' in, " ülke içi ve sınır ötesi operasyonlar, bir an önce durdurularak, PKK'ya silah bırakması çağrısında bulunmak amacıyla, sivil toplum temsilcilerinin ve siyasi partilerin aracılığına başvurulmalı" önerisi, PKK' yı yüceltmek ve Türk toplumu, dolaylı olarak da devleti, acz içinde gösterilmek isteniyor.
TESEV' sormak gerekir. PKK' nın kimliği nedir ki, sivil toplum temsilcileri ve siyasi partiler PKK' ya başvuracak?
Bütün bu öneriler, devleti, yargı, yasama ve yürütme gibi kavramları yok etmeye yöneliktir. Yani devleti, hiçe saymaktır. Suça teşvikten başka da bir şey değildir. Bu esnekliği gösteren her devlet, terör karşısında aciz kalmış demektir. Çünkü Devlette, hiçbir suç cezasız kalmaz Aksi her karar, suçu teşviktir. Hukuku yok saymaktır.
TESEV' in, "Kürtçe ikinci dil olsun" önerisi ve "Örgütlenme ve ifade özgürlüğüne getirilen dil yasakları kaldırılmalıdır" ifadesi, art niyetli olup, gerçekleri göz ardı etmektir. Türkiye'de, son yıllarda yapılan bütün anketlerin ortalamasına göre, Ülkemizde, 66 milyon insan Türkçe konuşmaktadır. (yüzde 90) Kürtçe' yi ise 5 milyon (yüzde 6.76), civarında insan konuşmaktadır. AB İstatistik Kurumu, Eurobarometer Anketi, (Eylül 2003) Türkçe yüzde 93, etnik diller yüzde 7. Türkiye'de nüfusu 100 binin üstünde olan etnik grup sayısı 5'tir. Tablo bu olunca da, TESEV' in, anadille eğitim, Kürtçenin ikinci dil olması önerileri, federal yapı ve ülke bütünlüğüne yöneliktir.
Öte yandan TESEV' in, bölgedeki camilerde vaazlar Türkçe/Kürtçe verilebilmesi, Bölgedeki resmi kurumlara, Kürtçe bilen personel atanması, Bölgede devlet tiyatrolarında Kürtçe oyunlar da sergilenmesi, önerisi de bölgede federal yapıya zemin oluşturmaktır. Oysa son tespitler göre, İstanbul 1.900 000 Kürt kökenli insan var Bunlar niçin öneri dışında tutularak, bölge ön planda tutuluyor? Ayrıca da TESEV' in, Suriye, İran, Irak ve Bölgesel Kürt Yönetimi'nin, Diyarbakır'da konsolosluk ve temsilcilikler açma önerisi dikkat çekici olduğu kadar düşündürücüdür de.
Hülasa TESEV' in önerileri, PKK ile örtüşüyor. Nitekim 1993 Nisan'ında Abdullah Öcalan'ın sürekli ateşkes için, Genel af ilan edilsin. Askeri faaliyetler durdurulsun. OHAL ve Korucu sistemi kaldırılsın, Siyasi örgütlenme hakkı tanınsın. Köye dönüş sağlansın demişti. Bugün de sanal aydınlar, DTP, TESEV gibi örgütler, benzer görüşteler.
Maalesef dünyada, insanlığın selameti açısında benimsenmiş evrensel kavramlar, batı ülkeleri tarafından kalkan yapılarak, pek çok toplum ve ülke zor durumda bırakıldı. Nitekim 1975 'Helsinki Sonuç Belgesi'nin, insan hakları, temel hak ve özgürlüklerini temel alan 7.nci, maddesine yönelik bir modelle, bazı ülkelerin demokratikleşmesini istemiş ve sonuçta bu modelle de, Sovyetler, savaşsız, işgalsiz ve müdahalesiz çökertilmiştir. Yugoslavya böyle parçalanmış, Gürcistan bu modelle Amerikanlaştırılmış, Irak bu gerekçelerle işgal edilmiştir. Aynı senaryo Türkiye' de gündemde, Sanal aydınlar, DTP ve TESEV' de aynı değerler, üzerinden hareket ediyor.
Artık" takke düştü kel göründü". Örtülüde olsa, hedef bellidir. Türkiye'nin, ülke bütünlüğü ve bağımsızlığıdır. Türkiye halkı, bu gelişmeler karşısında, olayları akışına bırakmaya, ya da bekle gör, ona göre de tavır al, lükssüne sahip değildir. Çünkü tüm senaryolar, "ULUS" ve "ÜNİTER" devleti ortadan kaldırmaya yöneliktir Yasama, yargı ve yürütme, özellikle de siyasi otoritedeki yanlışlıklar da tehlikeli gidişe ivme kazandırıyor.
Tedbir alınmaz, Taşeron, sanal aydınlar ve TESEV gibi sivil toplum örgütlerin senaryoları devam ederse. Türkiye' de ortama kaos hakim olur. Fatura da her zaman olduğu gibi, etnik kökeni ne olursa olsun, Türk halkına, çıkartılır. Emperyalist ülkelerin isteği de bu değil midir?
İŞİN ÇİVİSİ ÇIKTI
Türkiye nin, AB üyeliği serüveni ile birlikte, Türkiye nin ülke, bütünlüğü ve bağımsızlığına, yönelik faaliyetler ivme kazandı. Özellikle de düşünce ve ifade özgürlüğü, ihanet özgürlüğüne dönüştü. Son...