Türk insanı, ülke gündemini yakından takip ediyor. İsabetli yorumlarda bulunuyor. Nitekim E-mail gönderen bir okuyucu, " Türbelerle ilgili düşüncelerinizden dolayı teşekkür ederiz. Dini konularda, aynı duyarlığı hocalar göstermiyor. Kredi kartı borcunu faizinden dolayı ocaklar sönüyor ama Ramazan ayında, hocaların hiçbiri, ülkenin, en önemli sorunu olan faizden bahsetmiyor. Üstelik ülkemizde, muhafazakâr bir iktidar var ama yabancılara, yüksek faiz vererek sıcak para ile ekonomiyi ayakta tutuyorlar. Bunlar, faizin haram olduğunu bilmiyorlar mı? " diyerek sitem etmiş.
Elbette " FAİZ" , İslam dinine göre haramdır. Nitekim " Bakara Suresi'nin 275-279. ayetlerinde şöyle buyrulur: "Faiz yiyen kimseler (kabirlerinden) tıpkı şeytan çarpmış kimseler gibi çarpılmış olarak kalkarlar. Onların bu hali, alışveriş de (ticaret) faiz gibidir demelerindendir. Oysaki Allah, ticareti helal, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse geçmişte olan kendisinindir ve işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. Allah faizi mahveder, sadakaları çoğaltır. Allah hiçbir günahkâr kâfiri sevmez. Ey iman edenler, Allah'tan korkun, eğer gerçekten inanıyorsanız, faiz olarak arta kalan miktarı almayın. Şayet bunu yapmazsanız (faize devam ederseniz), Allah ve Rasulü ile savaşa girdiğinizi bilin. Tövbe ederseniz, ana sermayeniz sizindir. Ne haksızlık ederseniz, ne de haksızlığa uğratılırsınız."
Yine Kur'an-ı Kerim' de ticaretin helal, faizin haram kılmasının, toplum ve insan açısından büyük yarı vardır. Çünkü ticaret üretken olup, emeğe ve sermayeye orantılı bir pay verir. İşgücünü, istihdam eder. Paranın akışını hızlandırır, Faiz de üretkenlik yoktur. Tek taraflı çıkar sağlayan bir olanak olup, kişiyi tüketici duruma getirir.
Şu bir gerçek ki Türk toplumu, geçmişindeki olay ve gelişmelerden "İbret" ve "ders" almadığı veya kültürü ve kutsal değerlerini de, hayata geçirmediği sürece, sıkıntılar kaçınılmaz olacak, sürekli de fatura ödemek zorunda kalacaktır.
Osmanlı Devleti dönemindeki yanlış borçlanma stratejileri, bugünde daha tehlikeli bir şekilde gündemde. Ülkemizde, bir yandan YTL faizlerinin yüksek olması, öte yandan döviz kurunun gerilemesi, sıcak paranın spekülatif nitelikte gelir elde etmesine neden oldu. Bu yanlış para politikaları ve stratejileri, Devleti faiz batağına sürükledi. Sonuçta da bugün arzu etmediğimiz ekonomik tablo meydana geldi.
Bugün Türk halkı çalışıyor. Yabancılar kazanıyor. Türkiye'ye bin dolar getirip YTL' ye çeviren ve parasını bonoya yatıran bir yabancının eline, yılsonunda bin 140 dolar geçti. Bu, dövize yüzde 14 faiz demektir.
ABD'de de faizler yüzde 5 seviyesinde, Avrupa'da yüzde 4, Japonya'da ise 0.25'dir. Gelişmiş ülkeler hazinelerinin soyulmasına izin vermezken, Türkiye'de enflasyonun yüzde 10 olduğu dönemde, bono faizleri yüzde 21'in üzerinde. Gelişmiş ülkelerde ise faiz ve enflasyon arasındaki makas birkaç puanı geçmiyor. Bu yüzden de dünyada, sıcak paraya, dolara bazında en yüksek faizini veren Türkiye'yi tercih ediliyor.
Türkiye, 2001 krizinden sonra enflasyonu, kontrol altına almasına, yapısal reformlar ve enflasyondaki düşüşe, koşut olarak faiz harcamalarını, oransal ve miktar olarak azaltmasına karşın, yine de 5 yılda, faize 184,3 milyar dolar harcadı. .
Bu parayla, Türkiye'deki en fakir 2,5 milyon kişiye 15 yıl boyunca 4 kişilik aile başına aylık net 405 YTL verilmesi, GAP'ın bitirilmesi, 10 bin kilometre demiryolu, 3 bin kilometre otoyol, 5 tane Atatürk Barajı kadar elektrik üretecek baraj, Büyük kentlere 400 kilometre metro, 3. Boğaz köprüsü, 2 milyon gecekondu, yerine modern konutlar yapılması halinde bile 4,7 milyar dolar para kalıyor.
Öte yandan "Faiz haram" deyip, yatırım gerekçesi ile para toplayıp vatandaşı dolandıranlar, bir başka felakettir. Ne yazık ki devletin faiz stratejisi ve yeşil sermayede etik ve ahlaki olmayan icraatının, faturaları sürekli vatandaşa kesilmektedir. Almanya'daki Deniz Feneri, davasında, yaşananlar ise inanç istismarının, ne boyutlara geldiğini bir göstergesidir.
Bugün, toplumsal yaşamımızda, sayıları gitgide artan intihar vakalarının birçoğu, faiz batağına batmış, kişi/kişilerle ilgilidir. Faiz ile para verenlerin, iki yakasının asla bir araya gelmeyeceğini, peygamberimiz (s.a.v) belirtiyor. Bugün, faize bulaşmış, devletin ve kişilerin, iki yakası bir araya gelmiyor.
İSLAMİYETTE FAİZ HARAMDIR
Türk insanı, ülke gündemini yakından takip ediyor. İsabetli yorumlarda bulunuyor. Nitekim E-mail gönderen bir okuyucu, " Türbelerle ilgili düşüncelerinizden dolayı teşekkür ederiz. Dini konularda, aynı duyarlığı hocalar göstermiyor....