İstihbarat Daire Başkanlarının Eskişehir'e atanması gelenek haline geldi...

-Kamil Tecirlioğlu Eskişehir Emniyet müdürüydü.Eskişehir’de başarılı çalışmalara imza attı.Sonrasında çıkan ilk kararnamede bu başarısından dolayı Emniyet Genel müdürlüğüne İstihbarat Daire Başkanı oldu.Başarısı...

-Kamil Tecirlioğlu Eskişehir Emniyet müdürüydü.
Eskişehir'de başarılı çalışmalara imza attı.
Sonrasında çıkan ilk kararnamede bu başarısından dolayı Emniyet Genel müdürlüğüne İstihbarat Daire Başkanı oldu.
Başarısı Daire Başkanı olarak ödüllendirilmişti.
-Atilla Aytek İstihbarat Daire Başkanıydı.
Özal döneminde MİT raporları ile ilgili olarak ismi kamuoyunda sıkça konuşulmaya başlandı.
Bunun sonucunda yıprandı.
Çıkan ilk kararnamede İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden alınıp Eskişehir Emniyet Müdürü yapıldı.
Bu görevde düşüş anlamı taşıyordu.
-Hanefi Avcı da Emniyet İstihbarat daire başkanıydı.
Cemaatle olan kavgası biliniyordu.
Kitap hazırlığı yaptığı da.
Bunun üzerine görevden alındı ve ilk kararnamede Eskişehir Emniyet Müdürü yapıldı.
Eskişehir Emniyet müdürüyken de gözaltına alındı.
-Engin Dinç da daha düne kadar Emniyet İstihbarat daire başkanıydı.
Hrant Dink cinayeti ile ilgili olarak ismi sıkça konuşulmaya başlandı.
Cinayette sanık sıfatıyla mahkemeye ifade verdi.
Son çıkan ve resmi gazetede de yayınlanan kararname ile görevinden alınıp, Eskişehir Emniyet Müdürlüğü görevine atandı.
Kısacası...
Eskişehir Emniyet Müdürlüğü görevinden İstihbarat daire Başkanlığına giden bir tek Kamil Tecirlioğlu vardı...
İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden Eskişehir Emniyet müdürlüğü görevine getirilenlerin sayısı Engin Dinç ile birlikte üç oldu.
Yani...
Eskişehir, ismi tartışılan İstihbarat Daire Başkanlarının Eskişehir'e Emniyet müdürü yapılması adeta gelenek haline getirildi...
.....
Ne çok başkan var!
Yaşanmış bir hikayedir.
Adıyaman Vali Yardımcısı otobüsle Ankara'ya gidiyormuş. Vali yardımcısının en büyük özelliği; çok su içmesiymiş. Otobüs Adıyaman'dan hareket edeli on dakika kadar olmuş veya olmamış, otobüsün muavinine işaret ederek bir su vermesini istemiş. Muavin de suyu getirmiş. Aradan geçen bir on dakika sonra yine işaret yine su, bir on dakika sonra yine aynı. Derken otobüs Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesine gelmiş. Aradaki 60 km lik yolda vali yardımcısı 5-6 defa su istemiş. Gölbaşı'ndaki yarım saatlik moladan sonra hareket edilmiş ve on dakika sonra Balkar beldesi civarına geldiklerinde Vali yardımcısı yine işaret ederek:

- Bir su verir misiniz? demiş.
Adıyaman'dan bu yana su vermekten bıkmış olan muavin:
- Bu ne babam? Kelle mi yedin? Adıyaman'dan çıktık çıkalı, su...su... su... Yok bitti, arabada su kalmadı! Deyince Vali yardımcısı:

- Terbiyesiz herif! Sen nasıl konuşuyorsun? Ben Vali Muaviniyim, demiş adama.

Bizim otobüs muavini gayet rahat bir şekilde cevap vermiş:

- Olsun, ben de muavinim!
Vali Muavininin, Otobüs muavinini bulabileceği tek yer otobüs ama, Başkan başkanı her yerde buluyor maşallah.
Bir toplulukta oturuyorsunuz örneğin, oturduğunuz kişilerin yarısı Başkan.
Kapıdan giren biri "Başkanım" diye seslendiğinde, en az 5-6 kişi "Efendim" diye cevap veriyor.
Parti başkanı, Belediye Başkanı,Oda Başkanı, Dernek başkanı,. Kooperatif başkanı, STK başkanı, Apartman başkanı vs.
Nereden baksanız, kişi başına 4 başkan düşüyor ülkede.
İşin ilginç tarafı...
Bu kadar başkana rağmen hiç de iyi yönetilmiyor olmamız galiba.
.....
Gereksiz açıklama...
Odunpazarı Belediyesi spor kompleksi yapıyor.
Spor kompleksi tamamlanıp hizmete açıldıktan hemen sonra Vakıflar "Bu yer bizim. Üzerinde ne yaptıysanız yıkın ve arsayı geri verin" diyor.
Kamuoyu büyük tepki gösteriyor bu işe.
Olay, iktidar Partisi'nin CHP'li belediyeler üzerindeki baskısına gelip dayanıyor.
İşte bu aşamada iktidar Partisi'nin il başkanı çıkıp "Hiçbir şey yıkılmayacak. Yapılan her neyse faaliyetine devam edecek" diyor.
Mesele aslında burada bitmiştir.
Bundan sonra yapılacak olan süreci takip etmekten ibarettir.
Eğer, gerçekten süreç denileni doğru çıkartır bir istikamete giderse mesele yoktur.
Eğer, bu açıklamaya rağmen Vakıflar kendi arazisini istemeyi sürdürürse, o halde "Hiçbir şey yıkılmayacak" diyen iktidar partisi il başkanından hesap sorulup "Sen ne söyledin, ne oldu" denecektir.
İş bu aşamadayken çıkıp;
-"Kompleksin yıkılıp yıkılmaması iktidar partisi il başkanının iki dudağı arasında mıdır?" demek gereksiz bir açıklamadır.
Bunu söylemek "Sen de nereden çıktın? Biz bu işten siyasi propaganda ekmeği çıkartıyorduk" algısı yaratır.
Dahası...
Böyle bir söylem, sizin iş değil siyaset yapma gayreti içinde olduğunuz şekliyle anlaşılır ki, bu da doğru bir yaklaşım değildir.
.....
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Temel Amerika'da otobüs şoförü olur. Otobüslerde siyahlarla beyazlar arasında ön ve arka koltuk kavgaları yaşanmaktadır. Temel'in kullandığı otobüste de bir gün benzer kavgalardan biri çıkınca, otobüsü durdurup, herkesi indirir. Kendi de otobüsün üstüne çıkar ve başlar konuşmaya:
- Bundan sonra hepiniz kardeşsiniz şu kavgalara bi son verin!! Artık siyah beyaz yok hepiniz yeşilsiniz!!
Hepsi çok duygulanır, tam otobüse binecekleri sırada Temel:
- Ama dikkat edin açık yeşiller öne, koyu yeşiller arkaya otursun!

Haberleri