İYİLİK OKULU PROTOKOLÜ!

           Ülkemizde, son yıllarda, eğitim öğretim alanındaki gelişmeler kaygı vericidir. Özel okul sayısı, hızla artarken, devlet okullarında, kalite, her yıl düşüyor. Suriyeli çocuklar ise ciddi sorundur. Son günlerde...

 


          ülkemizde, son yıllarda, eğitim öğretim alanındaki gelişmeler kaygı vericidir. özel okul sayısı, hızla artarken, devlet okullarında, kalite, her yıl düşüyor. Suriyeli çocuklar ise ciddi sorundur. Son günlerde MEB,  “İyilik Okulu protokolünü” ülke gündemdedir.


          2017-2018 eğitim öğretim yılında, öğrencilere, iyilik, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ve iyilikte yarışma duygusunu sevdirmek; yardım süreçlerine katılımlarını sağlayarak,  bir farkındalık oluşturmak amacıyla! “İmam Hatipler İyilikte Yarışıyor” sloganıyla, Türkiye’ de, imam hatip okullarında, “ başlatılan proje, diğer okulları da içine aldı. 


            Milli Eğitim Bakanlığı'nın, eğitimcilerin, tepkisine rağmen, Ensar Vakfı, İmam Hatipliler Derneği (öNDER,) TüRGEV ve TüGVA’dan sonra, şimdi de Deniz Feneri Derneği’yle, ‘İyilik Okulu’ protokolünü”, yenilemesi, tartışma yarattı.


              Protokolle, ortaokul ve liselerdeki okullarda, ‘İyilik Hareketi' adı altında, bir dizi etkinlik yapılacak,30 sayfadan oluşan protokolde, 8. maddenin 11. bölümüne göre; 2019-2020 Eğitim/öğretim yılında, dernek gönüllüleri okullarda dernek adına yardım toplama faliyeti yapabilmesine imkân verilecek.


             MEB, Din öğretimi Genel Müdürlüğü, il ve ilçe milli eğitim müdürleride etkinlikleri katılacak. öğrencilere, ayrıca, ‘İyilik Günlüğü’ ve ‘Genç İyilik ödülleri’ gibi çeşitli ödül ve plaketler takdim edilebilecek!


             öğrencilerden, günlüklerine kendi iyilik hareketlerini yazmaları istenecek. öğrencilere, ‘İyilik Kumbarası' yazan kumbaralar da dağıtılarak, haçlıklarıyla iyilik yapabilecekleri öğretilecek. En çok iyilik yapan, rozet takılacak!.


             Protokolün 9. maddesine göre ise okullarda, Deniz Feneri Derneği, kurslar açabilecek. Şiir, hikaye, kısa film, kompozisyon, makale, kısa film, belgesel, oyun ve senaryo yazma gibi dersler de verilecek. İyilik Haftası kutlanması için İyilik Kulüpleri kurulacak. İyilikle ilgili güzel sözlerin yer aldığı sergiler, atasözleri, ayet ve hadislerin yer aldığı İyilik Sergisi/Duvar Gazetesi de çıkarılabilecek.


            Eğitim-Sen’ e göre, Danıştay, MEB'e ve hükümete Anayasa'daki sorumluluğunu hatırlattığı halde, öğrencilerimizin çeşitli kişi veya kurumlarca görüntülerinin alınması, çekimlerinin yapılması da bir suçtur. Deniz Feneri'ne, öğrenci görüntü ve videosunu çekebilmeleri için izin veriyor. Bu başlı başına bir çocuk hakları istismarıdır.


           Ayrıca Sayın AYDOĞAN’ a göre, bu pedogojik formasyon alan öğretmenlere de, öğrencilerin bilimsel laik eğitim almaları önünde, engel oluşturduğu için, çocuklara da haksızlıktır. Ayrıca bu anlaşmalarla, Anayasal bir suç da işleniyor.


            Yine Egitim-Sen’ e göre, daha reşit olmayan çocukların, cep harçlıklarının bağış adı altında toplanması, gerek etik, gerekse hukuki açıdan, kabul edilemez bir uygulamadır. Devletin güven ve ciddiyetini de sarsacak niteliktedir.” görüşündedir.


             Sayın AYDOĞAN, “Biz daha önce, MEB'le protokol imzalayarak, okullara giren Ensar Vakfı ve Hizmet Vakfı'nın protokolleriyle ilgili, dava açtık. Danıştay'da eğitimin, Anayasa'ya göre devlet tarafından verilmek zorunda olduğuna hükmederek, başka kişi ve kuruluşlara devredilemeyeceği yönünde karar aldı.” demiştir.


                 Eğitim-Sen Genel Başkanı, Sayın Feray Aytekin Aydoğan,”  İYİLİK OKULU PROTOKOLü” nün, durdurulması için dava açacaklarını, belirttikte sonra,“MEB, dernek ve vakıflarla protokollerini, bir an önce sonlandırmalıdır. Eğitim, eğitimciler eliyle sürdürülmelidir. ” diyerek, protokolara karşı çıktı


              Okullardaki bu tür protokollara, Eğitim-İş de karşıdır. Nitekim Eğitim-İş Eskişehir il Başkanı, Sayın Hüseyin YURTMAN’ a göre, Diyanet,4-6 yaş çocuklara yönelik, Kuran Kurslarıyla yetinmeyerek,” Kuran Kursları öğretim Proğramı” nı, anaokllarda uygulamasının önü açıldı. Tarikatların, maskesi olan dernek ve vakıflarla, imzalan protokoller, eğitim kurum/kuruluşlarını arka bahçesi yapmaya yaklaştırdı.


              Yine YURTMAN’ a göre, Eğitim-İş, nerdeyse bu gelişmelerin, tümünü yargıya taşıdı ve kamuoyunun, sert tepki gösterdiği bu protokller, inatla kapsamları genişleterek tekrarlatıldı. öyleki, cinsel istismar sıkandallarıyala, toplum vicdanında, yara açan, Ensar Vakfı, okullarda “ahlak “ dersi verbilir hale geldi.


            ülkemizde, çok sayıda, dernek ve vakıf, eğitim kurum/kuruluşlarına giriyor. özel okulların, sayısı da artıyor. Oysa Finlandiya’da, “öZEL OKUL” yok. Eğitim-öğretim devlet tarafından gerçekleştiriliyor,  harcamalarının, tümü de devlet tarafından karşılanıyor.


             Finlandiya’da, okullar birbirleriyle, rekabet etmiyor, aksine dayanışıyor. Okulların, tümünün başarı düzeyi aynıdır. Bu yüzden, hiçbir okulun, bir diğerine göre ayrıcalığı yok.


              Sonuç ise ortadadır. Finlandiye, eğitim de dünya birincisidir.


              ülkemizde de,  Filyanda gibi, eğitim; öğretim çalışmaları, devlet tarafından yapılmalıdır. Okullarda, hiçbir dernek ve vakıf,  eğitim-öğretim alanında etkili olmamalıdır. çünkü devletlerin ve milletlerin, geleceği üzerinde, rol oynayan, en önemli kurumların başında, eğitim kurumları gelir.


            Eğitimin, toplumların, şekillendirilmesinde ve yönlendirilmesinde oynadığı rol, her geçen gün daha çok artmaktadır.  Bu durum tarihi süreç içinde, incelendiğinde, Türk tarihi, bunun en çarpıcı örnekleriyle doludur.


          Ayrıca ATATüRK, “Bir milleti, hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatan da, köleliğe, yoksulluğa düşüren de eğitimdir.” demiştir.


 


 


 

Haberleri