Hafta sonu gölde balık tutan genç bir adamın oltasına, her zamankinden farklı türde bir balık takılır. Ayrıca balık konuşmaya başlayınca genç adamın şaşkınlığı iyice artar. Balık, "eğer yaşamama izin verir, tekrar göle dönmemi sağlarsan üç dileğini yerine getireceğim" der. Şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışan delikanlı "sadece üç dilek mi?" diye sorar. "Anlaşma yapalım, sen benim beş dileğimi yerine getir, bende senin tekrar arzuladığın yaşama göndereyim." "Kusura bakma dostum." der. Balık... "Sadece üç dileğini yerine getirebilirim." Genç adam anlaşma yapmakta ısrarlıdır, dilek sayısını arttırmaya çalışıyordur. "Pekâlâ" der, "mademki beş dileğimi yerine getirmiyorsun, dört olsun öyleyse." Balık bu defa bitkin ve cılız biz sesle: "üç dilek, başka yok." Bu kez genç adam düşünmeye başlar; üç dilek mi tutmalı, yoksa dörtte ısrarcı mı olmalı, gölde başka konuşan balık varsa onları da yakalayıp dilek sayısını mı arttırmalı...
Nihayet genç adam kararını verir: "Peki sen kazandın, konuşan balık. Üç dilek tutmayı kabul ediyorum." Fakat onun bu sözlerine balık karşılık veremez. Genç adam sepete baktığında, geç kaldığını ve balığın çoktan yaşamını yitirdiğini görür. Hayat, bize fırsatlarını belirli aralıklarla sunar. Yeter ki, biz onlar için hazırlıklı olalım ve zamanında hareket etmesini bilelim.
KAÇIRDIĞIMIZ FIRSATLAR
Hafta sonu gölde balık tutan genç bir adamın oltasına, her zamankinden farklı türde bir balık takılır. Ayrıca balık konuşmaya başlayınca genç adamın şaşkınlığı iyice artar. Balık, eğer yaşamama izin verir, tekrar...