Kadın Avukatlar!

Yıl 1959…Yer Amerika Birleşik Devletleri.Ruth Bader Gınsburg isimli başarılı bir kız öğrenci Harward Üniversitesinde Hukuk Fakültesini kazanıyor.Kadınlar tuvaletinin bile olmadığı üniversiteyi birincilikle bitiriyor.Amacı...

Yıl 1959…
Yer Amerika Birleşik Devletleri.
Ruth Bader Gınsburg isimli başarılı bir kız öğrenci Harward üniversitesinde Hukuk Fakültesini kazanıyor.
Kadınlar tuvaletinin bile olmadığı üniversiteyi birincilikle bitiriyor.
Amacı Avukat olmak…
Fakat hiçbir hukuk bürosu kadın olduğu için onu işe almak istemiyor.
-“Kadından Avukat olmaz” diyorlar…
- “Eşin Yahudi” diyorlar…
-“çocuğun var. Git evde ikincisini doğur” diyorlar.
çok istediği Avukatlığı bir türlü yapamıyor.
Mecburen akademisyen oluyor ve Profesörlüğe kadar yükseliyor.
Ama Avukatlık yapma çabasından da bir türlü vazgeçmiyor.
En sonunda Amerikan Vatandaş özgürlükleri Birliği (ACLU) eşit haklar davası için görevlendiriyor kendisini.
Davaya giriyor ve kazanıyor.
Kazandığı dava ülke genelinde hem büyük ses getiriyor, aynı zamanda Amerika’da kazanılmış ilk cinsiyet ve eşit haklar davası oluyor.
Gınsburg Amerika’nın ilk ve en önemli Eşit Haklar savunucusu olarak tarihe geçiyor.
ABD’nin yüksek mahkeme yargıçlığına kadar yükseliyor.
Forbes, kendisini dünya’nın en güçlü 20 kadınından birisi olarak seçiyor.
***

Yıl 1925…
Yer Türkiye Cumhuriyeti…
Süreyya Ağaoğlu isimli başarılı bir kız öğrenci İstanbsul üniversitesi Hukuk Fakültesinden birincilikle mezun oluyor.
Amacı Avukat olmak…
Adalet Bakanlığında staja başlıyor.
Ama öğlen yemeği sorunuyla karşılaşır.
Evine gidemez, çünkü Bakanlıklar evine çok uzaktır.
O zamanlar Ankara’da yemek yenecek bir tek İstanbul lokantası vardır ve sadece milletvekillerinin yemek yediği bu lokantada kadınların yemek yediği görülmüş şey değildir.
Durum bir şekilde Atatürk’e intikal eder.
Atatürk hemen birkaç milletvekilini arayarak, İstanbul lokantasına eşeleriyle birlikte gidip, yemek yemelerini söyler.
Süreyya Ağaoğlu’na da “lokantada yemeklerinizi yiyebilirsiniz” mesajını gönderir.
Genç Avukat adayı çekinerek gittiği lokantada milletvekili eşlerinin de olduğunu görür.
Kimse o kadınları bakışlarıyla bile rahatsız etmeye yeltenemez.
Bu bir ilk olur... Atatürk ve Türkiye'nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu, kadınların, tıpkı erkekler gibi, bir lokantada yemek yiyebilmesine de öncülük etmiştir...
Süreyya Ağaolu ise Türkiye’nin ilk kadın Avukatı olarak mesleğini son derece başarılı bir biçimde sürdürmüştür.

***

Sonuç olarak…
Amerika’nın ilk kadın avukatı 1959 yılında ilk davasına girdiğinde, Türkiye’nin kadın avukatları, başta Süreyya Ağaoğlu olmak üzere, erkek avukatlarla eşit haklara sahip bireyler olarak 34 yıldır Avukatlık yapıyordu bu ülkede…
Yukarıdaki yazıyı, yeni Adli yılın başladığı ilk gün özellikle yazma gereği duyduk…
Yazarken de…
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dâhiliği ve ileri görüşlülüğünü bir kez daha vurgulamadan, o’na bir kez daha hayranlık duymadan geçemedik…


.....


Beyin zaten yok…


Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, kendisine ait sosyal medya hesabı üzerinden doğalgaz zammını eleştiriyor.
Söylediği şu;
“Son 1 ayda doğalgaza 2 kez zam. Toplamda yüzde 32. üretim ekonomisine zarar verebileceği gibi destek olduğumuz enflasyonla mücadele programını zorlayan kararlar. Allah yardımcımız olsun”
Söylediklerinde sonuna kadar haklı…

Zira…
Doğalgaz zammı vatandaşlar kadar sanayicileri de zora sokacak büyük bir sıkıntı.
Kesikbaş’ın bu paylaşımının altına ne yazılsa iyi?
Biri “Maçlara gelmiyorsun, pasolig kartını bana verirmisin?” diyor…
Bir başkası ise: “Eskişehirspor’a beş kuruşluk faydan yok” diye abuk sabuk ne kadar laf varsa sıralıyor…
Ne diyelim?
Beyin yok, zihin ise tamamen kaybolmuş…


.....


çalışanların peşinde koşan şirketler!


çalışan, patronuna giderek:
– Zam istiyorum efendim.. Demiş.
– Peşimde koşan üç şirket var. Yoksa yakında beni bulamayacaksınız, bilesiniz..!
Patron şaşırarak sormuş:
– Hangi şirketler onlar?
Memur:
– İnanmıyorsanız söyleyeyim efendim.. Demiş.
Elektrik, doğalgaz ve su şirketleri..!
İşçi, memur ve emekli maaşları belli oldu.
Verilen zam oranlarının bu kesimleri pek de memnun ettiği söylenemez.
Daha bu zamlara tepkiler devam ederken doğalgaz’a ayın kinci zammı geldi.
Sırf doğalgaz’a gelen zam, işçi, memur ve emekliye verilen zamların toplamından daha fazla.
Bu durumda…
İşçi, memur ve emeklinin işinin zor olduğunu söylemek mümkün değil.
Bu kış her kesim için biraz daha zor geçecek…


.....


Toplum nasıl batar?


-Dayanışma yok olduğunda…
-üretim zayıfladığında…
-Tüketim, çılgınlık boyutuna ulaştığında…
-Vergiler arttığında…
-Liyakat dikkate alınmadığında…
-Adaletsizlik yaygınlaştığında…
-Umutlar kırılmaya başladığında…
-Göç hızlandığında…
-Gurur ve kibir tavan yaptığında…
-Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık çoğaldığında…
En kötüsü de:
-Her şey normalmiş gibi tüm bunları görmezden gelen ve kabullenen bir toplum haline gelindiğinde, O TOPLUM çöKER…
Bunları biz söylemiyoruz…
Yüzyıllar önce yaşamış İbn-i Haldun söylüyor…
İnanmayan baksın, okusun, öğrensin…


.....


Biraz da gülmek lazım


Hepsi de birbirinden iddialı 3 genetik uzmanı, yeni buluşlarını karşılaştırıyorlar. Hayvanlar konusunda uzman olan birincisi anlatıyor.
"İnek ve tavuk genlerinden harikulade yeni bir hayvan meydana getirdim. Hem süt veriyor hem yumurtluyor, eti kırmızı et tadında ama beyaz et kadar sağlıklı, bence bu yüzyılın buluşu. İnsanlara istedikleri kadar sağlıklı et, süt ve yumurta yedireceğim."
Böcek genetiği uzmanı çalışmasını açıklıyor. "Arı ile bok böceği genlerini karıştırdım. Yeni türümüz pisliklerden bal yapıyor. Hem bol miktarda hem de inanılmaz kaliteli bal elde etme imkanına kavuşmuş bulunuyoruz. İnsanlık için çok faydalı bir gelişme sağladım."
Genel genetikçi Dr.Temel iki meslektaşına bakıyor ve;
"Valla ben de karpuzla karafatma genlerini birleştirdim. Artık karpuzu kesiyorsun, bütün çekirdekler yürüyüp gidiyor.


 

Haberleri