Kalkınmış ülkelerde, sağlık ihtiyaçları nispeten giderilmiş olmasına rağmen, sağlık harcamalarının GSYH' den almış olduğu pay genellikle, Türkiye'dekinden yüksektir. Türkiye'ye baktığımızda, son 15 yılda sağlık harcamalarının GSYH içindeki payının giderek arttığı görülmektedir. Ancak yeterli de değildir.
Ayrıca yıllardır, sağlık ve eğitim özel sektöre verilsin mi, verilmesin mi tartışması yapıldı. Özelleştirme ile yattık ve kalktık. Son yıllara ise özel sektör, eğitim, özellikle de sağlık sektöründen önemli bir atılım içinde. Eskişehir' de bu alandaki nasibini aldı. Kentte özel sektöre ait sağlık kuruluşları küçümsenmeyecek sayıdadır.
Türkiye'de özel sağlık sektörü denince akla, özel hekim muayenehaneleri, poliklinikler, laboratuarlar ve hastaneler gelmektedir. Bunlara ilaç, tıbbi teknoloji, tıbbi malzeme üretimi ve ticaret yapan kuruluşlar ve özel sigorta şirketleri de eklenirse, sağlık sektörünün sınırları bir ölçüde çizilir.
Öte yandan devlette, sağlık yatırımlarının yetersiz olması, yataklı tedavi kurumları ve sağlık ocakları ile sağlık evlerinin, yani kamu sağlık kurumlarının, halkı sağlık talebine paralel bir düzeyde artış göstermemesine yol açmıştır. Ayrıca devlet eliyle, artan sağlık tedavi karşısında, sağlık hizmetinin arzının kısılması, doğal olarak sağlık alanında bir boşluk yaratmıştır. İşte bu boşluk, yine devlet eliyle desteklenen özel sektör tarafından doldurulmaktadır.
Son yıllarda, ülkemizde olduğu gibi, Eskişehir'de de özel sektörde, özellikle de poliklinik ve hastane hizmetleri ivme kazandı. Eskişehir'de de hastane ve poliklinik sayısı hızla artıyor. Sağlık sektörünü devralmaya başlayan özel sektörde, önemli bir trend de oluşmaya başladı. Eskişehir'de özel hastane ve polikliniklerin arasında, teşhis tanı ve tedavileri ile dikkat çeken kuruluşlar da var. Ancak gerek sayı gerekse, performans açısından yeterli olduğunu söylemek için de vakit erkendir. Özellikle de çocuk ve kadınlara ait, sağlık kurum/kuruluşlarının sayılarının artması, kadın ve çocuk sağlığı yanında, Eskişehir'de sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi açısında da önemli bir gelişmedir. Çünkü "SAĞLIKLI NESİLLER, SAĞLIKLI KADINLARLA EŞDEĞER" dir.
Ülkemizde, nüfusumuzun büyük bir kısmını doğurganlık çağındaki kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır. Ayrıca da kadınların ve çocukların sağlık düzeyleri toplum sağlığının önemli bir belirleyicisidir. Annenin sağlıklı olması, sağlıklı gebelik geçirmesi hem kendi hem de doğacak çocuğunun sağlığını yakından ilgilendirmektedir. Ancak özel sektör bu alanda yatırım yapmaktan itina etmektedir.
Eskişehir'de, kadınlara yönelik sağlık kurum/kuruluşları, kamuoyunda yeteri kadar tanınmıyor. Kadın ve çocuk sağlığı ile uğraşan kurum/kuruluşlar, yalnızca, buradan hizmet alan insanlarımız tarafından tanınıyor. Gerek kurum, gerekse hijyen, tıbbi teknoloji açısından olduğu kadar, hasta kapasitesi açısında da yeterli olup olmadıkları da, kamuoyu tarafından bilinmiyor. Ancak toplumu bilgilendirme eksikliklerinin, giderilmesi için yeteri kadar gayret ve çaba da gösterilmiyor. Kurumlarda görevli, deneyimli ve tecrübeli Jinekolog Operatör doktor sayıları ise, her geçen gün azalıyor.
Doğum ve Çocuk hastanelerinde, hijyen olmazsa olmaz durumda olmasına rağmen her gün binlerce kişi ziyaret ediyor. Kentin, çeşitli kesimlerinden gelen bu insanlar, her türlü mikrobu da hastaneleri taşıyor. Hasta odaları ise ziyaretçilerle dolup taşıyor. Hastalar bu durumdan büyük rahatsızlık duyuyor. Hatta sağlıkları bile tehlikeye giriyor. O nedenle de ziyaret günleri azaltılmalıdır.
Öte yandan Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastaneleri, sağlık hizmeti alanlara göre, nezaketi, yardımseverliği, kalite ve verimliliği hayat felsefesi yapmak, kalite ve memnuniyet olgusuna, hasta perspektifinden de bakmak zorundadır. Özellikle yönetici konumunda olan hemşeriler, hastalara ve hasta yakınlarına karşı, daha güler yüzlü ve hoşgörülü bir tavır içinde olmalıdır.
Anne ve çocuk sağlığı ile ilgili hizmetler, ihmale gelmez. İşlerin titizlik içinde yapılması, özellikle de hasta, doktor, hemşire ilişkisinin, sağlıklı bir şekilde yürütülmesi de şarttır. Anne ve çocuk sağlığı, sağlıklı toplum için olmazsa olmazsa konumdadır. Onun içinde özel sektör de, Kadın ve çocuk hastaneleri gerçekleştirilmelidir. Hatta bunun gerçekleştirilebilmesi için de devlet teşvik etmelidir. Çünkü ülkemiz nüfusunun yaklaşık %60'ını, doğurganlık çağındaki kadınlar ve ondört yaş altı çocuklar oluşturmaktadır. Ayrıca kişiye yönelik sağlık hizmetlerinden biri olan, ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetleri, toplumun, sağlık düzeyinin belirleyicisidir.
KADIN VE ÇOCUK HASTANELERİ
Kalkınmış ülkelerde, sağlık ihtiyaçları nispeten giderilmiş olmasına rağmen, sağlık harcamalarının GSYH den almış olduğu pay genellikle, Türkiyedekinden yüksektir. Türkiyeye baktığımızda, son 15 yılda sağlık...