KADINA ŞİDDET HAKKINDA-1

Son yıllarda gün geçmiyor ki eşi veya yakını tarafından kadın cinayetleri haberi olmasın. Tabi haber olmayan kadının dövülmesi, horlanması veya hakaretlere maruz kalmalarının da herhalde haddi hesabı olmasa gerek. Örneğin...

Son yıllarda gün geçmiyor ki eşi veya yakını tarafından kadın cinayetleri haberi olmasın. Tabi haber olmayan kadının dövülmesi, horlanması veya hakaretlere maruz kalmalarının da herhalde haddi hesabı olmasa gerek. Örneğin 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken, bu sayının 2013 yılında 237, 2014 yılında ise 294 olduğunu görüyoruz. Bu süre için toplam 5.400 kadar olduğunu görüyoruz. Sanki savaş var da katliam olmuş gibi. Yine 2001-2004 yılları arasında 21.000 kadına kötü muamele olayı resmi kayıtlara girmiş, 10.000 kadının kaçırıldığı, 3.300 kadına tecavüz edildiği, 1800 kadına evlenme vaad edilerek bu tecavüzün gerçekleştirildiği, 1.300 kadının da zorla fuhşa alet edildiği belirlenmiştir. Ortalama her 4 kadın-kızdan biri şiddete maruz kalmakta ve bunların 4 te 3 ü eşler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu konunun yoğunluğunun artmasında nelerin etkili olduğuna baktığımızda üçte birinin boşanma, ekonomik sıkıntıya tahammülsüzlük ve yapılan itirazlar, geri kalanlarının da cinsel tecavüz veya iftiraya uğrama nedenli olduğunu görüyoruz. Gerek boşanmada, gerekse ekonomik tahammülsüzlükte, kadının erkeğe olan itirazı ve eleştirileri yanında özellikle erkeğin onu önemsememesi, görüşüne saygı göstermemesi, sözlü rahatsızlıklar ve gurur kırmalar, küçümsemeler, erkeğin kendi anne-babası veya diğer yakınları ile olan olaylarda eşini daima öncelememesi ve yok sayması, diyalog içinde olmaması, akşamlarını ev dışında kahve, lokal gibi yerlerde geçirmeyi tercih etmesi veya evde olsa bile TV, Bilgisayar veya Tablet oyunları, internet gibi uğraşlara dalıp varlığını tamamen kaybettirmesi, çocuklar ve sorunları ile ilgilenmemesi gibi faktörler çoğunlukla bulunmaktadır. Saydığım bütün bu nedenler, kadın ve erkeğin eğitim düzeyleri düştükçe artış göstermekte, paralel olmak üzere de şiddet uygulama veya öldürme sıklığı da artmaktadır. Ülkemizde çalışmayan kadın oranı %72 ve kadının şiddet görmesi veya öldürülmesi de büyük oranda bu grupta olmaktadır.
Saydığımız nedenlerden ekonomik ve kadının eğitim yetersizliği gibi nedenler dışındakilerin temelinde, din konusunda bilgi eksikliğinin ve özellikle de Kur'an temelli yanlış bilgilerle kadın ve erkeklerimizin, 1400 yıldır kadınlara yönelik olumsuz ön yargılara sokulmuş olması yatmaktadır. Toplumumuz insanları temelde dindardır ve inançlıdır. Fakat bu güne kadar Kur'an'ın tercüme ve yorumları sadece erkekler tarafından ve ya kadınlara yönelik gerçekler yanlış tercüme edilmiş veya yanlı anlamlar verilmiş veya gizlenmiştir. İnsanlarımız, Kur'an'dandır diye kendilerine her söylenmiş olanı araştırmadan ve eleştirmeksizin mutlak doğru kabul etmiş ve araştırma gereği duymamıştır. Çoğu kişi de okuma zahmetinden kaçınmıştır.
Örneğin asırlardır "Adem'i yasaklanmış meyveyi yemesi için eşi Havva kandırmıştır, çünkü kadın şeytandır" denmiştir. Bu nedenle de kadının namaz kılarken önünden geçerek namazı bozanlar arasında sayılması gibi hor görülmesinin temelinde Kur'an'a ters olan gerçek bilgiye hiç uymayan bu yanlış tercüme ve yorum yatmaktadır. Yine kadını korumaya yönelik ve 1400 yıl öncesinin toplum yapısı gereği olmak üzere sadece ticari borçlanma şahitliğinde bir erkek yanında birden fazla kadının şahit yapılması tavsiyesi, yine asırlarca "İki kadın ancak bir erkek eder" şeklinde tekerleme halinde bütün insanlarımızın bilinç altlarına kazınmıştır. Bu ayetteki yapıcı mesaj ise hasır altı edilmiştir.
Nisa ve Hac surelerine olduğu gibi birçok ayete de "Ey insanlar!" şeklinde bir ifade ile başlanması görmezlikten gelinmiş ve "İnsan üst kimliği" şeklinde kadın ve erkeğin bir arada tutulmasına önem verilmemiştir.
Kur'an'da bulunan ve kadının aleyhinde istismar edilen önemli bir konu da "Kadının aybaşı" konusudur. Kur'an'da bir hastalanma hali diye söylenen bu durum, bazı Kur'an tercümelerinde maalesef "Pislik hali" şeklinde ifade edilmiştir. Böylesi bir ifadenin erkekler üzerinde nasıl olumsuz bir ön yargıya ve kadına yaklaşıma yol açacağı, tercüme eden erkeklerce her nedense akıl edilmemiş veya önemsenmemiştir.
Gelelim kadına şiddet konusunun bir numaralı olan ve Nisa-34 ncü ayette bulunan ifadeye. Bu ayette geçen "drubuhunne" kelimesi birden fazla anlamlı olduğu halde, erkek tercüman ve yorumcular tarafından sadece "dövün, vurun" anlamı ile ve kadını küçük düşürücü tek anlamı tercih edilmiştir. Bu kullanım ise, toplumsal kaos oluşturması ile Kur'an'a ters düşmüştür.
Yine Kur'an'da yaşam ve karar sorumluluğu yaşının ergenlik yaşı olduğu bildirilmiştir. Buna paralel, kızların evlenme yaşının da bu olduğu vurgulanmış olmaktadır. Çünkü evlenme kararında kadının kararının da gerektiğine değinilmiştir. Dolayısıyla Kur'an ile ÇOCUK GELİNLER kesinlikle yasaklanmış olmaktadır.
Son olarak Kur'an tek kadınla evlilik kuralını getirmiş ve çok eşli evlilik geleneğini yıkmış olduğu halde, sanki 2-4 kadınla evliliği öneriyormuş şeklinde insanlara anlatılmış ve asırlarca erkeklerin bu yanlışı istismar etmelerine yol açılmıştır.
Saydığım tüm bu konulara ve yaratılışta Allah'ın kadını ayrıcalıklı ve farklı yaratmış olduğuna, Kur'an aracılığı ile de kadının hem erkekle eşit tutulduğuna ve korumaya başlamakla tarihteki en büyük KADIN DEVRİMİni gerçekleştirmiş olduğuna, ayetler ışığında önümüzdeki hafta değineceğim. İnşallah.....
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi NÖVAK Vakfının "KUR'AN KADINI KORUYOR" kitabında bulabilirsiniz.
NOT-2: 1 Temmuz 2015 Çarşamba günü saat 17-30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde Halka açık "KUR'AN SOHBETLERİ"ne inşallah devam edeceğim.

Haberleri