Geçen haftanın köşe yazımdaki açıklamaları bu defa ayetlerle pekiştirmeye çalışacağım. Ancak ayetlere geçmeden önce Arapça'nın kullanılışına yönelik şu konunun bilinmesi şarttır; Örneğin bir ayette toplumsal bir kural bildirme varsa, böylesi bildirimlerin duyurusu yapılırken Arapça'da eril (müzekker) hitap kullanılır. Fakat duyuru insana yapılmış demektir.
Asırlardır "Adem'i yasaklanmış meyveyi yemesi için eşi Havva kandırmıştır, çünkü kadın şeytandır" denmiştir. Halbuki Bakara-37 ayette hatayı Adem'in yaptığı ve bunun için de tevbe edip Allah'tan af dilediği açıklanmıştır (Bakara-37. Bu hatası üzerine Âdem, Rabbinin kendisine öğrettiği keli¬melerle O'na yakardı ve tevbe edip onları af etmesini istedi. Allah da tevbesini kabul etti ve başka ceza vermedi. Çünkü Allah, tevbelere karşılık verendir ve sevgisi ile merhameti oldukça bol /Rahim olandır).
Nisa ve Hac surelerine olduğu gibi birçok ayete de "Ey insanlar!" şeklinde bir ifade ile başlanması görmezlikten gelinmiş ve "İnsan üst kimliği" şeklinde kadın ve erkeğin bir arada tutulmasına önem verilmemiştir (Nisa-1. Ey İnsanlar! Sizi tek bir nefsten yaratan, ondan da eşini var eden, ikisinden de pek çok erkek ve kadın üreten Rabbini¬ze karşı takva sahibi olun. Hac-1. Ey insanlar! Rabbinize karşı takva sahibi kişiler olun. Çün¬kü kıyamet gününde oluşacak sarsıntı /değişim /her şeyin altüst oluşu muazzam bir şeydir).
Kur'an'da bulunan ve kadının aleyhinde istismar edilen önemli bir konu da "Kadının aybaşı" konusudur. Kur'an'da bir hastalanma hali diye söylenen bu durum, bazı Kur'an tercümelerinde maalesef "Pislik hali" şeklinde ifade edilmiştir. Böylesi bir ifadenin erkekler üzerinde nasıl olumsuz bir ön yargıya ve kadına yaklaşıma yol açacağı, tercüme eden erkeklerce her nedense akıl edilmemiş veya önemsenmemiştir (Bakara-222. Ey Peygamber! Sana kadınların aybaşı halini soruyorlar. De ki: "O, kadınlara özgü ve onlara eziyet verici bir hastalık halidir. Aybaşı halinde iken onlarla cinsel ilişkiye girmeyin ve kurtuldukları zaman, Allah'ın size uygun olarak yaratmış olduğu üzere onlarla ilişkide bulunun. Allah tevbe edenleri ve temiz kalpli, ahlâklı olanları sever"). Görüldüğü gibi bu ayette hastalık halinde sadece cinsi münasebet sakıncalı bulunmuştur. Ancak Bakara-185 nci ayette hastalık hali ayrıca Oruç tutmak için de bir engel olarak belirtilmiş, fakat Namaz veya Kur'an okuma gibi başka herhangi bir ibadet şekli yasaklanmamıştır. Dolayısıyla kadınlara yönelik böylesi ek haramlaştırmalar yapmak, Kur'an'da olmayan bir şey eklemek demektir. Hz. Muhammed bu konuyu şu söylemi ile pekiştirmiştir (Bir gün Peygamber bir grup Hıristiyan ve Yahudi'ye rastlamış ve her ikisine de "Siz din adamlarınızı Allah'a şirk koşuyor ve hata yapıyorsunuz" deyince "Nasıl yani, ne yapıyormuşuz ki?" diyerek karşı çıkınca Hz. Muhammed "Siz kitaplarınızda olmadığı halde onların her haramlaştırdıklarını kabul edip, kitaplarınızın süzgecinden geçirmemekle onları Allah yerine koyuyor ve böylece şirk koşmuş oluyorsunuz" demiş ve hatalarını açıklamıştır.
Gelelim kadına şiddet konusunun bir numaralı olan ve Nisa-34 ncü ayette bulunan ifadeye (Nisa-34.....Bu sorumluluklarına dikkat etmediğinden kuşkulandığınız ve huzursuzluk, geçimsizlik yaratan kadınlarınıza, düzelmeleri için önce nasihat edin ve konuşun. Sonuç alamazsanız yataklarınızı ayırın, yine olmazsa bir süre birbirinizden ayrılığı deneyin, sonra yine de olmazsa evliliğinizi bitirin /son darbeyi vurun (drubuhunne). Bu arada eşlerinizin düzeleceklerine ikna olursanız ve bu konuda söz alırsanız artık onları üzmeye bahane aramayın. Çünkü gerçek üstün ve büyük olan Allah'tır). Bu ayette geçen "drubuhunne" kelimesi birden fazla anlamlı olduğu halde (Örtün, kapatın, sonlandırın, bitirin, vurun, dövün, örnek verin, sefer için dışarı çıkın, uzak tutun, ayırın gibi), erkek tercüman ve yorumcular tarafından sadece "dövün, vurun" anlamı ile ve kadını küçük düşürücü tek anlamı tercih edilmiştir. Bu kullanım ise, toplumsal kaos oluşturması ile Kur'an'a ters düşmüştür. Hâlbuki ayetteki drubuhunne kelimesi "ayrılın, boşanın, evliliği bitirin" anlamında kullanılmıştır. Ki bu kullanım Kur'an'ın kadına değer verme yaklaşımına uygun olandır.
Yine Kur'an'da yaşam ve karar sorumluluğu yaşının ergenlik yaşı olduğu bildirilmiştir (İsra-34, En'am-152 ve Nisa-6. Yetimler /kimsesizler, nikâhlanacak buluğ çağlarına gelinceye kadar onları koruyup kollayın ve kendi kendilerini idare edebilecek bir bilinçliliğe eriştikleri kanaatine varırsanız, kendilerine mallarını tam olarak geri verin. Sakın onlar büyüyünce mallarını geri alacaklar diye, savurganlık yapıp mallarını tüketmeyin). Buna paralel, kızların evlenme yaşının da ancak ergenlik yaşı olduğu vurgulanmış olmaktadır. Çünkü evlenme kararında kadının kararının da gerektiğine değinilmiştir. Dolayısıyla Kur'an ile ÇOCUK GELİNLER kesinlikle yasaklanmış olmaktadır.
Yine Kur'an, tek kadınla evlilik kuralını getirmiştir (Nisa-2-3. 2. Yetimlere mallarını tam verin. Kendi habis /kötü-pis /haksız elde etmiş olduğunuz mallarınızı onların te¬miz olanlarıyla değiştirmek ve mallarına el koyup, kendi malınızmış gibi yemek üzere sahiplenip evlenmeyin. Böyle yapmak, gerçekten büyük bir hak yeme suçudur. 3. Eğer böyle bir hak yeme durumu olacağından endişe eder ve adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, onlarla sakın evlenmeyin. Böylesine hak yeme amaçlı bir hata yapmaktansa, maddi gücünüze göre iki, üç, dördü gibi ne kadarına gücünüz yetiyorsa onların evlenmelerini sağlayın ve evlendirin. Çünkü nikâhlı bir eşiniz varken, onlardan siz alırsanız, adaletli davranamama korkusu yaşarsınız. Bu nedenle, korumanıza alma ile ilgili olmasına rağmen, bu tek bir kadınla evlenmeyi tercih etmenize yönelik önerimiz, haksızlığa ve adaletsizliğe sapmamanız için en uygunudur. Nisa-129. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, daha önce korumanız altına almış ve geçimini üstlenmiş olduğunuz kadınlar arasında adaleti tam sağlayamazsınız.). Fakat çok eşli evlilik geleneğini yıkmış olduğu halde, sanki 2-4 kadınla evliliği öneriyormuş şeklinde insanlara anlatılmış ve asırlarca erkeklerin bu yanlışı istismar etmelerine yol açılmıştır.
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi NÖVAK Vakfının "KUR'AN KADINI KORUYOR" kitabında bulabilirsiniz.
NOT-2: 15 Temmuz 2015 Çarşamba günü saat 17-30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde Halka açık "KUR'AN SOHBETLERİ"ne inşallah devam edeceğim.
KADINA ŞİDDET HAKKINDA - 2
Geçen haftanın köşe yazımdaki açıklamaları bu defa ayetlerle pekiştirmeye çalışacağım. Ancak ayetlere geçmeden önce Arapça’nın kullanılışına yönelik şu konunun bilinmesi şarttır; Örneğin bir ayette toplumsal bir...