Tepebaşı Belediyesi Sağlıklı Kentler Projesi kapsamında, kent açısından yaralı araştırmalar yapıyor ve sonuçlarını da kamuoyu oyu ile paylaşıyor. Nitekim Tepebaşı Belediyesi Sağlıklı Kent Konseyi " Eskişehir' de yaşanan, aile içi şiddet ve kadın cinayetleri vakları ile ilgili olarak ilginç olduğu kadar dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Eskişehir'de, Nisan 2008- Haziran 2010 tarihleri arasında, kadına karşı işlenen cinayet, tecavüz, yaralama, cinsel taciz, cinsel saldırı, alıkoyma, seks işçiliğine zorlama başlıkları altında, ulusal basına, 20'den fazla vakayla yansıdığı belirtildi.
Türkiye genelinde ise tablo tam bir felakettir. Nitekim Adalet Bakanlığı'nın 2009 yılında yaptığı açılmaya göre, Türkiye'de töre ve namus bahaneleriyle işlenen cinayetler dâhil olmak üzere, 2002 yılında 66 kadın katledilirken, bu sayı 2009 yılının ilk 7 ayında %1400 artarak 953'e yükselmiştir.
Türkiye' de, kentlerde, evli kadınların % 18'i, köylerde de % 76'sı, eşleri tarafından dövülüyor. Kadınların % 57,7'si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor. Aile içi suçların % 90'ını, kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.
Dünyadaki tablo da Türkiye' den farklı değildir. BM üyesi 192 üye ülkenin yarısından fazlasında, kadınları hedef alan ev içi şiddete karşı yasal düzenlemenin olmadığı saptandı. Ev içi şiddet, zengin ülkelerde de her 3 kadından birini mağdur ediyor.
Birleşmiş Milletler' in, 139 sayfalık raporda, sadece 89 üye ülkede ev içi şiddeti önlemeye yönelik yasal düzenleme bulunduğu, ancak, birçok durumda yasaların uygulanmasının yetersiz kaldığı ifade ediliyor. Kadınların, özellikle dini ve kültürel gerekçelerle baskı altında tutulduğu, küçük yaşta evliliklerin, kadın sünnetinin ve namus cinayetlerinin yaygın olduğu vurgulanıyor.
Elbette Eskişehir' de, arzu edilmeyen bu tablonun, sebepleri vardır. Bunlar araştırıldı mı bilinmez ama nedenlerinin, Türkiye genelinde farklı olmadığı da bir gerçektir. Ancak kentin konumu, demografik yapısı, kültür seviyesi, eğitim sağlık ve ekonomik tablosu değerlendirildiğinde, ülke genelinden daha az vaka olması gerekirdi.
Kentte tespit edilen kadına yönelik cinayet, tecavüz, yaralama, cinsel taciz, cinsel saldırı, alıkoyma, seks işçiliğine zorlama, gibi vakların çok yönlü sebeplerinin araştırılması gerekir. Çünkü her vakanın, birden çok sebepleri vardır. Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Araştırma Komisyonu bünyesinde kurulan, 'Kadına Yönelik Şiddet alt Komisyonu' Üyelerinin hazırladığı raporda, kadına yönelik şiddet, daha çok akşamları ve hafta sonları yaşanıyor.
Şu bir gerçek ki ülkemizde kimi töre adı altında örf, adet, gelenek, inanç adı altında, kadınlara insanlık dışı muameleyi reva görüyor. Oysa tarihte, Türkler' de kadın, erkek konumu eşitti. Nitekim geçmişte, Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un, ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca, "Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak, o emre boyun eğmemek için geçerli bir nedendi. "Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan, tek başına bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı. Bugün Türk kadının, her alanda, tarihteki konumdan çok uzaktır.
Aslında dünya, kadınlar için hiçte tozpembe değil. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre; Dünyadaki işlerin, %66'sı kadınlar tarafından görülüyor. Buna karşın kadınlar, dünyadaki toplam gelirin ancak %10'una sahipler. Dünya'daki mal varlığının ise % 1'ine sahipler. Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34'ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin, % 90'ına ve toplam mal varlığının % 99'una sahipler. Tablo bu olunca da elbette kadınlar her türlü sorunla karşı karşıya kalacaktır. Çünkü ekonomik özgürlüğü olmaya kadın, sorunlarını çözemez.
Kadına yönelik şiddetin, en önemli nedeni ekonomiktir. İşsizliğin ve yoksulluğun giderek tırmandığı son dönemde, kadın cinayetlerinin de arttığını görülüyor. Ayrıca kadına yönelik şiddetin, bir eğitim aracı olarak kullanımı ise tam bir felakettir. Ayrıca kadına şiddet kullanan kişi/kişiler de acz içindedir.
Türkiye' de, kadına karşı şiddeti önlemek için, kadınların, bir İŞİ, KARİYERİ VE GÜVENCESİ, olmalı, hayatını kendi kazanmalı, kendi başının çaresine bakmalıdır. Her türlü olumsuzluğa rağmen, çağımızda kadınlar geliyor! Hem de oldukça donanımlı, hazırlıklı, bilinçli ve kadın olarak geliyor. Yaşadıklarını ve yaşananları sorgulayarak, bunlardan ders çıkartarak, çocuklarını da bu bilinçle yetiştirerek, toplumsa kuralları bilgiyle yıkarak geliyor. Kendi geleceklerini yaratmak için de altyapılarını oluşturuyorlar. Ve her şeyden önce de başaracaklarına inanıyorlar...
KADININ İŞİ VE KARİYERİ OLMALI
Tepebaşı Belediyesi Sağlıklı Kentler Projesi kapsamında, kent açısından yaralı araştırmalar yapıyor ve sonuçlarını da kamuoyu oyu ile paylaşıyor. Nitekim Tepebaşı Belediyesi Sağlıklı Kent Konseyi " Eskişehir de yaşanan,...