Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2 günlük Eskişehir ziyaretinde, Mihalgazi ilçesinde, 2011 seçimlerinde, Eskişehir'de, yapılan mitingde, Mihalgazili çiftçi kadınlara, verdiği ziyaret sözünü yerine getirdi.
Başbakan, Mihalgazi'nin, Osmanlı'nın kuruluşuna şahitlik eden, bir ilçe olduğunu ve ilçedeki kadın çiftçilerin, toprağı tırnaklarıyla eşeleyerek toprağı bereketlendirdiğini vurgulayarak, Mihalgazili kadınlardan da övgü ile bahsetti.
Mihalgazili kadınlar, Tarım işlerini severek yapıyorlar. Bilinçli tarım yapmak için, her türlü imkândan faydalanıyorlar. Ev işlerinin yanı sıra, tarlayı ekme, biçme, gübreleme ve ilaçlama gibi işleri titizlikle yürütüyor. Kadın çiftçilerin, erkeklere göre işini, daha çok sahiplendiği, hatta haklarını aramada, erkeklerden önde olduğu da bir gerçektir.
Türk kadını, tıpkı Mihalgazili kadınlar gibi, Anadolu'nun her yerinde, erken saatlerde tehlikeli olmasına rağmen, kamyon ve traktör kasalarında, tarlalara taşınan kadınlar, akşamları da yorgun argın geldikleri evlerinde, ev işleri ile uğraşıyor. Tarlalarda, ortak emek harcayan kadınların, aralarında oluşan sevgi bağları ise görülmeye değer.
Mihalgazi'de, Başbakan Sayın ERDOĞAN, çözüm sürecini engellemeye gayret edenler olduğunu belirttikten sonra " Siyasette, medyada, içerde ve dışarıda önüne dikilenler var. Sermaye çevrelerinde de dikilenler var. "dedi ama Türk kadınının, böyle bir sorunu yoktu. Nitekim Bismil'de yaşayan Türkmen ve Kürt kadınları, pamuk tarlasında birlikte çalışıyor. Tarlalarda çalışan, Türkmen kadınlar, kendilerine has yöresel şarkıları seslendirirken, Kürt kadınları ise Kürtçe ezgileri seslendiriyor.
Tarım işçiliği, çok zordur. Kadınlar, tarım işçiliğinde, her türlü sözlü hakaretlere, maruz kaldıkları gibi, emeklerinin karşılığını alamıyorlar. Hiçbir sosyal güvenceleri de yoktur. Nasırlı elleri, bunun net ispatıdır. Eldiven kullandıkları halde, elleri hep parçalanıyor. Tozlardan dolayı, yüzümüzü tülbentle kapatıyor. Buna rağmen, yüzleri, kömür gibi oluyor.
Oysa Türk kadının, ne batılı, ne de doğulu hemcinslerinde farkı yoktur. Kadınlar, iş yaşamının, her kademesinde aktif olarak çalışıyorlar. Kadınlar başarılı olmak için, erkeklerin kurallarına göre oynamak veya 'erkek gibi kadın' olmak gerekmediğini de çok iyi biliyorlar. Bugünün başarılı kadınları, kendisi gibi olmaya karar veriyor. Başkalarının kuralları ile değil, kendi kuralları ile de sahneye çıkıyorlar.
Türk kadını yalnız tarlada değil, her alanda olduğu gibi Kurtuluş savaşında da önemli görevler üstlendi. Nitekim İzmir'in işgalinin ardından İstanbul'da düzenlenen mitinglerde konuşma yapanlar arasında bulunan, Halide Edip, Nakiye Elgün, Müfide Ferit Tek ve onları destekleyen binlerce Türk kadını, Kurtuluş savaşında, erkeklerin yanında mücadeleye hazır olduğunu, tüm dünyaya duyurmuştu.
İstanbul'da, 19 Mayıs günü düzenlenen mitingde bir konuşma yapan Halide Edip, "Hanımlar! Bugün elimizde top, tüfek denilen alet yok; fakat ondan büyük, ondan kuvvetli bir silahımız var. Hak ve Allah, tüfek ve top düşer, Hak ve Allah bakidir. Evlatlar, analar, kalbimizde, aşk ve iman ve milliyet duygusu var. Biz dünyada, millet sınıfına lâyık bir millet olduğumuzu, erkek, kadın, hatta çocuklarımıza kadar ispat ettik" sözleriyle; Kurtuluş savaşının, milletin her ferdinin, savaşı olduğunu belirtmiştir.
Nitekim Büyük önder ATATÜRK, 'Dünyada hiç bir milletin kadını, ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez' demiştir
Aslında geçmiş yıllarda, Türklerde, toplum içinde, kadınla erkeğin konumu eşitti. Devlet yönetiminde, Hakan ile Hatun'un ortak karar verdikleri biliniyor. Bir yazılı emre yalnızca,"Hakan emrediyor ki" sözleriyle başlamak, o emre boyun eğmemek için geçerli bir neden. "Hakan ve Hatun emrediyor ki" ifadesi, buyruğun geçerli olduğunu gösteriyordu. Hakan tek başına, bir elçiyi kabul etmiyordu. Şölenlerde, kurultaylarda, ibadetlerde, ayinlerde savaş ve barış meclislerinde, Hakan ve Hatun birlikte yer alıyorlardı.
Kadınlarımız, tüm meslek kollarında, toplumun her alanında, ailelerinin, geçim mücadelesine, destek vermek amacıyla çalışıyorlar. Ancak dünya' da ve ülkemizde, kadınların iş dünyasında, yeteri kadar yer aldığını söylemek zordur. OECD'nin, istihdam raporu verilerine göre, Türkiye, kadın işsizliğinin, en yüksek olduğu ülkeler arasında.
Ülkemiz, 28 OECD ülkesi içinde, kadın işsizliği oranının en hızlı yükseldiği 2. ülke durumunadır. İşsizlik, ülkemizde 3 puan artarken, OECD'de 1.9 puan, AB'de 3.9 puan azaldı. Ülkemizde, bu olumsuz eğilimin, tersine çevrilmesi şarttır. O nedenle de kadınlar, kendi güçleri, kişilikleri ve başarılarıyla, var olacaklarının, bilincinde olmalı, Mihalgazili kadınlar gibi, ayakları üzerinde durmalı ve kendi göbeklerini de kendileri kesmelidir.
KADINLAR ÖVGÜYE LAYIK
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2 günlük Eskişehir ziyaretinde, Mihalgazi ilçesinde, 2011 seçimlerinde, Eskişehir’de, yapılan mitingde, Mihalgazili çiftçi kadınlara, verdiği ziyaret sözünü yerine getirdi. Başbakan,...