Türkiye, çok partili dönemde yer alan siyasi partiler, çıkarları için pek çok maddi ve manevi değeri erozyona uğrattı. Ülkede, kutulaşma ve zıtlaşmanın da sebebi oldular. Halk arasına nifak tohumları ektiler. Dini ve etnik yapıları körüklediler. Sonuçta da bugünkü tabloyu yarattılar.
Bugün, Türklük" kavramı, yok edilmek isteniyor. Bazı siyasiler, "Türkiyeli" diyorlar, ülkenin eyaletlere dönüşmesi gerektiğinden ve 39 etnik dilden söz ediliyor, iktidarın, bu tavrından cesaret eden PKK ve yandaşları da Güneydoğu'ya, özerklik, sonra federasyon, sonunda, Türkiye'den kopmak istiyorlar.
Oysa Türk Devleti ve Türk Milletinin varlığı, bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğüne karşı her türlü güç, Türk milleti ve devleti için tehdittir. Türkiye'de bir tek Türk Milleti vardır. Bu devletin vatandaşı olan herkes de Türk'tür. Nitekim Anayasamızın 66. Maddesinde, " Türk Devletine, vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." Hükmü yer almıştır. Çünkü KAN VE IRK MİLLİYETÇİLİK DEĞİLDİR.
Elbette bugün "Türk Milliyetçiliği" ile ilgili sebep/sebepler varsa mutlaka nedenleri vardır. Maalesef Türk milletinin fertleri olarak, "Atatürkçülüğü" ve "Atatürk Milliyetçiliğini" dolayısıyla da "Türk Milliyetçiliğini", ne anladık, ne de anlatabildik. Üstelik siyasi çıkar için, etnik milliyetçiliği, körükledik veya teşvik ettik.
Oysa Atatürk milliyetçiliği, ayrımcı ve ırkçı bir kavram değil, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, Türk halkının, kökeni ne olursa olsun, devlet yönetiminde tartışmasız eşitliği, içtenlikli birliği ve birlikte yaşama istencini içeren çağdaş bir olgudur. Türk devletinin vatandaşları arasında etnik, ya da diğer herhangi bir nedenle siyasal veya hukuksal ayrım söz konusu değildir...
Nitekim Büyük Önder Atatürk, " Bugünkü Türk Milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş, vatandaşlarımız ve milletdaşlarımız vardır.fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış tevsinler (adlandırmalar) birkaç düşman aleti, mürteci beyinsizden maada hiçbir millet ferdi üzerinde teellümden (Kaderleme, esefleme) başka bir tesir hasıl etmemiştir.Çünkü bu millet efradı da umum, Türk Camiası gibi aynı müşterek maziye, ahlaka, hukuka sahip bulunuyor" demiştir.
Türk Milliyetçiliği, Sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır. Kan değil, ruh ve eşit değerler arar. Eşitlik prensibine dayanır. Türk Milliyetçiliği, ırkçılık, mukaddesatçılık, ümmetçilik şovenizim ve totaliter milliyetçilik gibi akımlara karşıdır. Bu unsurları içeren veya hedefleyen milliyetçilik, antidemokratiktir.
Hal böyle iken, siyasi çıkar için, bilerek veya bilmeyerek siyasetçiler etnik milliyetçiliği körüklediler. Nitekim Recep Tayyip Erdoğan, " Kürt sorunu vardır. Kürt sorunu benim de sorunum ", Karayalçın' ın, " Kürt sorununun Anayasa'ya yurttaşlık haklarına dayalı olarak çözmek istiyoruz" ve "Kürt realitesi vardır" diyen Süleyman Demirel'in de katkıları da büyüktür. " Avrupa'nın yolu Diyarbakır'dan geçer" cümlesini kullanan, Mesut Yılmaz, Teröristi düz ovaya indirerek siyaset yaptırmak isteyen Ağar, PKK'nın silah bırakmasını alkışlayan, ANAP Lideri Mumcu, bu sözleri, PKK ve yandaşlarına cesaret verdi. Bir bakıma da olayların, bu boyutlara taşınmasına da neden oldular.
Türkiye, etnik milliyetçiliğin bedelini çok ağır ödedi. Terörden Türkiye'nin hesaplanabilir kaybı, asgari 300 milyar dolardır. Hesaplanamayanlarla rakam 1 trilyon doları bulduğu söyleniyor. GAP projesinin, toplam maliyeti 32 milyar dolar. Türkiye bu terör belasıyla karşı karşıya olmasaydı, Türkiye 10 tane GAP projesini şimdiye kadar çoktan bitirmiş olurdu. 4 milyon insan iş bulabilirdi.
Öte yandan Türk Milleti, etnik kökene bakmadan, 86 yıldır, bu topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil tarih, gelenek ve görenekleri olan insanlarla birlikte yaşamıştır. Bugün, birlikteliği sürekli kılmak için de özcü yaklaşım ve inşaacı yaklaşım şarttır. Ülkemizde yaşayan azınlık konumundaki toplulukların veya diğer etnik grupların, etnik milliyetçilik, ya da ayni anlama gelen, etnik ırkçılık yaptıkları hem sosyoloji kanunlarına, hem de eşyanın doğasına aykırıdır. Etnik azınlıkların veya etnik grupların talepleri sadece, temel haklar bağlamında, egemen ulusla eşit olma isteğinden ibarettir. Üstelik azınlıklar Lozan Anlaşması ile bellidir. Bunların dışındaki etnik gruplar, Türk Milletinin asli unsurudur.
Türk halkı, artık gerçekleri görmelidir. Türkiye' de etnik milletçilik, emperyalist ülkelerin atalarından kendilerine miras kalan, "Böl Parçala Yönet ve Sömür" felsefesine, hizmetten başka bir şey olmayıp, Kürtlere ve Türklere de ihanettir.
KAN VE IRK MİLLİYETÇİLİK DEĞİLDİR
Türkiye, çok partili dönemde yer alan siyasi partiler, çıkarları için pek çok maddi ve manevi değeri erozyona uğrattı. Ülkede, kutulaşma ve zıtlaşmanın da sebebi oldular. Halk arasına nifak tohumları ektiler. Dini ve etnik...