Kazım Kurt CHP'lilere iftar yemeği vermiş "Partimde niye siyaset yapamayayım ki?" demiş.

Cumhuriyet Halk Partisi'nde yeni bir süreç başlıyor.
Kongreler süreci, önümüzdeki ay başlayacak delege seçimleriyle start alacak.
İşte bu sürecin öncesinde Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım kurt önceki gün CHP nin önemli isimlerine ESKİ tesislerinde bir iftar yemeği vermiş.
Yaklaşık 20-25 CHP'li katılmış bu iftar yemeğine.
Konu ister istemez CHP'ye ve başlayacak olan kongreler sürecine gelivermiş.
Kazım Kurt, olası bir erken seçim ya da 2019 seçimleri göz önüne alındığında, kongreler sürecinin büyük önem arz ettiğini söylemiş önce.
Ardından da...
Mevcut il yönetiminin seçim sürecinde çok da büyük bir performans sergilemediğini, birlikte karar alınması halinde daha etkin yönetimlerin oluşturulabileceğini ifade etmiş.
Yemeğe katılanlar arasında yer alan bazı isimlerin, "Sen artık Belediye Başkanısın. Parti işlerine çok da müdahaleci olman hoş karşılanmayabilir" şeklindeki temennilerine de karşı çıkmış Kazım Kurt.
-"Önümüzdeki süreçte seçilecek olan partinin Odunpazarı ilçe başkanı, aynı zamanda benim meclisimin grup başkanı olacak. Dolayısıyla, seçilecek Odunpazarı ilçe başkanı ile uyum içinde olmam, anlaşmam ve birlikte çalışabilmem gerekir. Bu yüzden benim süreç dışında kalmamı kimse beklemesin" demiş.
Devamında da...
-"Tamam ben Belediye Başkanıyım ama, aynı zamanda partiliyim. Yıllardır parti içinde mücadele veren biriyim. Belediye hizmetleri söz konusu olduğunda her partili düşünceye karşı tarafsız olurum ama, benden, kendi partim içinde tarafsız olup, bir kenarda olmamı kimse talep etmemeli. Herkesin siyaset yapma hakkı var da, bu partinin Belediye Başkanı olarak benim siyaset yapma hakkım yok mu?" diyerek tamamlamış sözlerini.
Yapılan iftar yemeği ve yemekte konuşulan konulara bakıldığında, CHP nin önümüzdeki günlerde başlayacak olan kongreler sürecinin büyük bir yarışa sahne olacağı görülüyor.
Öte yandan...
Yine görünen o ki:
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un da, CHP'deki kongreler sürecine tam anlamıyla müdahil olacağı şimdiden ortada...
.....

Utku Çakırözer'in sözleri hatırlattı...

Bu gün için parası en çok, sorunu en az kent şüphesiz Kayseri'dir.
Her ne kadar sosyal yaşam konusunda bir sıkıntı söz konusu olsa da, altyapı, eğitim ve ticaret gibi konularda öne çıkan bir şehirdir Kayseri.
Bu özelliklerin kazanılmasında kuşkusuz, kentte yaşayanların şehir menfaatlerini ortak payda kabul etmelerinin büyük payı vardır.
İşte bu yüzden, Kayseri'de bulunan her zengin, yaşadığı ve para kazandığı şehrine tereddüt etmeden bağışta bulunur.
İşte bu yüzden, Kayseri hemen her dönem Bakan, başbakan, hatta Cumhurbaşkanı çıkartır.
Ve işte bu yüzden...
Kayseri devletten alacağının fazlasını her dönem almayı bilir.
Bir zamanlar bir televizyon röportajında izlemiştik.
Kayseri Milletvekilleri ile röportaj yapıyordu muhabir kız.
"Mecliste nasıl oy kullanıyorsunuz?" diye AK Partili bir milletvekiline sormuştu soruyu...
AK partili milletvekili "Bizim abi dediğimiz bir vekilimiz var. Oylama sırasında ona bakarız. Eğer o elini kaldırdıysa, biz de kaldırırız. Kaldırmıyorsa, biz de kaldırmayız"
Aynı soruyu CHP milletvekiline sorduğunda ise "Biz de AK partinin Abi dediği isme bakarız. O elini kaldırdıysa, biz indirir, o indirdiyse biz kaldırırız. Yani tam tersini yaparız" diye yanıtlamıştı soruyu.
Muhabirin "Birlikte el kaldırdığınız hiç mi olmuyor?" sorusuna ise hem AK partili hem de CHP Milletvekili aynı cevabı vermiş e "Eğer mevzu Kayseri ise, mecliste hepimizin elleri kalkar. Bunun dışında hiçbir zaman aynı oy kullanmayız" demişlerdi.
Eskişehir'in yeni milletvekili Utku Çakırözer'in önceki gün Gazeteciler Cemiyetinde "şehrin sorunlarını Eskişehir'in milletvekilleriyle birlikte hareket ederek çözeceğiz" söylemi bize ister istemez Kayseri'yi hatırlattı.
Bu söylem bize aynı zamanda, Eskişehir'in bu güne kadar bir türlü gideremediği o büyük eksikliği de hatırlatmış oldu.
Umarız, Eskişehir'den seçilen diğer 5 milletvekili de aynı konuda Utku Çakırözer gibi düşünüyordur.
Umarız, bu dönem, Eskişehir'in ortak payda olarak kabul gördüğü, şehir menfaatinin, fikir ve düşünce ayrılığının önüne geçtiği bir dönemin miladı olur...
......


Oradan bakınca!

Yoğun iş temposunun arasında nasıl olduysa bir 5-6 günlük fırsat yaratıp, oğlanın yanına, Polonya'nın Varşova kentinde aldık soluğu.
Önceki gün otel'den dışarıya adım attığımızda bir gariplik olduğunu, normal bir gün olmadığını hemen fark ettik.
Zira...
İnsanlar arasında, yüzlerini ve vücutlarını rengarenk boyayan, makyaj malzemeleri ile yüzlerini ve vücutlarını yaralıymış süsü verenler doluydu.
Sonradan anladık ki, LGBTİ günü kutlanıyormuş.
Bir kortej oluşturulmuş.
Yaşam ve cinsel tercihi farklı olanlar, kendilerine destek olanlarla birlikte bir araya gelmiş.
Devletin ve şehrin bazı yöneticileri de katılmış bu korteje.
Kenardan izledik büyük bir dikkatle.
Toplumun (kesinlikle onaylamayanlar dahil) herhangi bir tepkisi yoktu.
Yürüyüşe katılanların tavır ve kıyafetlerinde "sapıklık" olarak nitelendirebileceğimiz bir durum da yoktu.
Dahası...
Yürüyenlerin ellerinde "Tercihimi özgürce yaşamak istiyorum" yazan pankartın dışında başka bir pankart da yoktu.
Hatta...
Toplumun tepki gösterebileceği farklılıklarını, onların gözüne sokmaya çalışanlar da yoktu aralarında.
Yürüdüler ve dağıldılar.
Normal hayatları neyse, onu yaşamaya devam ettiler.
Geldik Türkiye'ye, aynı mevzu her konuda olduğu gibi toplumu neredeyse ikiye ayırmış.
Destekleyenlerle, karşı çıkanlar neredeyse boğaz boğaza girmiş.
Aslında oradan bakınca, burayı daha iyi tahlil etme imkanı oluyor.
Bu insanlar elbette istedikleri gibi yaşamalı.
Elbette tercihlerinde özgür olabilmeli.
Ancak...
Bu farklılıklarını da başkalarının gözüne sokma adına toplumla güç gösterisine girmemeli.
Dahası...
Toplumun manevi ve diğer hassasiyetleri, istenilen özgürlüğün mezesi olmamalı.
Kısacası...
Ortada, farklı yaşam tercihi şemsiyesi altında, hiçbir müdahale olmaksızın, özgürce bir hayat talep edenlerin de, uyması ve dikkat etmesi gereken kuralları ve hassasiyetleri olmalı...

......