Kazım Kurt "Her CHP'linin aklını başına alması lazım..."

ES TV'de Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'a birbiri ardına soruyoruz?
-Parti'deki sıkıntı ne boyutta?
-Büyükerşen yeniden aday olacak mı?
-İleriye dönük sizin hedefiniz ne?
-Büyükerşen ile Ahmet Ataç arasında yaşanan ve her iki tarafın da dahil olduğu sıkıntı bir şekilde aşılabilecek mi?
-İl Başkanının çıkışları, parti içinde kamuoyuna yansıyan bölünme, kimin aday olacağına dair süre gelen psikolojik savaş hangi boyutta?
-CHP'li Milletvekillerinin kendi aralarında yaşadığı problemler nasıl aşılacak?
-CHP'li Belediye Başkanlarının aralarında bugüne kadar karşılıklı yaşananlar tatlıya bağlanabilecek mi?
-Milletvekillerinin Belediye Başkanları ile kamuoyuna yansıyan olumsuz münasebetleri nasıl düzelecek?
-İl başkanı ve yönetiminin hem bazı Milletvekilleri hem de bazı Belediye Başkanları ile karşılıklı olumsuz yaklaşımları düzelebilecek mi?
-Yönetimler arasındaki uyumsuzluklar giderilebilecek mi?
Kazım Kurt önce "Bir şeyi herkes gözden kaçırıyor" diye başlıyor konuşmaya.
Devamla...
CHP'nin, bugün ülkenin yaşadığı her türlü olumsuzluğu zamanında söyleyip, uyarısını yaptığını ve "Bu uyarılara kulak verilmezse ülke duvara toslayacak" dediğini hatırlatıyor.
Ardından da...
CHP'nin yaptığı tüm tahlillerde haklı çıktığını belirtip "Bakın bugün için ülke duvara toslama aşamasına geldi. Biz bu haklı çıkmanın gururunu yaşama yerine, parti içinde kavga ve münakaşa edip, başka şeyleri tartışıyoruz. Bundan vaz geçmemiz lazım" diyor.
Son söz olarak da şunları söylüyor Kazım Kurt:
-"Önümüzde bir anayasa değişikliği başkanlık sistemi meselesi var. Bu muhtemelen referanduma gidecek. Eğer referandumda "Evet" çıkarsa, ülke tek adam yönetimine bırakılacak ve Cumhuriyetin kazanımları dahil pek çok hak ve özgürlükler tehlikeye düşecek. O yüzden referandumda "Evet" çıkarsa, senin bu yukarıda sorduğun tüm soruların da bu sorulara verilen cevapların da hiçbir anlamı kalmayacak. O yüzden CHP'de bulunan ve CHP'li olduğunu söyleyen herkes aklını başına almalı"

......

Dönüşüm projeleri
ile ilgili reçete...
Fesih Bingöl, siyasetçiliğinin yanı sıra, Kentsel dönüşüm konusunda deneyimli ve donanımlı bir teknik adam.
Kensel dönüşüm projelerinin başarıyla uygulanabilmesi için oldukça anlaşılır bir reçete veriyor.
Diyor ki:
1-Kentsel dönüşüm kesinlikle ada bazında yapılması gerekiyor.
2-Emsal ve kat artışının bire bir yapılması lazım...
Yani...
Devasa alanları kapsayan kentsel dönüşüm projelerinde gerçekleştirilecek uygulama ada bazında yapılmazsa çuvallanır diyor.
Bir de...
Yaptığınız projede, emsal ve kat artırımı marifetiyle mevcut yapı sayısını karşılayacak yapı yer almaz ise yine çuvallanır diyor.
Sonuç olarak bu reçeteye kulak vermek gerekiyor galiba...
Tabi Afet riskli alanların dönüşmesi ve kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirilmek isteniyorsa...
......
"Mesleki ve teknik oda'lar bu eleştirileri hak etmiyor"
Afet riskli alanlar ve kentsel dönüşüm projeleri konusunda kafalar karışık.
Projeler kâğıt üzerinde yapılıyor ama gerek mülk sahipleri gerekse halkın büyük bir bölümü hala, yapılmak istenilen projelerden tutun da bu projelerin nasıl ve hangi yöntemlerle gerçekleşeceği konusunda yeterli bilgiye sahip değil.
Yaşanan karmaşa zaman zaman mesleki ve teknik odaların eleştirilmesine de yol açıyor.
Oda ve mesleki kuruluşların kenti ilgilendiren söz konusu projelere uzak kaldığı ve ilgilenmediğinden tutun da, mülk sahipleri ve üyelerinin yanında olmadığına kadar, hatta kentin imarına kayıtsız kaldığına varan suçlamalarla karşı karşıyla kaldığı oluyor.
İşte bu tür suçlamalar karşısında İnşaat mühendisleri odası eski başkanı Fercan Yavuz'dan bir mail aldık.

Fercan Yavuz bundan dört yıl önce İMO, Mimarlar Odası Şehir Plancıları Odası,
Büyükşehir, Tepebaşı, Odunpazarı belediyeleri ile Çevre ve Şehircilik
Müdürlüğü yetkililerinden oluşan bir çalışma grubu kurulduğunu hatırlatıyor.
Söz konusu çalışma grubunun ayakları yere basan son derece titizlikle hazırlanmış bir bildirge oluşturduğunu söyleyen Yavuz "Bildirgenin hazırlanma aşaması oldukça uzunca bir süreci kapsadı. Sonuçta sekiz mahallenin planlarını hazırlayanlar, bu metinden teknik anlamda yararlandılar diye biliyorum. Plancılarla, plan yapımının birçok aşamasında diyalog halinde olduk. Ben Oda başkanlığından ayrıldıktan sonra dahi ilişkiler karşılıklı olarak devam etti.
Kırmızıçizgiler şunlardı benim için:
*Yerinde dönüşüm. Yani, kimse başka yere gönderilmeyecek...

* Yıkılan yapının alanı ve şerefiyesinde yeni yapı verilecek. Yani, bunu becermek çok güç olduğu için birebir olmasa da azami yaklaşıklık sağlanacaktı.

* Etaplar halinde inşaat yapılacaktı. Yani, bu işe sermaye aktaracaklar Porsuk kenarından başlayıp bölgeyi çekim merkezi haline getirmeli ki; normal vatandaşın cebinden para ya hiç çıkmasın ya da çok az harcasın dönüşüm için. Etaplar halinde olursa kentin firmaları ile bu iş  yapılabilir. Tamamını aynı anda yapacak Yüklenici yok bu şehirde. GYO için Birlikteliği de sağlayamadık. Onun için etaplama vazgeçilmezdi benim için.
*Katılımcılık İşin en önemli boyutu bu idi şimdilik sınıfta kaldık" diyor...
Bunun dışında, söz konusu hazırladıkları bildirgede başka hususların da yer aldığını sözlerine ekleyen Fercan Yavuz sonuç olarak da: "Hazırlamış olduğumuz bildirgede dikkat çektiğimiz hususların önemli bir kısmı yapılan dönüşüm projelerine yansıdı. Ancak tartışılıp düzeltilecek daha çok şey var" diyor.
Fercan Yavuz bunu söylerken, bir anlamda oda ve mesleki örgütlere zaman zaman yöneltilen suçlamaların doğru olmadığını ifade ediyor.
Oda'ların teknik anlamda yapmış olduğu uyarılar ve hazırladığı bildirge ve raporlar vasıtasıyla, hem şehre, hem mülk sahiplerine ve hem de bu şehirde yaşayanlara karşı sorumluluklarını yerine getirdiğini belirtip, bir anlamda "Biz bu eleştirileri hak etmiyoruz" diyor...