Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, çok yazılıp çiziliyor. Nedeni belli! CHP’liler de AK Partililer de “onun ne söylediğine bakarak” hizalanıyor. Siyaset yapıyor…
Konuşulması, yazılması sürekli gündemde olması bu nedenle!
Mutlaka kendisi de öyle düşünüyordur. Hatta daha ileri gidip, “Ah o polemik yapacak eski siyasetçiler nerede şimdi” diyordur…
Birkaç ay önce kendisiyle sohbet ederken şu soruyu sordum…
-Başkanım kitap okumaya zamanınız kalıyor mu?
-Zaman yaratıyorum, dedi. Ardından da son okuduğu kitabın ismini söyledi:
-Bir yolculuk!
İşçi Partisi lideri ve İngiliz eski başbakan Tony Blair'in anılarını yazdığı kitabın adı!
Tony Blair, 2 Mayıs 1997 tarihinde başbakanlık koltuğuna oturdu ve 27 Haziran 2007 yılında koltuğu bıraktı. Tam 10 yıl başbakanlık yaptı…
Başbakanlığı bıraktığında 54 yaşındaydı ve seçimlere 3 yıl daha vardı.
Başkan Kazım Kurt, kitabın o bölümünün altını çiziyor…
-Tony Blair’e görev süresinin bitmesine 3 yıl varken, neden koltuğu bıraktığını süresini doldurmadığını soruyorlar. Blair şu yanıtı veriyor:
-Benden sonra seçimlere girecek kişinin makamı öğrenmesi ve seçimlere hazırlık yapması için zaman tanımak gerektiğini düşünüyorum. Partinin başarısı için böyle olması gerekir!
Blair, seçim bölgesinde düzenlediği basın toplantısıyla 27 Haziran 2007'de başbakanlıktan ve İşçi Partisi Başkanlığından ayrılacağını duyurdu. Aynı tarihte her iki görevi de maliye bakanı Gordon Brown'a devretti.
…/…
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, yaptığı basın açıklamalarının birinde şunu söyledi:
-Eskişehir’de CHP 5 milletvekili çıkarabilir. Dahası da var, bakan da olmalı Eskişehir’den…
Bu yazdıklarım bir bilgi değil! Açıklamalardan sohbetlerden ortaya çıkardığım bir teori! Teoriye göre Kazım Kurt’un “yüksek politika” yapmaya hazırlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Seçimlere yakın bir sürede CHP’nin gölge kabinesi yeniden şekillenecek! Başkan Kurt, bu gölge kabinede yer alacak isimlerden biri olma ihtimali yüksek!
Kazım Kurt’un yolculuğu, Ankara’ya doğru!
Türkçenin Sezgisi!
Eğitimci Taner Çağlı, Türkçe konusunda şu örneği veriyor:
-Türkçede, birine “hayırlı olsun” dersen o iş gerçekleşmiştir. “Hayırlısı olsun” dersen o iş gerçekleşmemiştir. “Sağlık olsun” dersen o iş gerçekleşmeyecektir…
Ardından da şu tespiti yapıyor:
Türkçe dünyanın en ‘sezgisel’ dilidir. Sezgisellik “aşırı dikkat, tecrübe, zeka, bütünsellik hatta vicdan” demektir.
…/…
Argoda Türkçe lastik gibi nereye çeksek oraya gidiyor, deniliyor! Oysa siz nasıl anlamak istiyorsanız öyledir, anlatılan!
Anlatılan ile anlayan arasında kimi zaman çok büyük farklar oluyor!
Buna biz “sezgi” diyoruz!
Uzak Dur!
1-İyiliği inkar edecek kadar nankör olan insandan
2-Doğruyu göremeyecek kadar kör olan insandan
3-Yanlışı savunacak kadar cahil olan insandan
4-İnsanların acısından ve çaresizliğinden zevk duyan insanlardan.