Kendini başkalarında arayan, her seferinde hayal kırıklığına uğramaya mahkûmdur. Bu söz, günümüz insanının en derin yarasına dokunuyor. Çünkü artık insanlar kendilerini keşfetmek yerine, başkalarının içinde kendilerini arıyor ve her seferinde yanılıyorlar.
Bir dostta huzuru, bir sevgilide mutluluğu, bir çevrede saygıyı, bir makamda değeri arıyoruz. Oysa bütün bunlar dışarıda değil, içimizde gizli. Ne var ki, çoğumuzun aynası ters dönmüş durumda. Başkalarının ışığında parlamaya çalışıyoruz ama kendi ışığımızı çoktan söndürdük.
Bugün bir kafeye oturun, çevrenize şöyle dikkatle bakın. Herkesin elinde telefon, herkes başka birinin hayatına bakıyor. Kim nerede, ne giymiş, ne yemiş, ne paylaşmış... Sanki herkesin hayatı bizimkinden daha güzelmiş gibi bir illüzyonun içindeyiz. Oysa gördüğümüz sadece sahnelenmiş hayatlar. Filtrelenmiş gülümsemeler, süslenmiş cümleler, yapay mutluluklar…
Sonra kendi hayatımıza dönüp bakıyoruz ve tat alamıyoruz. Çünkü artık kendi hikayemizi değil, başkalarının kopyasını yaşıyoruz. Sosyal medyada her beğeni, her yorum, her onay bizi bir adım daha uzaklaştırıyor kendimizden. Oysa insan yalnız kaldığında kendini duyar. Sessizlikten korkmayanlar, kendi sesini bulur. Ama biz sessizlikten bile kaçar olduk. Her boşluğu bir sesle, bir görüntüyle dolduruyoruz. İçimizdeki eksikliği dışarıdan tamamlamaya çalışıyoruz.
Toplum olarak da durum pek farklı değil. Başarılı olmanın, mutlu yaşamanın, “iyi insan” olmanın tarifini bile başkalarına bıraktık. Birileri nasıl düşünüyorsa öyle düşünüyoruz, birileri neye inanıyorsa biz de ona inanıyoruz. Farklı olmayı değil, kabul görmeyi seçiyoruz. Oysa kendi yolunu bulan insan, kalabalıklarda kaybolmaz. Kendi değerini bilen insan, başkasının onayına ihtiyaç duymaz. Bir aynaya bakın. Gerçekten kendinizi mi görüyorsunuz, yoksa toplumun size biçtiği bir rolü mü?
Belki de yeniden sormanın zamanı geldi. Kimi arıyoruz biz?
Kendimizi mi, yoksa herkesin alkışladığı bir ben'i mi? Cevap aslında çok net. Herkeste kendini arayan, her defasında yanılmaya mahkumdur. Çünkü insan ancak kendi içine baktığında gerçeği bulur. Ve o gerçeği bulmak, dışarıdaki alkışlardan daha huzurludur.