Kendini bir şey sanmak...

Delikanlı belediye otobüsüyle Otogara gidiyordu. Otobüs bir durakta durdu. Otobüse oldukça iyi giyimli yaşı 60’ları çoktan geçmiş, süslü mü süslü, bir kadın bindi. Otobüste oturacak yer de yoktu. Delikanlı hemen ayağa kalktı...

Delikanlı belediye otobüsüyle Otogara gidiyordu. Otobüs bir durakta durdu. Otobüse oldukça iyi giyimli yaşı 60'ları çoktan geçmiş, süslü mü süslü, bir kadın bindi. Otobüste oturacak yer de yoktu. Delikanlı hemen ayağa kalktı ve;
Buyrun Teyze dedi.
Kadın, hışımla delikanlıya dönerek;
Ne teyzesi dedi, ne teyzesi...
Delikanlı; "ayakta kalmayın demek istemiştim" dedi. Kadın; "ben senin nerden teyzen oluyorum" diye cevap verdi. Delikanlı kıpkırmızı olmuştu. Yanında oturan yaşlı adam, " otur yerine dedi, sen iyi bir insan evladı olarak vazifeni yaptın. Kendini bir şey sananlar iyilikten anlamaz..."
Delikanlı mahçup bir şekilde, yerine oturdu. Kendini genç sanan kadın ise, otogara kadar, ayakta yolculuk etmeye devam etti.
********
Bu hikayede olduğu gibi, genç olduğunu sanmak da böyle...
Kendisine teyze ya da abla dendiği için kızan yaşlanmayı kendine yakıştıramayan hanımlar, saçları ağardığı için bunalıma girenler, yüzündeki kırışıklıklara takan, yaşlarının ilerlemesina aldırmadan, genç kalmanın sırrını keşfe çıkanlar erkekler yok mu?
İnsanlara gençlik iksiri sunduğunu söyleyen, bir yığın açıkgözün palavralarına bile bile kanmıyor muyuz?
On yaş gençleştiren, yirmi yaş gençleştiren iddialı formüller hangimizin ilgisini çekmiyor ki?
Ah bu kendimizi bir şeyler sanmak ah!...
Kimimiz kendimizi Polat Alemdar sanır, kimimiz elindeki kredi kartının llimitine bakıp kendini zengin sanır, kimimiz direksiyon başında kendini yolların fatihi sanır, kimimiz alır eline mikrifonu kendini assolist sanır....
Tevazu sadece bizim dilimizde, ancak fırtınalar eser yüreğimizde...
Elimizde paramız vardır, açarız bir esnaf dükkanını, kendimizi çekirdekten yetişme esnaf sanıp, bir başka havalara gireriz. Birkaç arkadaş birleşip şirket kurarız, markalı bir takım elbise, markalı bir siyah gözlük, Marllboro sigara paketini de masanın ortasına tıp, pahalı bir çakmakla sigaramızı da yakmaya başladık mı,patron havalarına bürünüp, patron olduğumuzu sanıveririz. Ömründe bir gün bile idarecilik yapmayan adamı, bir kurumun başına Müdür yaptığınızda, kendini Müdür sanan o adamın yanına giremezsiniz artık.
Siyaset konusunda tecrübesi ve bilgisi olmayanı siyasete monte ettiğinizde de, bir anda siyasetçi kesilen ve kendini siyasetçi sanmanın dışında, siyasetçi olarak doğduğuna inanan bir adam haline getirdiğinizi iş işten geçtikten sonra anlayabiliriz.
Sonra da, kızarak sorarız...
Sen kendini ne sanıyorsun?
Bu soruya, "beni bir şeye benzetemedin mi?" gibi cevaplarda alabilirsiniz. Bu soruya nasıl cevaplar verirseniz verin ama, kimse, hiçbirşey değil diye cevap vermeyecektir. Bir iş yaptığını sananlara, "İşgüzar"
Laf söylediğini sananlara, "Lafazan" der geçeriz.
Sanamak dediğimiz o kavram, yüreğimizin derinliklerinde prangalara vurduğumuz o isyankar duyguyu, elimize bir fırsat geçtiğinde serbest bırakmak olabilir mi?
Seksen yaşındakş dedelerin, kendini 18 yaşında hissediyorum dediği bir toplumda, her birimiz kendimizi bir şey sanmaya devam etmiyor muyuz?
Erol Suat

Haberleri