KEŞKE YAPILABİLSE

Yıllardır, iktidarlar, siyasi çıkarı için yanlışlıkları görmezden geldi. İktidar ak dediğine, doğruda olsa siyasi çıkarı için muhalefet kara dedi. Müştereken aldıkları kararları bile hayata geçiremediler. Fatura ise...

Yıllardır, iktidarlar, siyasi çıkarı için yanlışlıkları görmezden geldi. İktidar ak dediğine, doğruda olsa siyasi çıkarı için muhalefet kara dedi. Müştereken aldıkları kararları bile hayata geçiremediler. Fatura ise insanımıza kesildi.
Nitekim ülkemizde, yıllardır depremlerde, büyük mal ve can kaybı oldu. Bu tabloda en büyük neden standardına göre yapılmayan çürük ve kaçak binalardı. Her deprem sonrası, bu gerçek, günlerce gündeme getirildi. Hatta iktidar ve muhalefete bu alanda hemfikir olundu. Hatta bazı kararlarda alındı ama bir müddet sonra unutuldu. Ortama da "ESKİ HAMAM, ESKİ TAS " hakim oldu.
Ve nihayet!
Geçte olsa Van'da çöken binaların, çürük olduğunu söyleyen Başbakan Sayın Erdoğan, gecekondu ve kaçak yapıların, gerekirse mülk sahibine bile sorulmadan kamulaştırılacağını açıkladı ve ekledi: "Bu tabloları yaşamaktansa, iktidarı kaybetmek çok daha hayırlıdır." sözleri ile özlenen kararın sinyalini verdi.
Elbette depremden korunmak için, sağlam bina, yapmak gerekir. Çünkü insanları deprem değil, çürük binalar öldürüyor. Ancak bu yeterli değil, bölge veya ilde deprem senaryolar olmalı. Kentlerin envanteri çıkartılmalı, Hangi ev sağlam, hangisi çürük, hangisi depreme dayanıklı, hangisi değil, mutlaka tespit edilmelidir. Envanterin ardından neler yapılacak, nerelerde hangi çalışmalar uygulanacak, tespit edilerek, hayata geçirilmelidir.
Sayın ERDOĞAN' ın, 'Bana bir şey olmaz' mantığıyla tedbirin elden bırakıldığına, çürük binaların inşa edildiğine, çürük binalarda yaşamın devam ettiğine şahit oluyoruz. 'Bir musibet bin nasihatten evladır' denilir, ama çok acıdır ki, yaşanan onca depreme rağmen hala nasihat alınmadığını işte en son Van'da gördük. Enkaza baktığınızda, malzemenin ne kadar kalitesiz olduğunu, o betonun adeta kuma dönüştüğünü, zemin kattaki beton kolonların zayıflığını ya da kesilmesinden dolayı bütün bir binanın ve içindekilerin acı fatura ödediğini görüyorsunuz. Belediyeler de müteahhitler de denetim elemanları da bu ihmallerin cinayetle eş anlamlı olduğunu artık görmek durumundadır" sözlerine katılmamak mümkün mü?
Bu tespitler, geçmişte olduğu gibi, söylemde kalmamalı, yasal düzenlemelerle hayata geçirilmeli, ancak düzenlemeleri yerine getirmeyenlere verilecek, yasalardaki cezalar caydırıcı olmalıdır. Aslında 17 Ağustos depreminden sonra, TBMM'de grubu bulunan siyasi partilere mensup milletvekilleri, deprem felaketiyle ilgili alınan ve alınması gereken tedbirler konusunda, meclis araştırması açılması için önerge verdiler. Önerge de "afet riski yüksek olan bölgelerden başlamak üzere, mevcut yapı ve altyapıların afetler olmadan önce güçlendirilmesi ve yenilenmesi çalışmalarına kamu binalarından başlayarak önem ve öncelik verilmeli ve bu amaç için yeterli iç ve dış kaynaklar bulunarak, özel bir uygulama projesi hazırlanmalıdır. " ifadesi yer almıştı. Ancak bu yönde, bir çalışma yapılmadı.
Ayrıca Türkiye, önemli bir deprem kuşağında bulunmaktadır. Ülkemizde 81 ilin 51' i, birinci derecede deprem bölgesidir. O nedenle de deprem yaşamadan önceden depremle ilgili önlemler tavizsiz alınmalı, devlet tarafından da yakinen takip edilmelidir. Yapı tekniğine mutlaka uyulmalıdır, mevcut binaların, dayanıklılıkları artırılmalı, Deprem sigortası herkes tarafından yaptırılmalıdır.
Aslında geçmiş yıllarda kurulan, TBMM Deprem Araştırma Komisyonu, "Büyük kentlerimiz başta olmak üzere, hemen hemen tüm illerimizin sorunu yasal olmayan yapılaşmadır. Bu yapıların depreme karşı güçlendirilmesi, yasal olmadığı için mümkün değildir. Ancak bir şekilde mutlaka güçlendirilmeleri gerekmektedir. Özellikle bu konuya, af oluşturmayacak bir çözümün bulunması şarttır. Bunun için belediyelerden bağımsız bir şekilde üniversitelerimiz, müşavirlik firmaları ile birlikte yapılarda incelemeler yaparak gerekli tespit ve projelendirmeleri hazırlayarak, doğrudan yapı sahiplerinin, bu tespitler doğrultusunda binalarını güçlendirmeleri şeklinde bir yol izlenebilir." tespitini yapmıştı.
Ayrıca, gerek ilgili meslek odaları, gerek yerel yönetimler ve gerekse de üniversitelerimizin ortak görüşü yapı denetim yasası ve sisteminin yeterli olmadığıdır. Bu yasa ve denetim sistemi, tekrar değerlendirilerek yeniden düzenlenmelidir.' önerisinde de bulunmuştu. Ancak bu tespit ve öneriler hayata geçirilmedi.
Ülkemizde siyasetçi, kaçak inşatlara ve iskansız binaları siyasi çıkarı için kullanmamalıdır. Çünkü geçmişte ülkemizde, kaçak yapı seçim kazandı, Seçim de kaybettirdi. Bunu en iyi siyasetçiler bilir. Nitekim Başbakan Erdoğan net konuştu; "oy verirmiş vermezmiş dinlemeyeceğiz, yıkacağız," derken sözü oya getirmesi bu tespitimizi doğruluyor. Bugün ise Başbakan, çürük binaların yıkılarak depreme dayanıklı evler yapılacağını vaat ediyor. Keşke yapılabilse.

Haberleri