Kılıçdardoğlu'na o toplantıda asıl neler söylenmeliydi?

Sayın Genel Başkan:Öncelikle size sormam gereken çok önemli bir soru var.-“Bu partide, partinin de üzerinde olan kişiler var mıdır?Biliyorum. Cevap olarak “Partinin üzerinde ben dahil hiç kimse olamaz. Buna izin vermeyiz” diyeceksiniz.O...

Sayın Genel Başkan:
Öncelikle size sormam gereken çok önemli bir soru var.
-"Bu partide, partinin de üzerinde olan kişiler var mıdır?
Biliyorum. Cevap olarak "Partinin üzerinde ben dahil hiç kimse olamaz. Buna izin vermeyiz" diyeceksiniz.
O halde niçin aralarında Eskişehir'in de olduğu bazı illerde bazı kişilere bir tek partinin tapusunu vermediğiniz kalıyor?"
Sayın Genel Başkan:
-"Siz partinin Genel Başkanısınız. Verdiğiniz söz en değerli senettir bizim için.
O halde niçin aralarında Eskişehir'in de olduğu bazı illerde ve özellikle de mahalli seçimler öncesi aday belirlemede vermiş olduğunuz sözleri tutmadınız?"
Sayın Genel Başkan:
-"Ülkede ve parti içinde demokrasiyi savunuyorsunuz ya, Cumhurbaşkanı adayı belirlenirken bile niçin hiç kimseye sorma gereği duymadınız? Kendi kendinize karar verme yetkisini nasıl oldu da kendinize hak sayabildiniz?
Evet Sayın Genel Başkan:
-"Partimizin içinde yönetici konumunda bulunanların bazıları HDP'li, bazıları İşçi Partili, bazıları da MHP'li gibi konuşup, demeçler veriyor. Aynı parti çatısı altında aynı düşüncede olan insan sayısı her geçen gün azalıyor. Bunun için herhangi bir önlem almayı düşünüyor musunuz?"
Değerli Genel başkanım:
-"Adam hakkındaki tüm olumsuzluklara rağmen her seçim oyunu arttırıyor ve 'Yüzde 55 niye alamadım' diye hayıflanırken, bizim partimiz niçin yüzde 30'ları dahi bulamıyor? Acaba siz başarı çıtasını iktidar olmaya değil de, oyları arttırmaya mı ayarladınız?"
Sayın Genel başkan:
-"Partiye, sağın ne kadar ismi varsa topladınız. Çoğunu aday bile yaptınız. Tamam, elbette partiye herkesin kapısı açık olmalı. İktidar olabilmek için o düşüncede yetişmiş insanlara da ihtiyaç var. Ancak, gelenler misafir misali umduğunu değil bulduğunu yemesi gerekirken, niçin hep umduklarını yemelerini sağladınız ki?"
Ve Sayın Genel başkan:
-"Ön seçimle belirlenecek en kötü adayın bile, sizin tepeden gönderdiğiniz en iyi adaydan daha iyi olacağını bildiğiniz halde niçin adayları ön seçimle belirlenmesini istemiyorsunuz. Yoksa koltuğunuzdan mı korkuyorsunuz? Niçin sizi o koltuğa oturan üye ve delegenin iş aday belirlemesine geldiğinde 'yetersiz' olduğunu düşünüyorsunuz? Bu büyük bir çelişki değil mi?"
Son olarak Sayın Genel Başkan:
-"Partimize oy veren insanların çoğu, çaresizlikten oy veriyor. 'Aman AKP gelmesin' diyerek,istemeden de olsa, hatta lanet okuyarak oy veriyor. CHP'yi mecburen oy verilen bir parti olmaktan ne zaman ve nasıl çıkartmayı düşünüyorsunuz? Nasıl olsa tıpış tıpış verecekler' diye mi düşünüyorsunuz"
Evet...
Yukarıdaki soru ve tespitlerin, CHP'li yöneticiler tarafından Eskişehir'e gelen Genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelttiği soru ve tespitler olduğunu falan düşünmeyin sakın...
Bunlar sadece bizim düşüncelerimiz...
Eğer partili olsaydık ve Kılıçdaroğlu'nun katıldığı o salonda bulunup söz alsaydık, soru ve tespitlerimiz aynen bu şekilde olurdu.
Yani...
Salonda söz alıp konuşan CHP'li parti yöneticileri gibi, Kılıçdaroğlu'na methiyeler düzmez, partinin hiçbir sorunu, çıkmazı, açmazı yokmuş gibi davranmak yerine, yukarıda bu saydıklarımızı sıralardık.
Ama CHP'li yöneticiler Kılıçdaroğlu'nun önünde kendisine öyle methiyeler düzmüş ki, eminiz aynı sözler bugün, o basına kapalı toplantılarında bile AKP'liler tarafından AKP Genel başkanının yüzüne söylenmiyordur.
Not- Şimdi birileri çıkacak ve "Sen CHP'li değilsin ki. Sana ne!" diyecektir...
Doğru ya! Bana ne!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Bu sözler tanıdık geliyor...

AK parti Tepebaşı ilçe kongresi vardı önceki gün.
Ak Parti Gaziantep Milletvekili ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Halil Mazıcıoğlu da katılmış kongreye.
Bir de konuşma yapmış.
İlk söylediği cümle de "Eskişehir marka bir şehir" cümlesi olmuş.
Ardından...
İl başkanı Dündür Ünlü de konuşmuş kongrede.
Onun da sözleri arasında ilk cümle "Tepebaşımız Eskişehir'in gelişen yüzü demektir." Cümlesi olmuş.
Nedense bu benzetmeler bize tanıdık geldi.
Size de öyle gelmedi mi?
İlginç olan, bu cümleleri bu güne kadar AK partililerin hiç mi hiç kullanmaması galiba...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Trafik bu hale nasıl mı geldi?


-Çevre yolları daha kapsamlı düşünülse ve bitirilseydi, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Tramvay hatları ilk başta planlanırken daha özenli davranılsaydı, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Atatürk Caddesi'nin devamını Gar binası, Ali Fuat Güven caddesinin devamını Tülomsaş duvarı kesmeseydi, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Şehir merkezi dışına taşınan Resmi kurumların yerine bir başka Resmi Kurumu getirip koymasaydınız, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Otoparkların yapımı biraz daha fazla olsaydı, Trafik bu kadar sıkışmazdı.
-Trafiğin en yoğun caddeleri üzerinde araç park etmelerine müsaade edilmeseydi (Hala ediliyor), Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Kızılcıklı'nın devamında ki sokak'ta istimlak'la yolun genişletilmesine mahkeme "Dur" demeseydi, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-AVM ler getirip şehrin ortasına konulmasıydı, trafik bu denli sıkışık olmazdı.
-Şehir merkezinde birbirine bu kadar yakın ışık olmasaydı, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.
-Adliyeyi getirip şehir merkezine, kültür Merkezini de getirip tam karşısına koymasaydınız, Trafik bu kadar sıkışmazdı.
-İmar planlarını şehrin dört bir yanına kontrollü bir şekilde yaysaydınız, trafik bu kadar sıkışmazdı
Bu örnekleri daha da çoğaltmanız mümkün.
Ve biz bu örnekleri yaklaşık 5 yıldır hemen her gün yazıyor ve "Önlem alınmazsa bu Trafik ilerde işin içinden çıkılmaz bir hale gelecek" diyoruz.
Galiba o günler gelmek üzere...












Haberleri