Partilerin Milletvekili aday listeleri 21 Mayıs günü Yüksek Seçim Kuruluna teslim edilecek.
Yani…
21 Mayıs mesai bitimine kadar partilerin hangi adaylarla Eskişehir halkının karşısına çıkacağı belli olacak…
Ben şahsen, bir seçmen olarak, öncelikle listelerin seçilebilir yerlerinde olan isimleri gözden geçireceğim…
Sonrasında ilk olarak:
-Eskişehirli olup olmadıklarına bakacağım adayların…
-Eskişehir doğumlu olmasa bile Eskişehir’de yaşayıp yaşamadıklarına bakacağım tek tek.
-Bu şehirde siyaset, ticaret, bürokratlık yapıp yapmadıkları önemli olacak benim nazarımda.
-Adayların şehirde bir karşılığı olup olmadığını süzgecimden geçireceğim mesela.
-Tanınır olup olmadığı en azından bir fikir verecek bana.
-Bilinir olması benden artı bir puan alacak.
-Görevi yapıp yapmayacağına ilişkin kanaatimin büyük etkisi olacak yapacağım seçimde.
-O makama yakışıp yakışmadığı ayrı bir kriter teşkil edecek benim için.
-Donanım ve temsil kabiliyeti özelliklerini taşıması tercih nedenlerimden biri olacak.
örneğin…
-Fikrini ve düşüncesini paylaştığım parti dahi olsa, listesinde Eskişehir ile uzaktan yakından alakası olmayan adayın bulunduğu listeye oy vermeyeceğim…
-Genel Merkezin kontenjan aday olarak listenin tepesine paraşütle indirdiği adayın olduğu listeyi tercih etmeyeceğim.
-Birileri sayesinde listenin tepesinde yer alan adayın bulunduğu listeye(Eskişehirli v Eskişehir’de yaşıyor da olsa) mühür basmayacağım.
-Sırf siyasi görüşüm yakın diye, çarşıda bıraktığınızda kaldığı oteli bulamayacak adayın yer aldığı partiye dönüp de bakmayacağım…
Bana göre bu defa, bu seçimde, oy vermek için birçok alternatifim var…
öncelikle…
Bir seçmen olarak bana bir yandan “ülkenin beka sorunu var”, “İstikrar bozulmamalı”, “Bu iktidardan kurtulmak için bu seçim köprüden önceki son çıkış”, “ülke elden gidiyor”, “Bu ülkenin son şansı” gibi laflar söyleyen…
Ardından…
-“fırsat bu fırsat” diyerek, şehirle alakası olmayan adaylarla dolu bir listeyi dayatmaya kalkan ve bu sayede seçmene ölümü gösterip, sıtmaya razı etme niyeti taşıyan parti ve adaylarına da oy falan vermeyeceğim…
çünkü…
ülke ve şehrim için taşıdığım endişeyi, partilerin eş-dost-akrabayı meclise taşıma fırsatı olarak görmesine izin verme niyetinde değilim…
O yüzden…
Benim oyumu alacak parti, benim önüme bu şehri düşündüğünü ve bu şehir için kafa yorduğunu gösteren bir Milletvekili aday listesi ile çıkmak zorunda…
Sırf birilerini meclise taşıma adına, bu şehri bir maden gibi gören parti benden bu seçimde oy falan alamaz…
.....
Bölünmeye dair…
Anadolu üniversitesi’nin bölünmesine karşı çıktık.
Karşı çıkmamızın nedeni, verilen sözün yerine getirilmemesi üzerindendi.
Zira…
Eskişehir’de 3’ncü üniversite sözü verilmiş ve bu üniversitenin yeni bir üniversite olacağı söylenmişti.
7 yıl aradan sonra yeni bir üniversite yerine, Anadolu üniversitesinin Teknik bölümleri ayrılıp, 3’ncü bir üniversite meydana getirildi.
Ve bu durum “İşte verdiğimiz sözü tuttuk” denilerek kamuoyuna sunuldu.
Bu saatten sonra yazdığımız yazıların, gösterilen tepkinin ve söylenecek sözlerin çok da önem teşkil edeceğini zannetmiyoruz.
çünkü…
Artık yasa çıktı, iş bitti…
Bundan sonra da bu konuda pek bir şey yazmayı düşünmüyoruz…
O yüzden…
Söyleyeceğimiz son söz de “Anadolu üniversitesi 1958 yılında, birkaç fakültenin bir araya getirilmesiyle kuruldu. Aradan geçen 60 yıl sonra, Anadolu üniversitesinin birkaç fakülte diğerlerinden ayrılarak bölündü.” tespiti olsun…
Anadolu üniversitesinin nasıl kurulduğunu 60 yıldır dinliyoruz ya…
Nasıl bölündüğünü de, bu bölünmede katkısı olanlar bir 60 yıl anlatmak durumunda kalacaklar galiba…
.....
Kavunu koklayarak, adayı yoklayarak…
Görünen o ki partiler aday belirlemede her zaman olduğu gibi ön seçim falan tercih etmeyecek.
Bu sefer bahaneleri de var: “Vakit dar”
Yani…
-"üyeler-delegeler yargı gözetiminde oy kullanıp adayları belirlesin, böylece teşkilatın istediği adaylar meclise gelsin" diyemeyecek.
Bunun yerine, tüzüklerinde var olan diğer bir yöntemi tercih edecek.
Yani; Merkez yoklaması yöntemini.
Artık herkes biliyordur Merkez yoklamasının ne olduğunu…
Alacağınız kavunun içini göremezsiniz de, ellerinizle yoklarsınız ya…
Eve getirdiğinizde kelek çıkar hani…
İşte böyle bir şey "merkez yoklaması" denilen şey…
Genel merkezde oturan 3-5 kişi, aday adayları ile 10 dakika sohbet ediyor o kadar.
Tıpkı kavun yoklarmış gibi.
O yüzden…
Meclis halk idaresinin tecelli ettiği mekan olmaktan çıkıp, liderlerin iradesinin tecelli ettiği çiftliğe dönüyor.
Zaten zaman içinde de…
Kelek kavunlar ortaya çıkmaya başlıyor.
İçine, derinine bakmadan aldığınız kavunun hep iyi çıksın diye bir kuralı yok ya…
Sakın bu anlattıklarımızdan, belirlenen adayları kavuna benzettiğimiz falan anlaşılmasın.
çünkü…
Bizim burada asıl eleştirdiğimiz aday belirleme yönteminin ta kendisi.
O yüzden...
Listeye konulacak adaylar, ilerde milletvekili olur da kelek çıkarsa kimse kızmasın.
Böyle yöntemle belirlenen vekilin, koklama ile alınan kavundan hiç bir farkı yok.
İyi çıkarsa da şansınıza, kötü çıkarsa da...
.....
Biraz da gülmek lazım
Bir adamla karısı evliliklerinin 25'inci yılını kutlarken, bir anda ortaya çıkan "Evlilik Perisi" demiş ki:
- Sizler 25 yıl evli kaldığınız için ödülü hak ettiniz. Her ikinizin de birer dileğini yerine getireceğim. Haydi bakalım bana dileklerinizi söyleyin.
Kocası daha ağzını açmadan kadın atılmış:
- Biz evliliğimiz boyunca hep fakir yaşadık ve çok sıkıntı çektik. Ne olur bizi zengin yap!..
Elindeki sihirli sopayı sallar sallamaz, evin içindeki her yeri parayla dolduran Evlili Perisi, bu defa erkeğe sormuş:
- Ya senin dileğin nedir?
Adam, uzun uzun karısına baktıktan sonra dileğini söylemiş:
- Kendimden 30 yaş küçük bir kadınla evli olmak istiyorum!..
Evlilik Perisi elindeki sopayı tekrar sallamış. Dileği yerine gelen adam artık 70 yaşındaymış!..