KIRSAL KALKINMA ÇALIŞTAYI

Türkiye’nin, tarımda söz sahibi olması ve rekabet edebilir düzeye erişebilmesi tarımdaki yapısal sorunlarının çözülmesi ile orantılıdır. O nedenle de tarımsal üretim ve ticaret politikalarının, güçlendirilmesi, kırsal...

Türkiye’nin, tarımda söz sahibi olması ve rekabet edebilir düzeye erişebilmesi tarımdaki yapısal sorunlarının çözülmesi ile orantılıdır. O nedenle de tarımsal üretim ve ticaret politikalarının, güçlendirilmesi, kırsal kalkınma politikalarının, tarım politikaları ile entegre edilmesi, üretici eğitim ve refah düzeyinin, yükseltilmesi, bir zorunluluktur.
Ayrıca tarımsal desteklemelerin, üretime yönelik olarak sürdürülmesi ve etkilerinin değerlendirilmesi, üretici, örgütlenme sorunlarının çözülmesi, tarım işçilerinin sosyal güvenlik ve iş yasası kapsamlı olarak sorunlarının giderilmesi, gıda güvenliğinin sağlanması, tarımsal danışmanlık sisteminin, etkin şekilde kullanılması, önem taşımaktadır.
Eskişehir’ de, Tepebaşı Belediyesi, her alanda olduğu gibi, Kırsal kesimdeki bu tür sorunlar ile de yakından ilgileniyor. Nitekim tarım ve hayvancılık ile ilgili, sorunların konuşulduğu, “Kırsal Kalkınma Eylem Planı çalıştay”ı düzenledi.
çalıştaya, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, birlik ve kooperatifleri katıldı. çalıştayda, çeşitli sunumlar gerçekleştirilirken, çalıştaya katılan temsilciler, görüş ve önerilerini paylaştılar.
Kırsal kalkınmaya öncülük yapan, Tepebaşı Belediye Başkanı Sayın Dt. Ahmet ATAç ,“…Köyü, köy yapan özellikler, tarım ve hayvancılıktır” dedi.
Değer yandan Tepebaşı Belediyesi’nin, 61 mahallesinde, tarımla ilgili, durum tespiti yapması, önemli bir adımdır. çünkü tarım ve hayvancılık konusunda. 61 mahallede, yaklaşık 224 bin 230 dekarlık alanda, tarım yapılıyor. Bölgede, 36 bin 439 dekar da mera var. Ayrıca Tepebaşı’ nda, bin 370 işletmede, 24 bin büyükbaş hayvan mevcut. Bin 75 işletmede ise 96 bin küçükbaş hayvan var.
Tepebaşı Belediyesi, “sağlıklı Toplum ve Sağlıklı çevre" hedeflerine ulaşmak için de çevreye ve sokak hayvanlarına, duyarlı bir biçimde, çalışmalarını yürütüyor. Bu alanda, modern yöntem ve uygulamalarla, hizmet veriyor. Sokak hayvanlarının, her türlü sorunu ile yakında ilgileniyor ve rehabilitasyonunu da sağlıyor. Hizmet kalitesinden de ödün vermiyor.
Aslında Türk tarımında, neler yapılması gerektiğini, ATATüRK 1937 yılında, “ “Bu hayatî işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce ciddî etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tespit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek tatbik edebileceği bir ziraat rejimi kurmak lâzımdır. Bu siyaset ve rejimde, önemli yer alabilecek noktalar başlıca şunlar olabilir: Bir defa, memlekette, topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünmez bir mahiyet alması. Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin, nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır.” Sözleri ile gündeme getirmişti.
Bugün, ülkemizde ve Eskişehir’ de, arazi parçalılığı ve işletmelerin, küçük ölçekli ve çok parçalı olması, yapısal bir sorun olarak, ortada durmaktadır. Arazi toplulaştırması kaynakların etkin kullanımı ve verimlilik açısından, önemlidir. Arazi toplulaştırması tarımsal yapının iyileştirilmesi ve verimliliği artırıcı tedbirlerin alınmasında, hayati önem taşımaktadır.
Ayrıca her iktidar, seçimlerde, kırsal kesimle ilgili, pek çok vaatte bulundu. Ancak seçim bittikten sonra, vaatlerini unuttular. üstelik tarım ürünlerine, Ankara’da, taban fiyat verdiler. Ankara daki, taban fiyatı belirleyicisi, siyasi irade ise siyasi geleceğini ve çıkarını düşünerek, halka, ucuz tarım ürünleri yedirmek için, maliyet ve fiyat ilişkisini, hiç dikkate almaksızın, özelikle de pancar ve buğday gibi, temel ürünün fiyatını, sürekli baskı altında tuttu. ülke ve Eskişehir çiftçisini de sürekli mağdur etti.
ülkemizin ve Eskişehir’ in, en önemli tarım ürünü olan, hububat ve şeker pancarı, siyasi otoritenin, "HALKIN EKMEĞİ" bakış açısıyla, sürekli fiyat baskısı altında tutulmuş, bu ürünler, uluslararası pazarlara, açık olmadığı için de kaynak yaratamamıştır.
  Tarımın, ülkemiz ve Eskişehir ekonomisine, katkısı, küçümsenmeyecek boyutlarda oldu. Ancak bu katkı, daha da artırılabilir, Yeter ki tarım alanları, daha verimli kullanılmalı, tarıma dayalı sanayi yatırımlar, teşvik edilmeli,, tarımsal veri tabanı oluşturulmalıdır.
Geçmiş yıllarda, dünya da tarım ürünleri açısından, kendi kendine yeterli 7 ülkeden biri olan Türkiye, bugün,  tarım ürünleri, ithal eden bir ülke haline getirildi.
Tarımla ilgili, olumsuzlukları ortadan kaldırmak için, ülkemiz ve Eskişehir’de,  tarım alanları mutlaka korunmalı, toprakla ilgili, fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini, ıslah etmek ve toprak üretkenliğini devamlı kılmak için, Ar-Ge çalışmaları yanında, tarımla ilgili, panel, kongre, çalıştay, fuar ve sempozyumlar düzenlenmeli, tarımla uğraşan kesimler, tarım alanında, dünya ve ülkemizdeki gelişmelerden, haberdar edilmelidir,     
Ayrıca ülkemizde, kırsal kesime, her türlü destek de verilmelidir. çünkü tarım, insanlar açısından hayatidir. Dünyada, insanlar, teknolojisiz yaşayabilir ama tarım olmadan, yaşaması, mümkün değildir.

Haberleri