Gazeteciliğe başladığımız yıllarda, ilk yaptığımız haberler arasındaydı Küçük Sanayi sitesinin kaldırılacağı.
Beş yılda bir Belediye başkanları değişti ama, göreve gelen Belediye başkanlarının söylemleri hiç değişmedi.
Her gelen Belediye başkanı;
-"Küçük sanayi sitesini kaldıracağız" dedi.
Sadece bunu söylemekle kalsa iyi.
Bazı Belediyle Başkanları, küçük sanayi sitesinin kaldırılmasını adeta namus meselesi yaptı.
Olmadı tabii.
Yapamadılar.
Ya da, yapmaktan vaz geçtiler.
İşlerine öyle geldi...
En son, Odunpazarı Belediyesi bu bölgenin kademeli olarak kaldırılması söylemiyle ortaya çıkınca "Bu defa kararlılar galiba" diye düşünmüştük.
Sitenin nasıl kalkacağı, mevcut yere nasıl bir planlama yapılacağına ilişkin, bölge esnafına anlatmak üzere şehir dışından konunun uzmanları da çağrılınca umudumuz iyice artmıştı.
Ama toplantı dahi olmadı...
Durum böyle olnca...
Küçük sanayi sitesinin meselesi, Büyükşehir'e devredildi.
O da bir şey yapmayınca, bu kez top yine Odunpaçarı'na çevrildi.
Küçük sanayi sitesinde yapılacak düzenleme için yetki Odunpazarı Belediyesine devredildi.
Anlayacağınız...
28 yıldır Küçük Sanayi Sitesinin kaldırılacağı söyleniyor.
Bu süreçte yaşananlara baktığınızda, bir 28 yıl daha geçecek gibi...
Belediyeler, "Kaldıracağız" demesine rağmen Küçük Sanayi sitesini kaldıramıyor.
Ya da kaldırmak işlerine gelmiyor.
Kim bilir?
Belki de küçük işlerle uğraşmak istemiyorlar!
........
Halil Ünal hiç kusura bakmasın ama...
-Rıza Çalımbay'ın nasıl gönderildiği halen bilinmezliğini koruyorsa...
-Ardından, Eskişehirspor'a getirilen Bülent Uygun ve Ümit Karan sayesinde, Eskişehirspor'un ismi kötü anılmaya başladıysa.
-Eskişehirspor yöneticilerinin isimleri, eğlence mekânlarında yaşanan olaylar nedeniyle konuşulur olduysa.
-Yöneticiler, kulübün yönetim anlayışını eleştirip, bir bir istifa etmeye başladıysa.
-27 yönetici ile başlayan Eskişehirspor'da kala kala 17-18 yönetici kaldıysa.
-Yönetim kurulu toplantılarının kaç kişiyle yapıldığı bilinmiyorsa.
-Eskişehirspor yönetiminde her şey 4-5 kişi etrafında dönüyorsa.
-Takımın galip geldiği maçlarda bile yönetim ıslıklanıyorsa.
-Bando Es Es bile küskünlük yaşıyorsa.
-Takım, son yılların en iyi konumunda olmasına rağmen taraftar yönetim anlayışından yakınıyorsa.
-Kulübün ne kadar parası var, ne kadar borcu var bilinmiyorsa.
-Kiralık araçların, yöneticilerin eşleri tarafından kullanılması ve şişirilmiş otel faturaları kamuoyunda sıkça konuşuluyorsa ve başkan da çıkıp bunlar için "Pireyi deve yapmayın" diyorsa
-Tarihinde ilk kez Kulüpler birliği başkanı çıkartan Eskişehir'de, o insanın heykeli dikilmesi gerekirken, eleştiriliyorsa...
Ve...
-Ortada, yönetime duyulan bir güven bunalımı ister istemez ayyuka çıktıysa...
Tüm bunların ardından da Mesut Hoşcan, Eskişehirspor Başkanlığı için adaylığını açıklıyorsa...
Halil Ünal hiç kusura bakmasın...
Çünkü Hoşcan'ın aday çıkmasına bizzat kendisi neden olmuş...
........
Niye böyle bir saplantımız
var biliyor musunuz?
Belki daha önce de benzeri bir durumu konu ettik bu köşeye.
Her seçim öncesinde şunu söylemişizdir;
-"Seçilecek milletvekillerinin Eskişehirli olma saplantımız yok ama, Eskişehir'de yaşayan ve yaşayacak olanların seçilmesi gibi bir saplantımız var.
Eski Milletvekillerinden Münir Sevinç'i görürüz zaman zaman.
Ya, kolunun altında ki evraklarla bir resmi kuruma gidiyordur, ya da Tatarların çeşitli organizasyonunda çıkar karşımıza.
Keza İbrahim Yaşar Dedelek'i görürüz sıklıkla.
Çoğunlukla düğünlerde karşılaşırız.
Özellikle görmek istediğimizde ise, bağlar Caddesi üzerinde ki bürosuna uğrarız.
Demir Berberoğlu'nu da sıklıkla olmasa bile karşılaşırız Eskişehir'de.
Murat Kahya, Vedat Yücesan, Mehmet Ali Arıkan, Murat Sönmez, Fahri Keskin,Fevzi Yalçın,Mail Büyükerman bir yerlerde çıkar karşımıza.
Çünkü bu şehirde yaşıyorlardı, bu şehirde Milletvekili oldular.
Milletvekillikleri bitti ama...
Bu şehirde yaşamaya devam ediyorlar.
Hani olur ya, yaşadığınız bir olay yüzünden hesap sormak isteseniz, Eskişehir'in cadde ve sokaklarında dolaşıyor hepsi.
Mesela, Tayfun İçli yok artık.
Murat Mercan, Nedim Öztürk, Kemal Unakıtan, Cevdet Selvi, İsmet Oktay, Mustafa Balcılar,Hüseyin Aksoy, Erol Zeytinoğlu,Sadri Yıldırım gibi isimler de yok ortada...
Üstelik, saydığımız isimlerin çoğu da Eskişehirli olmasına rağmen yok.
Milletvekillikleri bitti, Eskişehir ile olan ilişkileri de...
Eskişehir Cadde ve sokaklarında göremezsiniz kendilerini.
Dolayısıyla...
-"Sen geçmişte şöyle yaptın" diye hesap sorma şansınız da yok.
İşte bu yüzden kendimizi yırtıyoruz...
İşte bu yüzden;
-"Eskişehir'de yaşayan, Eskişehir'de kazanan ve Eskişehir'de siyaset yapan insanlar milletvekili olsun. Bu insanlar aday listelerinde yer alsın" diyoruz.
Bunu ısrarla söylüyoruz ki, milletvekillikleri bitse dahi, cadde ve sokaklarda gördüğümüzde kendilerini tebrik edelim ya da hesap soralım istiyoruz.
........
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Temel, Vatikan'da gezerken upuzun bir kuyruk görür.
"Nedir bu kuyruk?".. diye sorduğunda;
Kuyruğun diğer ucunun kiliseye uzandığını ve Vatikan kilisesi
tarafından cennetin parça parça satıldığını, her 1000 dolar
verenin de, cennetden bir parça satın alabildiğini öğrenir.
Kuyruğu takip edip kiliseye ulaşır, kapıdaki görevlilere:
"Ben cehennemi satın almak istiyorum".. der.
"Olmaaz ! Burada cehennem satışımız yok, cennetden bir parça
almak istiyorsan da sıraya gir" derler..
Temel cehennemi almakda kararlıdır ve ısrarını da sürdürür..
Kapıda Temel'i ikna edemeyen görevliler, içerde Papa'ya durumu
anlatırlar. Papa gülerek;
"Gidin sorun bakalım.. Cehennemin tümüne ne kadar veriyormuş
bu akılsız adam.." der.
Kapıya inip Temel'e sorarlar:
"10.000 dolar veririm".. demiş.
Papa Temeli içeri çağırtır, hazırlattığı evrakı da Temel'e imzalatıp
10.000 dolarını da aldıktan sonra, arkasından gülerek uğurlarlar.
Dışarı çıkan Temel, kapıda günlerdir cennetten bir parça satın almak
için bekleyen binlerce kişiye elindeki belgeyi gösterip;
"Eyyyy uşaklar !...
Cehennemin tümünü ben satın aldım, artık cennet için
uğraşmanıza gerek kalmadı, dağılabilirsiniz..."
Sonra ne oldu dersiniz?...
Cennet satışları sıfırlanan Papa ve ekibi, 10.000 dolara sattığı
cehennemi Temel'den geri alabilmek için, hâlâ pazarlık etmekte...
Son durum;
Temel, 10 milyon dolarda ısrarcı !.
Küçük işlerle uğraşmak istemiyorlar demek ki
Gazeteciliğe başladığımız yıllarda, ilk yaptığımız haberler arasındaydı Küçük Sanayi sitesinin kaldırılacağı.Beş yılda bir Belediye başkanları değişti ama, göreve gelen Belediye başkanlarının söylemleri hiç değişmedi.Her...