Küçük işletmeler tarafından doğru anlaşılmayan kavramlardan birisi sermayedir. Bir işletme kurarken, yatırım ve işletme olmak üzere iki sermaye türüne ihtiyaç duyulur. İşletmenin sabit varlıkları temin için yatırım sermayesi ve hammadde ile işgücü gibi ihtiyaçları karşılamak için işletme sermayesi gerekiyor. Hiç kuşkusuz; sermaye açısından bir işletme, başlangıç koşullarında kalmıyor. İşin büyümesi sonucu, yeni teçhizat almak veya üretim miktarını çoğaltmak ya da nakit akışında oluşan dengesizlikleri aşmak gibi nedenlerle yeni finansman ihtiyacı olabiliyor. Bu ihtiyacı karşılamanın önemli araçlarından birisi –muhtemelen birincisi– ise bankadır.
Denize Düşen
Eğer işletmenin borç ödeme yeteneği var ise, bu durumda ihtiyaçları için borçlanmaktan çekinmesinin de bir anlamı olmaz. Burada bilinmesi gereken konu, borç yönetimi adını verebileceğimiz işletme fonksiyonudur. Eğer borçlanma konusunda banka ile çalışılacaksa, bu durumda banka ilişkileri yönetimi olarak isimlendirebileceğimiz bir başka fonksiyondan daha söz etmek gerekir. Küçük işletmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının önemli nedenleri arasında finansal yönetim bilgisizliği ve deneyimsizliği yer alıyor. Buna bağlı olarak borç yönetimi ve banka ilişkileri yönetimi başarısızlıkları da sıralanıyor.
Küçük işletme kültürümüzde banka, nakit akışının imkânsız hale gelmeye başladığında hatırlanan ve “Denize düşen yılana sarılır” anlayışıyla başvurulan bir kurumdur. İş sahibinin panik halinde, kısa vadeli problem halli olarak başvurduğu banka çözümü, çoğu zaman hakkında gerekli bilgilenme yapılmamış ve iyi planlanmamış bir adımdır. İşletme açısından ödeme şartlarının iyi düzenlenmediği borçlanma girişimlerinde sonuç, işletme başarısızlığının daha da derinleşmesi ile sonuçlanıyor.
özetleyelim: Planlama, ölçeği büyük veya küçük olsun, her işletme içindir. Bu nedenle büyümenin ve buna bağlı olarak borçlanma ihtiyacının karşılanmasının da planlanması gerekir. Borç almaya karar veren bir işletme, öncelikle bu borcu nasıl ödeyeceğini bir plana ve programa bağlamalıdır. Eğer borçlanma konusunda banka ile çalışılacaksa, bu ilişkinin de kredi ihtiyacı oluşmadan, önceden ve uzun erimli olarak kurulması gerekir.
Sermaye Nereye Gitti?
özellikle küçük işletmelerde iş sahibinin geçimi, daha baştan çözülmesi gereken konulardan birisidir. Bu konuda daha kuruluş aşamasında, radikal ve bağlayıcı kararlar alınmaz ve iş sahibi işletme kaynaklarını kendi geçimi için kullanırsa bu durum, işletmenin kan ve ardından da can kaybı anlamına gelir.
Geçim konusunu çözmenin ilk adımı, iş sahibinin önce kendi ihtiyacı olan parasal miktarı abartmadan belirlemesidir. İş sahibi, ihtiyacı olan bu miktarı kendi ücreti (örneğin aylık maaş) olarak alacaktır. Bir başka deyişle; kişisel ödemeler açısından iş sahibinin de firma çalışanlarından herhangi bir farkı yoktur. İş sahibi ve çalışanlar, işletmeden maaş alırlar.
Eğer iş sahibi işletmenin gelirini kendi cüzdanı gibi görüyor ve davranıyorsa, bu durumda işletmenin ‘içini boşaltıyor’ demektir. İşletmenin kalıcı ve sürdürülebilir olması için kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi gerekir. Bu nedenle işletme fonlarının kullanımında yüksek oranda özenli olunmalıdır. Kan ve can kaybeden işletmelerin en önemli başarısızlık nedenlerinden birisi, iş sahibinin işletme fonlarını kendi kişisel kullanımı için tüketmesidir. Bu ise, asla yapılmaması gereken bir tercihtir. Bir girişimci de –diğer personel gibi– işletmenin ücretli çalışanıdır. Bu nedenle –prim konusu bir yana– girişimden payını kendisi için belirlediği maaş olarak alır.
Küçük İşletme, Sermaye ve Başarısızlık
Küçük işletmeler tarafından doğru anlaşılmayan kavramlardan birisi sermayedir. Bir işletme kurarken, yatırım ve işletme olmak üzere iki sermaye türüne ihtiyaç duyulur. İşletmenin sabit varlıkları temin için yatırım sermayesi...