Küçük İşletmenin Var Olma ve Büyüme Sorunları

Küçük girişimin önce başlangıç, sonra temel nitelikte olan problemlerinden bir tanesi işletmenin varlık nedenindeki belirsizliktir. Girişimci, –şaşılacak biçimde– çoğu zaman kuruluşuna başladığı işletmenin hangi amaca...



Küçük girişimin önce başlangıç, sonra temel nitelikte olan problemlerinden bir tanesi işletmenin varlık nedenindeki belirsizliktir. Girişimci, –şaşılacak biçimde– çoğu zaman kuruluşuna başladığı işletmenin hangi amaca hizmet edeceği konusunda net ve aydınlanmış değildir. İşletmenin öncelikle kendi ihtiyaçlarını tatmin edecek geliri kazanması gerektiği konusunu netleştirememiştir. Bir başka deyişle; küçük işletme için ilk kural, girişimcinin önce kendi kişisel ihtiyaçlarını belirlemesidir. Kişisel geçim ihtiyacının karşılanması, iş sahibinin işletmeden birincil beklentisidir. Bununla birlikte işletmenin beş ve on yıllık gelişme perspektifinin de iş sahibinin gözünde netleşmiş olması gerekir. Bu netleşme, işletme sahibinin kısa, orta ve uzun vadede kendisine hedefler koyması anlamına gelir.

İş sahibi, kişisel beklentileri ile işletmenin hedeflerini abartarak belirlerse asla ulaşılamayacak bir duruma yönelmiş olur. Diğer yandan hedeflerin düşük belirlenmesi, onlara kolayca ulaşılmasını; ama bu kez de motivasyon ve heyecanın kaybedilmesi anlamına gelir.

Büyüme
Yüksek beklentiler, işletmenin getirisinin yüksek olmasını gerektirir, bu da hızlı büyüme sürecine girmesine yol açar. Bazı iş sahipleri özellikle kişisel beklentilerine çabuk ulaşmak için işletmeyi hızlı büyüme sürecine doğru zorlarlar. Planlanmamış ve denetlenmemiş büyüme, işletmede adeta ‘şekil bozukluğuna’ neden olur. Genelde olumsuz sonuç, kötü nakit akışı ve bozulan ödemeler dengesidir.

İşletmenin büyümesi, daha fazla personel çalıştırması ya da yeni şubeler açması veya daha büyük bir mekânda hizmet vermesi anlamına gelmez. Büyümenin özü, işletmenin gelir sisteminin katma değer ve verimlilik boyutunda iyileşmesidir. Bu nedenle içi dolu büyüme, her işletme için bir zorunluluktur. Diğer yandan planlanmamış ve denetlenmemiş büyüme hevesi ise, işletmeyi yok edecek olan ‘bindiği dal kesme’ yollarından bir tanesidir.

Pazarlama
Başta KOBİ’ler olmak üzere, iş kültürümüzün en ciddi sorunlarından birisi pazarlama konusundaki eksiklik ve zafiyettir. Hatta çoğu işletmede pazarlamanın ne anlama geldiği, anlaşılmamış bir kavramdır.

çok basit şekilde anlatmak gerekirse; satış, o sırada işyerinde mevcut olan müşteriyi satın almaya ikna etme ve satışı kesinleştirme sürecidir. Pazarlama ise, gelecekte işyerinde olacak müşteriye satış yapmaktır. Dolayısıyla pazarlama, işletmenin kendisini geleceğe hazırlamasıdır. Eğer pazarlama fonksiyonu doğru işlemez ve gerekli geleceğe hazırlık çalışmaları yapılmazsa, söz konusu ‘gelecek geldiğinde’ muhtemelen o tarihte işyerinde satış yapılacak müşteri de olmayacaktır. Bu nedenle işletmeler, mevcut müşteri ile yetinmekten veya işletmenin tanınmışlığı nedeniyle müşterilerin kendilerini buldukları takıntısından kurtulup, doğru pazarlama anlayışı ile kendilerini geleceğe hazırlamak zorundalar. Bu kural, hem ürün hem de hizmet üretip satan tüm işletmeler için geçerlidir.

Günümüzde pazarlama, işletmenin odak noktasıdır. İşletmedeki bütün diğer fonksiyonları –dolayısıyla işletmenin bütününü– pazarlama odağını dikkate alarak kurmak veya yeniden yapılandırmak gerekir. Pazarlamanın önemini ve değerini dikkate almayan işletmelerin, sonunun ‘hayırlı’ olmayacağını söylemek kehanet sayılmaz.

Rekabet
Kurumsal eğitim ve danışmanlık çalışmaları sırasında dikkatimi çeken konulardan birisi de, genellikle rekabet ve rakip kavramlarının yanlış anlaşılmasıdır. Muhtemelen toplumsal kültürün bir parçası olarak rekabet kavramı, düşmanlık veya hasımlık olarak anlaşılıyor. Hâlbuki iş kültüründe rakip, söz konusu işletme ile aynı sektörde aynı veya benzer ürün ya da hizmetler geliştiren firma demektir. Aynı pazarda var olunduğu için her işletmenin rakiplerinin durum ve davranışlarını incelemesi ve dikkate alması gerekir. Farklılaşma ve inovasyon gibi kavramlardan sıkça söz edilmesinin nedenlerinden birisi, rekabetin yarattığı iş sıkıntı ve darboğazlarını aşmaktır.

Küçük işletme, pazara girerken kendi ölçeğine bağlı olarak rakipleri ve toplamda rekabeti dikkate almak zorundadır. Bu konuyu önemsemeyen ya da yanlış ele alan firmaların hızla kan ve can kaybına uğradıklarını görüyoruz. özetle; rekabet de küçük girişimcinin öğrenmesi gereken derslerden birisi olarak karşımızda duruyor. Bir işletme, girişimcinin yaşamını sürdürmek için yola çıktığı bir inşadır ve tüm boyutlarda bu misyonun gereklerine uyulmak zorundadır.

Haberleri