KUL HAKKI GASPI, BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR - 1

Dünya ve biz beşerlerin yaratılışımızın temel amacı, sadece Allah’a ibad etmeyi /kulu olmayı benimsemek, Dünya Okulundaki eğitimimizde Nefs derslerinden geçer not almayı başarmak ve mezun olup Melek olur diplomasını alabilmektir....

Dünya ve biz beşerlerin yaratılışımızın temel amacı, sadece Allah'a ibad etmeyi /kulu olmayı benimsemek, Dünya Okulundaki eğitimimizde Nefs derslerinden geçer not almayı başarmak ve mezun olup Melek olur diplomasını alabilmektir. İşte bu projeye ters gelecek ve işlerliğini ciddî şekilde bozacak özellikli olan hatalarımız "Büyük Günahlar" diye tanımlanmaktadır.
Asırlardır kabul edilen başlıca büyük günahlar şunlar olmuştur; Allah'a şirk koşmak, Allah'a yakıştırmalar uydurup iftira etmek, haksız ve bilerek insan öldürmek, büyü-sihir yapmak, zalimce ve bilerek başkasının hakkını gasp etmek, yetim malı yemek, zina etmek, meşru bir savaşta ordudan kaçmak, namuslu kadına ve suçsuza iftira etmek. Ben de bunlara Kur'an'da birkaç ayette açıkça belirtilen Kur'an'ı anlayıp öğrenmek üzere okumamayı ve faydalı bilimsel araştırmalar yapmamayı veya desteklememeyi de ekliyorum. Görüldüğü gibi başkasının herhangi bir hakkını, onun olurunu almaksızın ve bilerek gasp etmek fiili, Allah'a şirk koşmak ve bir insan öldürmek gibi diğer büyük günahlarla eşit sayılmaktadır (Bakara-188. Mallarınızı /veya her türlü imkânınızı aranızda haksız yollarla /haksızca gasp ederek almayın. Başkasının malını /imkânını haksız yere almak amacıyla da, yetkililere günah demek olan rüşvet vermeyin. Mutaffifin-1-3. İnsanlardan bir şey alırken veya başkasına bir şey yaptırırken, yapılması gerekeni tam yaptırıp ölçüyü /hakkı tam uygulatan, fakat kendisinden verirken veya başkasına kendisi bir şey yaparken hakkı eksik vererek hile yapanın ve yapılması gerekeni tam yapmayanın vay haline!).
Bir başkasının hakkı mal, servet veya para olabileceği gibi, sağlığına zarar vermek, iftira etmek, ilgisi olmadığı halde herhangi bir suç ile suçlamak ve mevcut bir hakkından mahrum edip menfaat sağlamak, bilgisini çalmak, liyakate göre atama yerine, işin ehli olmadığını bilindiği halde, yakınlık veya taraftardır diye atamayı yapmak ve başkasının görev hakkını gasp etmek (Nisa-58), sınav sorularını elde edip, bir fırsat eşitliğini ihlal etmek, bir hakkın dağıtımında adaletli davranmamak, adaleti, güçlü konumda olmayı hak gaspında kullanmak, hileli alış-veriş ve ticaret yapmak gibi örnekler sayabiliriz (Şuara-181. "Ölçüyü tam yapın. Kandıranlardan /hak gasp edenlerden olmayın". 182. "Daima doğru tartan bir terazi ile tartın". Bunlara eş ve çocuklarını ihmal etmeyi, rızklarını kendi zevki için çarçur edip, onları bazı imkânlardan mahrum etmeyi, toplumda onları zor durumlara sokacak olumsuz davranışlarda bulunmayı ve kendi vücuduna bir şeklide zararlar vermeyi de ekleyebiliriz.
Görevlendirmenin liyakate göre yapılmamasına geçen haftaki köşe yazımda değinmiş ve böylesi bir uygulamanın hem yapılacak işin yanlış yapılmasına, hem de topluma zarar vermeye yol açacağına değinmiştim. Dolayısıyla böylesi bir haksız gasp demek, hem bunu uygulayan yetkiliye, hem de haksızlığı bilerek kabul edene günah yükleyecek demek olacaktır. Bu nedenle, görev verme konumunda olan idareci ve yetkililerin çok dikkatli olmaları gerekmektedir.
Necm-32 ve Şura-37 nci ayetlere baktığımızda, içten iman etmiş ve salih /olumlu ameller gerçekleştirme çabası içinde olanların kesinlikle böylesi bir kul hakkı gasp etmeye yanaşmayacaklarına değinilmektedir (Necm-32. Güzel davrananlar ise, ufak tefek kusurlar dışında, büyük kötülüklerden /günah riski taşıyan olumsuzluklardan ve çirkin davranışlardan kaçınırlar. Rabbinin affetmesi /mağfireti geniştir ve onların bu küçük günahlarını bağışlar. Ve şunu da iyice bilin ki Allah, sizi topraktan yaratırken ve annelerinizin karnında cenin halindeyken bile, sizi ve özelliklerinizi en iyi bilendir. Dolayısıyla, kendi kendinizi temiz ve suçsuz görmeye yeltenip böbürlenmeyin. Çünkü Allah, takva içinde olup olmadığınızı çok iyi bilir. Şura-37. Sadece Rablerine inanıp tevekkül edenler, büyük günahlardan, yasal olmayan işlerle haksız kazançlardan kaçınırlar ve öfkelerine engel olup kendilerine yapılanları bağışlarlar).
Kur'an'ın geneline baktığımızda, bu günahların Allah tarafından bağışlamasının tevbe etme yanında, imanlı olma ve aynı veya benzer bir hatayı tekrar işlememe şartına bağlandıklarını görmekteyiz (Hud-3. Rabbinizden bağışlanma isteyin, sonra da işlemiş olduğunuz bir hatayı tekrarlamayacağınıza dair tevbe edin. Öyle yaparsanız Allah, belirlenmiş yaşamınız süresince (ecel-i müsemmen) sizi güzel nimetlerle besler ve geçindirir. Fazladan olumlu ameller gerçekleştiren herkese de, bu amellerinin karşılığını fazlasıyla verir. Eğer bu kitabın ayetlerini reddederseniz doğrusu sizin için, başınıza gelecek büyük gün olan hesap gününün azabından korkarım).
Hak gaspı, temelde aynı zamanda zulümlerden biri de demektir. Nisa-30 ncu ayette, bunun düşmanlık ve zulüm yapılarak gerçekleştirilmesinde, verilecek azap cezasını ahrete bırakılmayıp, henüz Dünya'da iken başlanacağı ve asıl cezanın ise yine ahrette verileceği vurgulanmıştır (Nisa-30. Her kim ki bu haksız kazanç elde edişi düşmanlık ve zulüm ederek gerçekleştirirse, belki ıslah olur diye daha henüz Dünyada iken onu kesinlikle ateşe /sıkıntılı bir yaşama sokacağız. Ve şunu iyice bilin ki, bunu yapmak Allah için oldukça kolaydır. 31. Dikkat edin ve size yasak edilmiş olan büyük günahlardan sakının. Böyle yaparsanız diğer günahlarınızı örter ve sizi mutlu ve bereketli bir yaşamla ödüllendiririz).
Hak gaspı ile ilgili olmak üzere Hz. Muhammed şunları söyleyerek, konunun önemine dikkat çekmiştir: "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin (haksız) mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir- HYPERLINK "http://hadis.ihya.org/kutubusitte/ravi/287.html" Ka`b İbnu Malik- Kütubu sitte-1697". Yine başka bir hadiste bunun miktarı bile belirtilmiştir; "Kim Müslüman bir kimsenin hakkını, yemin ederek ele geçirirse artık onun için cehennem vacib olmuştur. Allah Teala ona cenneti de mutlaka haram kılmıştır." "Ey Allah`ın Resulü! Az bir şey olsa da mı?" diye sormuşlardı. "Misvak ağacından bir çubuk bile olsa!" cevabını verdi-Kütubu sitte-5822".
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi "SON DAVET KUR'AN" ve "OKU! KONULARA GÖRE KUR'AN AYETLERİ" kitaplarında da bulabilirsiniz.
NOT-3: 24 Ağustos Çarşamba günü saat 17.30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde (Kanatlı AVM arkasında eski MİT merkezinde) Halka açık "DİN-BEYİN ve KUR'AN SOHBETİ" ne inşallah devam edeceğim.

Haberleri