19 Aralık 2014 tarihli köşe yazımda "Adaleti Uygulamak Kesin Hükümdür" başlığı altında Kur'an'a göre adaletli davranmanın önemine değinmiştim. Gün geçtikçe anlaşılıyor ki, Darbeyi düzenleyenler, Dinî inançlılık maskesi altında Adaletsizliği kullanarak insanların haklarını gasp edip yerlerine atanmışlar. Güncelliği nedeniyle aynı köşe yazısını tekrarlıyorum.
Zumer-23 ve Al-i İmran-7 nci ayetlere göre Kur'an 2 mesajlı bir kitaptır. Bunlardan Kur'an'ın temelini oluşturan mesajlara Muhkem-kesin hükümler denmekte ve bunların her biri birer dini kural, diğer bir ifade ile birer ibadet vasıtası ve birer salih /olumlu amel demektir. Şekilsel dualar veya Nüsuklar diye tanımlanan Namaz, Oruç, Hac, Zekat ile birlikte toplam 400' ün üzerinde olan bu muhkem-kesin hükümlere, Müslüman olarak hepimiz uyarak Dindarlığımızı yerine getirmekle yükümlüyüz. Kur'an'da bulunan ikinci tip mesajlar ise, Müteşabih diye tanımlanmakta ve bunların her biri aynı zamanda birer hedef olan Muhkem-kesin hükümlere ulaştırıcı araç yöntemlerle ilgilidirler, zaman ve zemine göre değişken özellikleri ile Kur'an'a canlılığı sağlayan bunlardır.
A'raf-29 ve Mümin-20 nci ayetlerde bulunan Muhkem-kesin hüküm "Siz de Allah'ın yolunda olarak Hakkın dağıtımında adaleti uygulayın" olmaktadır (A'raf-29. Ey Peygamber! De ki: "Benim Rabbim hakkın dağıtımında adaleti buyurur. Siz de her mescitte ve tüm içtenliğinizle Allah'ı anma ve Kur'an'ı anlayarak öğrenme toplantısında, insanları sadece gerçek dini buyruklara uymaları için davet edin /uyarın. Allah'ın sizi davet etmiş olduğu gibi. Mümin-20. Allah, hakkın dağıtımında adaletle hükmeder). Çünkü ilahi düzenlemede farklılık ve çeşitlilikler olup eşitlik ilkesi değil, bu çeşitliliklerin haklarının verilmesinde adalet prensibi uygulanmaktadır. Dolayısıyla, biz içten inançlıların da aynı prensibi birer ibadet olarak kabul edip, uymamız gerekmektedir. Dahası yine muhkem-kesin bir hüküm olarak adaletli davranmak ve haktan da ayrılmamak gerektiği de Sad-22 ve Nisa 58 nci ayetlerle vurgulanmıştır (Sad-22. Da¬vud, iki adamı karşısında görünce korkmuştu. İkisinden biri, "Korkma! Biz sadece kendi aramızda anlaşamadığımız bir meselenin çözümü için sana geldik. Sen aramızda adaletle karar vererek bizi ¬anlaştır. Bu arada haksızlık etme. Bize yardımcı ol, aramızdaki sorunu da doğru olarak çöz" dediler. Nisa-58. Ey insanlar! Biz nasıl ki peygamberliği ehil ve yetkin durumdaki elçilerimize veriyorsak, Allah da her işi ancak uzmanına ve¬rmenizi /onlara emanet etmenizi size emretmektedir. Ve insanlara hükmeden idareci konumundaysanız, mutlaka adil davranmanızı da emreder. Allah'ın bu şekilde uyarması, sizin için ne güzel bir nimet! Şunu aklınızdan da çıkarmayın ki, Allah her şeyi işitendir /Semi' ve her şeyi en iyi görüp farkında olandır /Basir'dir).
Görüldüğü gibi, özellikle güçlü konumdaki idarecilerin adil davranmalarına dikkat çekilmektedir. Bu uyarıya göre, demek ki idareci konumda olanlar, bir süre sonra adaletten ayrılma riski taşımaktadırlar. Bu ayet, dikkatli olmaları gerektiği yönünde idarecileri bir nevi ikaz etmektedir. Bu paralelde ve yine idarecilere yönelik diğer bir uyarı Sad-26, Nisa-135, Maide-8 ve 42 nci ayetlerde verilmiş ve adil davranışın yakınlar lehine veya menfaate, hatta kinli oluşa karıştırılmaması gerektiği açıklanmıştır (Sad-26. Ya Davud! Biz Seni, içinde bulunduğun bölgede yetkili /Bizim halifemiz /namımıza idareci yaptık /ilahi görevli kıldık. Dikkat et ve insanlar arasında adaletle karar ver, duygularına kapılarak taraf tutma. Çünkü duygularına kapılarak ve başkalarının etkisi ile karar vermen seni Allah'ın yolundan şaşırtır. Bilmen gerekir ki, Allah'ın yollarından olan adaletten sapanlara ise, hesap gününü dikkate almadıkları için, aşırı bir ceza olmaktadır. Nisa-135. Ey iman edenler! Kendiniz, ananız-babanız ve yakınlarınız aleyhinde bile olsa, hakimlik veya şahitlik ederken Allah'ı düşünerek adaleti uygulamaktan şaşmayın. Ve şunu aklınızdan çıkarmayın, hâkimlik veya şahitlik yaptığınız kimseler ister varlıklı olsun, ister yoksul ol¬sun, Allah her iki tarafa da sizden daha yakındır. Öyleyse, kişisel çı¬kar ve nefsinize uyarak gerçekleri saptırıp taraflı davranmayın. Eğer gerçeği çarpı-tırsanız, bilesiniz ki Allah yaptıklarınızdan her an haberdardır). Hatta Maide-8 nci ayette, herhangi bir kişi veya topluluğa duyulan bir kin halinin, adaletsiz davranmaya yönlendirmemesi konusunda uyarı da yapılmaktadır (Maide-8. Ey iman edenler! Allah'ın buyruklarını gözeterek hiçbir zaman adaletten ayrılmayın ve bir topluluğa olan kininiz sizi adaletli davranmaktan alıkoymasın. Adaletli davranmak takvaya çok daha yakındır ve daima takva içinde olun. Şüpheniz olmasın ki Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır).
Kur'an'ın çok sayıda ayeti ile vurgulanan sosyal yardımlaşma uğraşlarında olma gibi, önerilen diğer bir yardımlaşma konusu haksızlığı gidermede yardımlaşmadır (Şura-39. Herhangi bir haksızlığı görünce de, o haksızlığı gi¬dermek için yardımlaşırlar).
Biz insanlar, Dünya Eğitim Okulunda eğitim gören öğrenci Ruhlar taşımaktayız ve bedenimiz, bu öğrenci Ruh'un Dünya üniforması, elbisesi konumundadır. Dünya okulu derslerimiz de Nefslerimizdir. Dikkat edersek, bütün davranışlarımız nefs temellidir. Nefslerimiz de olumlu ve olumsuz olanlar şeklinde 2 çeşittir. Eğitimimiz sırasında bizden beklenen olumlu nefslerimizi orta düzeyde kullanmayı, olumsuzları ise öldürmeyi başarmamız ve olumlu puanlar alıp Dünya okulunu bitirme diploması almamızdır. İşte herhangi bir konuda aşırı ve tutku halinde hırs göstermemiz demek, olumsuz nefslerimizden birinin etkisi var demektir. Hırs nefsinde kolayca aşırılığa meyilli bir yapıda yaratılması nedeniyle insanın, bu sınavına yönelik aşırıya kaçmama iradesini göstermesi yönünde Mearic-19 ncu ayet ile dikkati çekilmiş ve bu konuda uyarılmıştır (Mearic-19. Şu bir gerçek ki, imanı güçlü olmayan insan hırslı, aceleci ve tahammülsüzdür). Hatta bir konudaki aşırı hırs göstermenin, daha da büyük bir günah olan şirk-ortak koşmaya dönüşeceği de açıklanmıştır (Furkan-43. Ya Muhammed! Hevesini /nefsini tutku haline getiren ve onu kendisi için ilah gibi vazgeçilmez yapanı da gördün mü nasıl doğru yoldan çıkmış? İşte böyle birinden de Sen sorumlu değilsin ve onun durumu Seni üzmesin). Dolayısıyla, hırsına aşırı yönelme, kişiye adalet duygusunu kaybettirmekte ve adaleti kullanarak kulun haklarını gasp etmeye saptırmaktadır.
NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi "SON DAVET KUR'AN" ve "OKU! KONULARA GÖRE KUR'AN AYETLERİ" kitaplarında da bulabilirsiniz.
NOT-3: 24 Ağustos Çarşamba günü saat 17.30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde (Kanatlı AVM arkasında eski MİT merkezinde) Halka açık "DİN-BEYİN ve KUR'AN SOHBETİ" ne inşallah devam edeceğim.
KUL HAKKI GASPI VE ADALETSİZLİK
19 Aralık 2014 tarihli köşe yazımda "Adaleti Uygulamak Kesin Hükümdür" başlığı altında Kur’an’a göre adaletli davranmanın önemine değinmiştim. Gün geçtikçe anlaşılıyor ki, Darbeyi düzenleyenler, Dinî inançlılık...