Bu şehrin en önemli özelliklerinden biri, bir sorunun çözmek için yaklaşık 30-40 yıl dillendirilmesi ihtiyacı… Bu nedenle bazı konuların ısrarla tekrarında yarar var. Bu şehirde kültür ve sanat etkinliklerinin azlığından şikâyet ettiğimiz günler vardı. Şimdilerde ise sayıları giderek artan etkinlikleri izlemeye yetişmekte zorluk çekiyoruz. Özellikle sivil toplum alanındaki canlanma, kültür ve sanat temelli etkinlikler açısından umut verici gelişmeleri de beraberinde getirdi. Ama ne yazık ki, başta edebiyat alanında olmak üzere sanat dinamizmi konusunda iyimserliğe sahip olmak için de yeterli neden yok. Gerek basılı, gerekse görsel ve sanal ortamlarda edebiyat ürünleri ikna edici nicel ve nitel düzeyde değil. Az sayıdaki insanın çabaları ile bazı kurum ve kuruluşların kalıcılığı olmayan çalışmaları zevali kurtarmıyor. Mevcut çalışmaların dağınıklığı da yetersizliğin ve eksikliğin tuzu biberi oluyor.
Diğer yandan; sosyal etkinliklerin sayısının artması, bunlar için –tüm yeni yapılan tesislere rağmen– gerekli altyapının yetersizliğini de ortaya çıkarıyor. Kuruluşlar, örneğin etkinlik yapacak salon bulmakta zorlanmaya başladılar. Öte yandan özellikle sivil toplum kuruluşlarının (STK’ların) –hiçbir zaman yeterli düzeye erişmemiş olan– kaynakları büyük ölçekli etkinlikler için yetersiz kalmaya başladı. Bu yetersizlik, STK’ları kamu birimleri ve belediyeler önünde kaynak talebinde bulunan dilenciler konumuna düşürüyor.
Özellikle kültür ve sanat konularında etkinlik yapan STK’ların faaliyetleri için kaynak yaratmak üzere yeni yol, yordam ve yaklaşımlar geliştirmelerini gerekli görüyorum. Bunun ilk adımı ise tek başlarına etkinlik yapmaları yerine iyi planlanmış faaliyetleri bir araya gelerek gerçekleştirmeleridir. Darboğazdan çıkmanın yolu; birlikte çalışma, ortak kaynak kullanma ve iyi planlamadır. Böylece sürekliliği sağlanmış etkinlikler yapmak da mümkün olacaktır.
Diğerlerinde olduğu gibi; sanat ve kültür STK’larında da temel hatalardan biri, çalışmaları yıllık ve dönemsel planlara bağlamamaktır. Genelde sosyal faaliyetler, başkanın veya yönetim kurulunun aklına geldiği gibi yapılmaktadır. Böyle hesapsız ve plansız girişilen işlerin sonunda etkinlik yapacak yer konusu ile başlamak üzere bir dizi sorun oluşmakta ve sonuçta bunlar, günlük çözümlerle geçiştirilmeye çalışılmaktadır.
Sivil toplum alanında pek çok tematik örgütün bir araya gelemediğini görüyor ve biliyoruz. Bu kopukluk; siyasal farklılıklardan, iletişim eksikliğinden, bilgi - görgü - deneyim eksikliğinden veya sadece kişisel çekişmelerden kaynaklanabiliyor. Hâlbuki kentteki sanat ve kültür paydaşlarının bir araya gelmesi ile çok daha etkili ve verimli faaliyetler yapmak mümkün. Bu nedenle; bu alanda çalışan STK’lar ile diğer paydaşların demokrasi ve gönüllülük temelli bir toplumsal ağda (örneğin platformda) bir araya gelmelerinde yarar var.
Sanat ve kültür paydaşlarının bir ağ veya platformda buluşmalarını düşünürken, konunun arka planındaki bir planlama ve yönetim sürecini de zorunlu buluyorum. Örneğin bir kentsel sanat ve kültür ajandası olmalı. Bu ajanda, yıllık olarak düzenlenmeli. Her yıl yapılagelen etkinlikler bu ajandada yer almalı. Yıl veya dönem başında basılı veya sayısal ortamda hazır hale getirilen ajanda, konuyla ilgili kesimlere –örneğin basına, turizm şirketlerine, yurt içi ve dışı büyükelçilik ve konsolosluklara, kamu birimlerine, diğer ilgili noktalara ve yurttaşlara– iletilmeli. Ajandanın İnternet ortamında takip edilebilmesi sağlanmalı. Ajandada yer alan etkinliklerdeki performansın ölçümü yapılmalı ve daha sonraki gerçekleştirmelerde iyileştirmeye yönelik önlemler alınmalı. Süreklilik ve başarı gösteren yeni sanat ve kültür faaliyetlerinin ajandaya alınması sağlanmalı.
Son söz: Bu şehrin şu an olduğundan daha fazla sanata, edebiyata ve düşünsel faaliyetlere ihtiyacı var.