Cumartesi günü, MHP Lideri Sayın Bahçeli, partisini Konya'da İl Kongresi'ndeki konuşmasında, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül' ün, Başbakan'ın 2005 yılında, Diyarbakır'da yaptığı konuşmayı referans alarak, Kürt açılımı konusunda projeler hazırladığını belirten Sayın BAHÇELİ, "...Bu projenin ilk işareti, Sayın Cumhurbaşkanı'nın, 'Büyük bir fırsat doğuyor, devletin tepesinde tam mutabakat var ' demesiyle verilmişti. ...Bu açılım bölücü unsurları cesaretlendirmiştir. Bunun üzerinde İmralı Canisi, 15 Ağustos'ta bir yol haritası açıklayacağını dile getiriyor...15 Ağustos, PKK'nın 25 yıl önce Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla eyleme geçtiği gündür. Yani PKK'nın 25. yıldönümünde İmralı Canisi bir yıl haritası diyerek, milleti peşine takmış gidiyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Sayın Genelkurmay Başkanı, nereye gidiyorsunuz?" diyerek tepki gösterdi.
Sayın Bahçeli haklıdır. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün, sözde Kürt sorununun çözümü konusunda, "Çok iyi şeyler olacak" demesi ile "Kürt açılımı" safsatası hız kazandı. Oysa Kürt açılımı, Türk ve Kürtler için felaket olur. Asırlardır oluşmuş olan kardeşlik, dostluk, komşuluk, akrabalık gibi kavramları da yok eder. Çünkü Türkler ve Kürtler asırlardır birlikte yaşamışlar, bu süre içinde, kız almış, kız vermişler, akraba olmuşlardır. Bu kazanımları daha da geliştirmek, birlikte güç olmak varken bu nifak niye?
Nitekim dünkü Radikal Gazetesinde Sayın Yaşar KEMAL, "Türklerle Kürtlerin barış içinde, kardeşlik içinde birlikte yaşamasını, ben kendi çocukluğumdan bilirim. Cumhuriyetin ilk yıllarında, bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğdum, büyüdüm. Evimizde sadece Kürtçe, köyde Türkçe konuştum. Bir gün de kendimi yabancı, dışlanmış, farklı hissetmedim. Ben Türkmen kültürüyle zenginleştim, arkadaşlarım da benden Kürt türküleri öğrendi." sözleri il bu kardeşliği, en güzel şekilde tanımlamıştır.
Şu bir gerçek ki, bu senaryoların arkasında, ABD, AB, dış ve iç şer odakları var. PKK ve yandaşları ise taşerondur. Çünkü değişen dünya dengeleri içerisinde, Türkiye Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Asya ekseninde, kilit ülke durumuna gelmiş ve jeostratejik önemi de artmıştır. Ayrıca bu bölgelerdeki zengin enerji kaynakları, BATI tarafından kontrol altında tutulup kullanılması hayati önem kazanmıştır. Batı ülkeleri, bu bölgede, güçlü bir Türkiye istemiyor. O nedenle de etnik ve ideolojik akımları körükleyerek, Türkiye' yi bölmek, TSK' yı pasifize ederek, hedeflerine ulaşmak istiyorlar.
Yine Konya'da, Sayın BAHÇELİ, yaptığı konuşmanın bir bölümünde, " İnsanları cephelere, kamplara ayırarak, gerilim stratejisi planlamaya çalışanlar, önce ayrıştıracak, sonra çatıştıracak, son olarak da bölecektir. Bugün etnik temelde, din ve mezhep konularında bir ayrışma, bir çatışma ortamı sağlanmak isteniyor. Her konuda, insanlar iki cepheye ayrılıyor. Bu ülke dindarlar, dindar olmayanlar, inananlar, inanmayanlar, cumhuriyetçiler, muhafazakârlar diyerek ayrıştırılmaya çalışılıyor." sözlerine katılmamak mümkün müdür?
Türkiye' de, "Kürt açılımı" Türklerle ve Kürtler arasında var olan dostluğu zaman içinde ortadan kaldıracak, her iki toplum arasından, etnik nefret, kin, kutuplaşma ve zıtlaşmayı da sürekli artıracak, etnik çekişmeye da zemin hazırlayacaktır. Hiç de arzu edilmez ama ülkemizi de bir iç çatışmaya ve kaosa sürükleyecektir.
Nitekim CIA Başkanlarından George J, TENET, "NEREDE BİR ÖNYARGI VE NEFRETLE KARŞILARŞISAN KARŞILAŞ, MÜCADELE ET. NEREDE KAOS VARSA, BİLKİ ARKASINDA, DİNSEL VE ETNİK NEFRET VARDIR" demiştir.
Siyasi İktidar, muhalefet, devletin ilgili kurum kuruluşları, "Kürt açılımı" üzerindeki istekleri ve önerileri çok iyi değerlendirmek zorundadır. Çünkü yapılacak hataların geri dönüşü yoktur. Faturası da çok ağır olur. Etnik milliyetçiliği körükler, zıtlaşmayı ve tahrikleri artırır. Abdullah Öcalan' ın, 15 Ağustos'ta, bir yol haritası açıklayacağını haberleri bile amaçlıdır. Ayrıca DTP Eş Başkanı Ahmet Türk' ün, "Cin şişeden çıkmıştır, artık tekrar şişeyi kapatamazlar" sözü, tahrik değil de nedir?
Ayrıca Erciyes, Elazığ Fırat ve Malatya İnönü Üniversitesi'ndeki öğretim görevlileri tarafından hazırlanan raporda, sayıları 3 milyon civarında olan Zazalar da dâhil edildiğinde, Kürt nüfusu 12 milyon 600 bini aşıyor. Ancak bu sayının 2.5 milyonu ciddi derecede Türkleşme sürecinde ve bazı yerlerde Kürtlüğünü kabul etmeyen bile çıkıyor. Hal böyle olunca Türkiye 'de, 7.100. 000 bin Kürt kimliğini kabul eden vatandaşımız var. Bu vatandaşlarımızın, üçte ikisi batı kentlerinde yaşamaktadır Bunların, büyük çoğunluğu da birlik ve beraberlikten yana olup, bugünkü hallerinden memnundurlar. Hepside iş güç sahibidir. Hal böyle iken, Kürt açılımı ile oluşacak kin, nefret, zıtlaşma, kutuplaşma ve çatışma, ülkemizde var olan huzuru da aratır. Sonuçta da felaket olur.
KÜRT AÇILIMI ETNİK ÇATIŞMAYI KÖRÜKLER
Cumartesi günü, MHP Lideri Sayın Bahçeli, partisini Konyada İl Kongresi’ndeki konuşmasında, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ ün, Başbakan’ın 2005 yılında, Diyarbakır’da yaptığı konuşmayı referans alarak, Kürt...