KÜRT SORUNU!

CHP Genel Başkan Yardımcısı TEKİN: "Ben bu gece Tunceli’de kaldım. Sabaha kadar helikopter sesi ve kurşun sesleri ile uyuyamadık. Olağan bir durum söz konusu değil. Bu durum sadece Tunceli içinde geçerli değil, bütün Güneydoğu...

CHP Genel Başkan Yardımcısı TEKİN: "Ben bu gece Tunceli'de kaldım. Sabaha kadar helikopter sesi ve kurşun sesleri ile uyuyamadık. Olağan bir durum söz konusu değil. Bu durum sadece Tunceli içinde geçerli değil, bütün Güneydoğu illerine gittiğinizde oralarda da ciddi sorunların yaşandığı biliniyor... " sözleri ile helikopter ve kurşun seslerinin ve Kürt sorunun, nedenleri bilmediğini gösterdi.
CHP lideri Sayın KILIÇDAROĞLU ise "Kürt sorunu vardır. Ben çözeceğim" dedi
Aynı yanlışlığı, iktidara geldiği ilk yıllarda, Başbakan Sayın ERDOĞAN da yaptı.
Sözde aydınlarla yaptığı toplantılarda ve Diyarbakır'da yaptığı konuşmada, " Kürt sorunu vardır. Kürt sorunu benim de sorunum " diyerek, tartışma başlatmıştı. Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan da, Güneydoğulu bazı milletvekillerinin, kendisine verdikleri, 3 Nisan 2006 tarihli raporla, "Kürt sorunu" ile resmen tanıştı. Raporda:
Türkiye'de Kürtçe, Türkçe ile birlikte resmi dil olması. İlköğretimden başlayarak, Kürtçe dil ve Kürt folklorik değerlerinin eğitim ve öğretiminin yapılması.
Tamamen Kürtçe yayın yapan, ticari televizyonların serbestleştirilmesi.
Genel af ilan ederek, teröristbaşı Abdullah Öcalan dâhil, bütün terör örgütü üyelerinin serbest bırakılması.
PKK' nın isteklerine eşdeğer, diğere istekler yer aldı.
Başbakan Sayın Erdoğan, rapor hakkında ne düşündü bilinmez ama Antalya'da yapılan "Türk Kurultayı"ndaki konuşması ve tavırları, gerçekleri anladığının da, bir göstergesi oldu.
Başbakan, geçmişte, Kürt sorununu, bilerek mi veya bilmeyerek mi söyledi bilinmez ama bu söylemi, kendisini sıkıntıya soktu. Eleştiri ve tepki de aldı. Sonunda "Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır" dedi. Seçimlerde ise "Kürt sorunu yok, Kürt vatandaşları sorunu var" söylemlerinde bulundu. Doğrusu da budur.
Ayrıca CHP Genel Başkanı Sayın KILIÇDAROĞLU ve Genel Başkan Yardımcısı TEKİN, bilmelidir ki PKK ve yandaşlarının, gündeme getirdikleri Kürt sorunu, SOSYAL, EKONOMİK ve KÜLTÜREL değil, tamamen siyasidir.
İddialar şunlardı:
Türkler, Malazgirt Zaferi'ni, Kürtlerin katkısı ile kazandı. Anadolu'ya da, Kürtlerin desteği ve yardımı ile girdi. İstiklal Savaşı, birlikte verilmiştir
Abdullah Öcalan, Türklerin Kürtleri inkâr ettiğini, imha etmeye yöneldiğini, haklarını da vermediğini savunur. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, İkinci kurucu ulustan biri olan Kürtlerin, unutulduğunu da iddia eder.
Yine PKK ve yandaşları, Büyük Önder Atatürk'ün, " Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına, "Türk Milleti" denir." tanımını de reddederler.
PKK ve yandaşlarının, hatta sanal aydınlar ve düşünürlerin, "DEMOKRATİK CUMHURİYET' taleplerinin altında yatan örtülü hedefler ise:
Türkiye Cumhuriyeti'nin, iki kurucusu olan, Kürt ve Türk unsurları, gözetilerek Cumhuriyetin yeniden yapılandırılması, Kürtlerin demokratik ve siyasi haklarının, anayasal ve yasal güvenceye alınmasıdır. Kürtçe' nin, eğitim dilli olması gibi onlarca istek.
PKK ve yandaşlarının, Kürt sorunundaki, çerçevesi budur.
Acaba CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu, "Kürt sorunu vardır, ben çözerim",Sayın Recep Tayyip Erdoğan, " Kürt sorunu vardır. Kürt sorunu benim de sorunum " derken, Karayalçın, " Kürt sorununun Anayasa'ya yurttaşlık haklarına dayalı olarak çözmek istiyoruz" ve "Kürt realitesi vardır" diyen Süleyman Demirel veya " Avrupa'nın yolu Diyarbakır'dan geçer" cümlesini kullanan, Mesut Yılmaz, Teröristi düz ovaya indirerek siyaset yaptırmak isteyen Ağar, PKK'nın silah bırakmasını alkışlayan, ANAP Lideri Mumcu, bu gerçekleri bilmiyorlar mı?
Maalesef çok partili dönemde, siyasiler, "SİYASİ ÇIKARI" için, her şeyi yanlış yaptı. Hal böyle olunca da, olmayacak sorunlar yaratıldı. Sonuçta da, hatalar kaçınılmaz oldu. Türk Milletine ve devletine de ağır faturalar ödetti. Veya Türkiye, ulusal ve uluslararası alanda, çok zor durumda kaldı. Dünya kamuoyu nazarında da, sürekli itibar kaybetti.
Ayrıca Türkler ve Kürtler, yıllardır birlikte yaşamış, kader birliği yapmış, kız almış ve kız vermiştir. Kardeşçe yaşamak ve var olan sorunları da, birlikte çözmek varken, kavga etmek veya huzursuzluk yaratmak, kime ne kazandıracak?
Kürt kökenli vatandaşlarımızın, büyük çoğunluğu da böyle düşünüyor.
Ayrıca AB ülkeleri, dünyadaki şirketler, her alanda daha güçlü olmak için birleşirken, bu güzel birlikteliği bozmak isteyenler, etnik kökeni ne olursa olsun insanımıza ihanet içindedir.

Haberleri