KURUMLARDAKİ SORUNLARI, NİTELİK İŞGÜCÜ ÇÖZER

Okuyucularımız, kurum/kuruluşlardaki icraatlarla ilgili olarak yaşadıkları pek çok sorunu bize iletir. Nitekim geçen hafta bir okuyucumuz, yaşadığı sorunu anlattıktan sonra " saatlerce iki kurum arasında mekik dokuduk ama yine...

Okuyucularımız, kurum/kuruluşlardaki icraatlarla ilgili olarak yaşadıkları pek çok sorunu bize iletir. Nitekim geçen hafta bir okuyucumuz, yaşadığı sorunu anlattıktan sonra " saatlerce iki kurum arasında mekik dokuduk ama yine de işimizi yaptıramadık "dedi.
Maalesef Türkiye'de, yıllardır ne sektörler, ne de kurum/kuruluşlar arasında, hizmet bazında, işbirliği bir türlü sağlanmadı. Biri isterken, diğeri engelledi veya karşı çıktı. Özellikle de personel yetersizliğini, mazeret olarak öne sürülerek, işler geciktirildi. Fatura ise her zaman olduğu gibi vatandaşa çıkartıldı.
Dün öyle idi, bugünde öyledir.
Oysa sektörlerde işler, adama göre değil de işin gereğine göre yapılsa veya kurum/kuruluşlar arasında, takım ruhu oluşturulup, bir uyum olsa, işler düzgün olarak yürüyecek, vatandaşta mağdur olmayacaktır.
Öte yanda bazı sektörlerde ve kurum/kuruluşlarda, çalışanlar, kendilerini tek yetki olarak görüyor veya çıkarları için de işleri daha da zorlaştırıyor. Vatandaş ta bu zorluğu aşabilmek için, her yolu deniyor. Bunun sonucu olarak da kurum/kuruluşlarda çalışanlar zarar görüyor ve görevinden alınanlar bile oluyor.
Ayrıca, bazı kurum/kuruluşlarda, özellikle de bankalarda, zaman kazanmak veya işleri zamana yaymak için, vatandaşa boş kağıtlar imzalatılıyor. Vatandaş da muhtaç olduğundan, bu kâğıtları veya antlaşmaları okumadan imza atmak zorunda bırakılıyor. Belki bir şey olmuyor ama vatandaşı da, kaygı ve kuşku içinde bırakılıyor.
Bu arada görevliler, vicdanla, cüzdan arasına sıkışıp kalıyor.
Bazen aracılar, amir de olsa, kabul görmüyor. Hatta olacak işte olmayacak duruma getiriliyor. Veya çeşitli mazeretlerle geri bırakılıyor. Sonuçta da memurun dediği oluyor.
Emekliği hak edenler ise, kurum/kuruluşlarda, başlı başına bir güç. İş yaptıramazsınız veya amirlerinin uyarılarına cevapları da hazırdır. Yönetici, "Gerekirse emekli olurum" tehdidi ile karşı karşıya kalır.
Diğer yandan sektörlerdeki icraata, "POLİTİK" ve "ELİT" güçler yanında, "ARACILAR" da hakimdir. Bu güçlere ulaşamayan vatandaşlar da her zaman ve her sektörde, mağdur oluyor..
Elbette doğru çalışan ve işini de gereği gibi yapan, insanlarımız da var. O zaman da mevzuat ve talep çokluğu işleri aksatıyor. Veya elit ve politik güçlerin istekleri, işleri zora sokuyor. Yapmayanlar ise, ya görevden alınıyor, ya da cezalandırılıyor.
Türkiye, bu yanlışlıkları aşmak zorundadır. Devam ettiği sürece de herkes, hatta bu yanlışlıkları bugün yapanlar da, zaman içinde bu olumsuz tablodan, mağdur olacak veya işleri de aksayacaktır.
Şu bir gerçek ki gelişmiş ülkelerde, insanların yüzde 75'i hizmet sektöründe çalışıyor. Sektörlerde de sorun yaşanmıyor. Bizde ise aktif nüfusumuzun yaklaşık yüzde 50'si tarımda, yüzde 15'i sanayi de ancak yüzde 35'i hizmet sektöründe çalışıyor. Üstelik çalışanların pek çoğu da nitelikli iş gücü değildir.
Hizmet sektöründeki, bütün bu yanlışlıklar ve aksaklıklar giderilmesi ise nitelikli eğitimle eşdeğerdir. Maalesef İstihdama ve iş hayatının ihtiyaçlarına yönelik bir eğitim sisteminden çok uzaklardayız. O yüzden, Türkiye'de, pek çok kurum/kuruluş nitelikli elaman bulmakta güçlük yaşıyor. Yani ihtiyaçlarını sağlayacak, adam bulmakta zorlanıyor. Bunun karşılığında ise işsizlik çığ gibi büyüyor.
Türkiye'de eğitim, özellikle de mesleki eğitim, bir an önce ele alınması ve tekrar organize ve ihtiyaçlara göre eğitim sisteminin yeniden tasarımlanması gerekiyor. Türkiye, dünyanın genç nüfusa sahip ender ülkelerinden biridir. Hizmet sektörü başta olmak üzere iş dünyasının ihtiyaçlarına göre eğitim sisteminin yeniden ele alınması zorunlu ve öncelikli konuların başında geliyor.
Devlet, artık mesleki eğitimde, kurum/kuruluşlarla işbirliğini sağlamalı ve eğitim sistemi de hizmet sektörünün ve sanayinin dinamizmine uygun hale getirmeli ve nitelikli işgücü yetiştirmek, endüstriyel trendleri dikkate alarak, o alanlara yönelik mesleki eleman yetiştirmek içinde harekete geçmelidir. Çünkü hizmet sektörüne, yaşananlar ve sorunlar ortadadır. Ayrıca sektörlerdeki sorunları çözmek, siyasi otorite kadar, Kurum/kuruluşlar
ve kişi/kişiler için de bir görev ve ödev olduğu kadar bir haktır da.

Haberleri