Bir adam yılanla çok iyi bir anlaşma yapmıştı. Elbette bu yazılı bir anlaşma değildi, ama yine de bir anlaşmaydı.
Adam her gün yılana bir tas süt ikram ediyor, yılan da ağzıyla getirdiği küçük bir altını süt kabının yanına bırakıyordu. Bu durum aylarca bu şekilde devam etti.
Günlerden bir gün adam hastalandı. Yorgan döşek yatmaya başladı. Oğluna da yılanla yaptıkları anlaşmayı sürdürmesini tembihledi.
Birkaç gün bu anlaşmayı sürdüren aç gözlü oğlu, yılanın bir hazineye sahip olduğunu düşündü.
Bu hazinenin tamamına sahip olmak istedi. Yılanı takip etti. Yılan bir mağaraya giriyordu. Sonra da ağzında bir altınla çıkıyordu. Yılanı öldürerek hazinenin hepsine sahip olacağını düşündü. Bir sopa alarak yılana saldırdı. Yılan çevik bir hareketle bu saldırıdan kurtuldu.
Ancak bu sırada kuyruğunu kaybetmişti. Can havliyle gencin bacağına saldırdı ve onu zehirledi.
Olanlara çok üzülen baba aç gözlü oğluna kızdı. Tekrar anlaşmayı sürdürmek istedi. Yılana bu durumu belirtti. Yılan şu karşılığı verdi:
"Bende bu kuyruk acısı, sende de o yürek yangını olduğu sürece hiçbir şey eskisi gibi olamaz."
KUYRUK ACISI
Bir adam yılanla çok iyi bir anlaşma yapmıştı. Elbette bu yazılı bir anlaşma değildi, ama yine de bir anlaşmaydı.Adam her gün yılana bir tas süt ikram ediyor, yılan da ağzıyla getirdiği küçük bir altını süt kabının...