LAFI BIRAKIN ÇARE BULUN...

Kayseri’nin Pınarbaşı İlçesi’nde, Emniyet Müdürlüğü’ne PKK’lı teröristlerin düzenlediği intihar saldırısında, polis memuru Ahmet Geben şehit oldu, 3 terörist öldü, aralarında polis çocuklarının da bulunduğu 16 kişi...

Kayseri'nin Pınarbaşı İlçesi'nde, Emniyet Müdürlüğü'ne PKK'lı teröristlerin düzenlediği intihar saldırısında, polis memuru Ahmet Geben şehit oldu, 3 terörist öldü, aralarında polis çocuklarının da bulunduğu 16 kişi yaralandı.
Şırnak'ın Bestler-Dereler bölgesinde, güvenlik güçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada şehit düşen J. Teğmen Korhan Kuruçay'ın cenazesi doğum yeri olan Çankırı'nın Kurşunlu İlçesi'nde toprağa verildi.
Son günlerde, artan şiddet karşısında sanal aydınlar, ne düşünür bilinmez. Ancak ülkemizde yıllarca, değişik görüşlerdeki sanal aydınlar, şiddetin çözüm getirmediği, savaş dilinin artık bırakılması gerektiği, sorunun militarist asayiş politikalarıyla değil, insan yaşamını merkeze alan sivil açılımlarla çözülebileceği ortak paydasında buluştukları bildirilerde, konunun aciliyetini vurgulayarak, siyasi iradenin çözümün, sorumluluğunu üstlenmesini istedi. Ancak ellerini taşın altına koymadılar. Hep laf ürettiler.
Elbette Türk halkı, barışçıl çözümlere her zaman sıcak bakmıştır. Ancak bu düşüncesi ve isteği, emperyalist ülkeler, dış ve iç şer odakları tarafından, sürekli engellenmiş ve etnik, dinsel ve ideolojik gelişmeler, sürekli körüklenmiştir. Devlet kurumlarının, barışçıl çözümlere yaklaşımını sürekli, militarist asayiş politikaları olarak tanımlanmıştır.
Doğrudur. Şiddet nedeniyle, çok şey kaybedildi. Yıllardır binlerce insanımız öldü, sosyal dokumuz tahrip oldu. Barışı sağlanması için silahlı eylemlerin durması hep söylendi ama bir türlü barış hayata geçirilemedi. Çatışma ortamının sona erdirilmesi için, siyasi otorite tarafından ciddi bir açılımların yapılması da hep söyledi.
Ne var ki, bazı kesimler, bu açılımları ve sivil çözüm dinamiklerini, barıştan yana değil de çıkarları doğrultusunda kullandılar. Ancak, çatışma ortamının, tamamen sona ermesi için, eylemde, fikirde ve yüreklerde silahların bütünüyle susması gerektiğini hep vurguladılar ama el altından da bu çatışmalara zemin hazırladılar.
Öte yandan yaşanan acılar, yeri doldurulamayacak kayıplar göstermiştir ki, şiddet çözüm getirmiyor. Demokratik ortamın yaratılabilmesi için, şiddetin her türünün durması ve reddedilmesi gerekiyor.
Öte yandan "Tek bir terörist kalmayıncaya kadar" sloganı da, bazı kesimler tarafından sürekli eleştirildi. Doğrudur, bu slogan ve şiddet, akan kanı da durdurmuyor, kinci söylemi besliyor ve bölge üzerinde hesapları olan güçlere, bağımlılığı artırıyor. Ancak bu sloganın, neden söylediği de bir türlü sorgulanmıyor.
Elbette sorun, Türk milletinin sorunu, hepimizin çabalarıyla ancak bu topraklarda çözülebilir. Ancak istemler ve hedefler, bu ülkenin kurulu düzenini bozmamalı, en önemlisi de dış ve iç şer odakların, hedeflerine de hizmet etmemelidir. Çözümün sorumluluğunu da siyasi irade üstlenmelidir.
İnsan hayatını temel alan bir güven ortamı yaratılmasını, yanlış yolda olan ve şiddete karışan insanlarımızın, toplumsal-kamusal hayata katılabilmelerini sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılmasını, şiddet ortamının tümüyle sona ermesini kim istemez. Ancak bugüne kadar bu yöndeki tüm yasal düzenlemeler, maalesef yanlış algılandı. Ülkeye fayda değil zarar getirdi. Taviz, tavizi getirdi. Getirilen afların ve tavizlerin, faturası ortadadır.
Ayrıca nüfusun, geniş bir kesiminin iradesinin, parlamentoya yansıması, yüzde on seçim barajının indirilmesi, temsilde adaleti sağlayacak önemli bir adım olduğu gibi, demokratik yaşamında zenginliği olacaktır.
Türkiye'de tüm kültürler, devre dışı bırakılarak veya göz ardı edilerek Kürt kimliği, dili ve kültürünün, kamu yaşamının, bütün alanlarına dahil olması, önündeki yasal engellerin kaldırılması ve ifade ve örgütlenme özgürlüğünün de eksiksiz sağlanması isteniyor ama ülkemizin demografik yapısı ve ABD ve diğer batı ülkelerindeki tablo, hiç dikkate alınmıyor.
Şiddetin durması için, ülkemizden yoksullukla gelen umutsuzluk kıskacının kırılması, bölgeler arası ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin aşılmasına yönelik yeni bir hamlenin başlatılması isteniyor. Ancak bu alanda yapılan bölgesel çalışmaların, nasıl çarpıtıldığı veya kişisel çıkarlara dönüştürüldüğü de göz ardı ediliyor.
Ülkemizde herkes, özgürlük ve güven içinde yaşamak ister. Ancak bu istemekle olmuyor. Bu alanda her kesim, elini taşın altına koymak ve yasal düzenlemeleri çıkarları doğrultusunda kullananlarla da mücadele etmek ve şiddeti yaratan nedenler üzerinde düşünmeye, yaptıklarımızı ve yapmadıklarımızı samimi bir şekilde sorgulaması gerekir. Her şeyi devlette beklemek veya belli bir kesimi ön plana çıkartarak, hak aramak, devleti suçlamak, PKK terörü hakkında ahkam kesmek, bugüne kadar çözüm olmadı, gelecekte de olmayacaktır. O nedenle de iktidar ve muhalefet lafı bırakmalı, çözüm üretmelidir.

Haberleri