Lanetli siyaset...

 Adam desteklediği parti için gece gündüz çalışıyor.Partisinin adayı için kapı kapı gezip, propaganda yapıyor.Çevresinin de oy vermesi için ne gerekirse yerine getiriyor anlayacağınız.Seçimler yapılıyor, partisi ve adayı...

 


Adam desteklediği parti için gece gündüz çalışıyor.


Partisinin adayı için kapı kapı gezip, propaganda yapıyor.


çevresinin de oy vermesi için ne gerekirse yerine getiriyor anlayacağınız.


Seçimler yapılıyor, partisi ve adayı kazanıyor seçimi.


Ortaya çıkan sonuç karşısında ondan daha mutlusu yok…


öyle ya,  ortada kazanılmış bir seçim zaferi var  ve o da bu zaferden haklı olarak  kendince bir pay çıkartıp seviniyor.


Ama gelin görün ki, süreç içinde ne partisi ne de partisinin adayı beklediği gibi çıkmıyor.


Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor.


Sonuç olarak:


Oy verdiği güne lanet okuyup “Elim kırılsaydı da oy vermez olsaydım” diyor…


xxx


Adam yıllarca partinin peşinden koşmuş.


Her ortamda partisinin savunuculuğunu yapmış.


Partisinde yaşanan olumsuzlukları gördükçe adeta sıtkı sıyrılıyor.


Haksızlıklarla karşılaştıkça partisinden de, partisinin yöneticileri ve seçilmişlerinden de bir anda buz gibi soğuyor.


Seçim geldiğinde, kafasında oluşturduğu terazi ister istemez harekete geçiyor.


Kızdığı, soğuduğu, adeta nefret ettiği partisi ile karşısındaki partiyi ister istemez kıyaslıyor.


Sonucunda, bazı değerleri hafif de olsa ağır bastığı için “Lanet olsun” diyerek yine basıyor partisine oyu.


xxx


Netice olarak…


Biz her seçim öncesi ve sonrasında, “lanet olsun” diyerek partisine oy verenlerle, partisine oy verdiği için lanet okuyanlara sık sık tanık okuyoruz…


Siyasetin bu denli lanetli anılması  da belki sırf bu yüzden olsa gerek…


.....


 


Seçimi kaybedecekleri neler bekliyor?


 


Seçimleri kimlerin kazanacağını bilemiyoruz.


Kazananlar için söylenecek çok bir söz de yok aslında…


Zira…


En basitinden birkaç günlük tatile çıkıp hem seçim yorgunluğunu atarlar hem de kazanılan seçim zaferinin keyfini sürerler.


Sonra da gelip koltuğa oturarak, kolları sıvarlar…


Ancak…


Seçimi kaybedenlerin işi bir hayli zor…


çünkü…


Seçim gününe kadar yaptıkları her şey boşa gidecek…


İşte, bilim insanlarının seçim kaybedenler için bazı tespit ve tavsiyeleri var…


öncelikle…


 


Seçim sonuçları sonrasında, seçimi kaybedenin yaşayacağı acı ve hayal kırıklığının yaklaşık 15 gün sürdüğünü ifade ediyorlar…

Söylediklerine göre:


Seçimi kaybeden adayları, ismi demoralizasyon olan ve  2 hafta sürecek bir moral bozukluğu dönemi bekliyor.
Bu 2 haftalık süre içinde, kişinin zevk aldığı etkinliklerden biraz soğuyup, uzaklaşma eğiliminde olacağı özellikle belirtilirken “Eğer bu süre 2 haftayı geçiyorsa mutlaka bir hekime görünün” tavsiyesinde bulunuyorlar…
Sonuç olarak…


Yukarıda da söylediğimiz gibi seçimleri kimlerin kazanacağını bilemiyoruz…


Hiç olmazsa, seçim sonrası kaybedenleri nelerin beklediğini anlatmak istedik…


Kim bilir?


Belki bu yazdıklarımız, kaybedenlerin yaşayacakları sıkıntılı sürece hazırlıklı olmalarını sağlar…


....


 


Bu iki yol da çok önemli ama…


 


AK Parti büyükşehir belediyle başkan adayı Burhan Sakallı seçim vadi olarak Güney ve Kuzey çevreyollarının yapılacağını söylemiş…


“Güney çevre yolu İmişehir’den başlayıp, Aşağı çağlan ve Yukarı çağlan arasından bir yay çizip, Satılmışoğlu mahallesinin oradan da çevre yoluna bağlanan 52 kilometrelik bir yol. Kuzey çevre yolu da Muttalıp’tan başlayıp, Bozdağ’ın eteklerinden geçen 35 kilometrelik bir yol. Güney çevre yolu ilk 3 yılımızda, kuzey çevre yolu da 5 yıl içerisinde tamamlanmış olacak. Bu iki çevre yolunun yanı sıra iki tane de yan çevre yolunu Eskişehir’e kazandıracağız” demiş…


Sözünü ettiği iki çevreyolu da, son derece önemli ve bizim de yıllardır niçin bir türlü yapılmadığını sorduğumuz yollar…


Ancak…


Eskişehirlilerin bunlardan önce, kazalar ve can kayıplarının üst üste yaşandığı Alpu yolunun biran önce yapılması isteği ve beklentisi var.


Bu yol yapılmadığı sürece, diğer çevreyollarının yapılacağı sözünün pek inandırıcı olmayacağı gibi de bir durum söz konusu…


.....


 


Ciddi ciddi inanıyorlar iyi mi?


 


 Fakir mi fakir bir köy…


 Adam Kahvehaneden eve dönmüş, elinde bir yumurta, karısı sormuş:


 “Ne elindeki?”


 “Yumurta, görmüyon mu?”


 “Gördüm de neyin nesi o şimdi?”


 Adam başlamış anlatmaya.


 “Kahvede otururken partiden bir aday geldi, bana bu yumurtayı hediye etti.”


 “İyi de ne olacakmış bu yumurta?”


 “Zengin olacağız kadın! Zengin olacağız. Bu yumurtayı karşı komşunun kümesindeki tavukların altına koyacağım. Civciv’ler çıkınca içinden dişisini alacağım. Bu büyüyüp tavuk olacak.Bir sürü yumurtlayacak. Onları da kuluçkaya yatıracağım. Bir süre sonra o kadar çok tavuk ve civciv olacak ki, hepsini satıp bir inek alacağım”


 Karısı “Eeee” diye meraklanmış, adam devam etmiş


 “İneği komşunun öküzü ile çitleştireceğim. Dogan Buzağıyı büyüyünce bir daha bir daha, o kadar çok ineğimiz olacak ki, satıp bir ev, birkaç tarla, arsalar, mobilyalar, giysiler alacağım…


 “Sonra?”


 “Sonra da kalan parayla biraz gezip tozacağım tek başıma”


 Kadın hırsla yerinden kalkmış…


 “Gezip tozacaksın öyle mi? Hem de tek başına?”


 “öyle!”


 Kadın yumurtayı almış elinden, çarpmış yere ve kırmış…


 Yumurtayla birlikte bütün hayaller de kırılmış…


Seçim yarışında hiçbir iddiası bulunmayan partiler var…


Bunların bir kısmı “Seçimi kazanma şansımızın olmadığını biliyoruz. Amacımız parti olmanın gereğini yerine getirmek ve mevcut oylarımızı daha da arttırmak” diyor açık açık…


Ama bazıları var ki, milyonda bir kazanma ihtimali olmamasına rağmen seçimleri ciddi ciddi kazanacağını söylüyor…


Buna o kadar inandırmışlar ki kendilerini, tıpkı bir yumurta üzerinden kurulan zenginlik hayali gibi, kendilerine bir seçim kazanma hayali oluşturmuşlar…


İşte 31 Mart günü geldiğinde, hiçbir şansı olmamasına rağmen “Seçimi kazandık” havasında gezen partiler, bu hayallerinin tıpkı yumurta gibi kırılıp gittiği gerçeğiyle yüz yüze gelecekler…







 


 


 


 

Haberleri