Türkiye' ye, çok partili dönemde arzu edilen boyutta bir lider gelmedi. Hepsi de birer Cumhuriyet Padişahı gibi hareket etti. Halkı temsil edecek kişi/kişileri, halk değil liderler seçti. Siyasette, "sen-ben" kavgası gündemden düşmedi. Hizmet üretme yerine kısır çekişmeler tercih edildi. Partilerinde lider olabilecek insanları, ya partiden uzaklaştırdılar, ya da etkisiz hale getirdiler veya partilerinden ihraç edildiler.
Aslında XXI. Yüzyılda, lider dönemi bitti. Liderin tanımı da değişti. Karizmatik bir kadronun temsilcisi insanların üzerine odaklanan, icraat ve uygulamalar, Kurum/kuruluşlarda ve toplumda hala pirim yapıyor ama Lider ekibi, düşleri, projeleri ve programı ile liderdir
Yine içinde bulunduğumuz çağda, her alanda kadro harekâtı öne çıktı. Kurum/kuruluşlardaki çalışmalarda, "EKİP" çalışması veya "TAKIM RUHU", başarı, verim, kalite ve lobi oluşturma da vazgeçilmez unsurlardır.
Hatırlıyorum da Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim görevlileri, Sayın Prof. Dr. Selahattin Turan ve Sayın Yrd. Doç. DR. M. Bahattin Acat tarafından Sivrihisar' da milli eğitim de görevli, yönetici ve öğretmenlere yönelik , "Bir Lider Olabilmek" kavramı üzerinde bir seminer verilmişti.
Seminerde konuşmacılar tarafından , "Nükleer Savaş", "Dünya çapında salgın hastalık ve çöküntü" ve "kurumsal kalite ve kalitesizlik" ve "liderlik eksikliği" üç büyük tehlike olarak gösterildi. En yaygın hastalık olarak da, "kolay çözüm, çabuk para kazanmak", yani kısa vadeli çözüm olduğu söylenmişti.
Daha sonra seminer konularından , "LİDER" kavramı, geniş bir şekilde ele alındı.
Konuşmacılar , "kurumların her türlü icraatındaki sorumluluk", "değişim ve karmaşa" ve "kurumların yapısı ve icraatı ile ilgili endişe", toplumlarda ve kurum ve kuruluşlarda, "LİDER" olgusunu önemli kıldığını söylediler.
Bugün siyasi partilerin ve kurum/kuruluşların icraatları değerlendirildiğinde "LİDER" kavramının, ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ülkemizde lider konumundaki insanlar sürekli duygusal ve aceleci bir tavır sergiliyorlar. Bilimsel düşünceyi değil de geleneksel yöntemleri icraatlarına hakim kılıyorlar. Stratejilerini gerginlik ve kavga üzerine belirliyorlar. Ülke, Kurum/kuruluşlar ve partileri, zarar görecekmiş umurlarında değil.
Ayrıca liderlerin, işleri doğru yapıyor olmasının, yeterli olmadığını gibi aynı zamanda doğru işler yapıyor olması da gerekir
Aslına Türkiye' de, lider ve yönetici arasındaki fark bilinmediği ve yapılan hatalardan dolayı da kamuoyu tarafından yeteri kadar tanınmıyor. Hâlbuki Yönetici ile lider arasında farklılıklar vardır. Yönetici, sadece yönetir, kopyadır, mevcut durumu korur, sistemler ve yapı üzerinde durur. Lider ise, yönetirken yenilik yapar, meydan okur ve insanların üzerine eğilir.
Yönetici, kısa vadeli düşünür, baskı /kontrol icraatına yön verir, nasıl? Ne zaman? Kaygısı içinde olur. Taklit eder. İyi bir askerdir. Lider ise, uzun vadeli düşünür, kendine güvenir, çevresine de güven verir. Yani her yaptığı işi, önceden sorgular. İcat eder, kendine özgü bir kişiliği vardır
İyi bir lider kendini tanır. Bunun içinde, kendinin öğretmenidir. Sorumluluk alır. Başkalarından çalmaz. İlgi duyduğu her şeyi de öğrenir. Başarılı olduğu en iyi icraatı ise, kendi tecrübe ve deneyimleridir. İyi bir lider, kendini tanıma yanında, evresini ve yaşadığı dünyayı da tanıması gerekir.
Türkiye, çok partili dönemde, "LİDER" görmedi. Doğrudur; pek çok parti lideri geldi geçti, hepside sözde lider oldu. Demokrasi gereği, parti lideri oldular ama Parti iç demokrasiyi yok saydılar. Cumhuriyet taraftarı göründüler, monarşi idareden yana tavır aldılar. Ülke ve parti yönetiminde, "TEK ADAM" oldular.
Bugün de aynı tablo, devam ediyor. Ülkenin onca hayati sorunu çözüm beklerken üretime ve ekonomiye, özellikle istihdama, hiçbir katkısı olamayan konuların çevresinde fasit daire içinde dönüp duruyorlar. Ne projeleri var, ne de hedefleri. İktidar, sonu felaket olacak olan açılımın, muhalefet ise, iktidarın peşinde. İnsanlar aç açık, işsiz, umurlarında değil.
Elbette bu tabloda, öncelikli sorumluluk Türk halkındadır. Çünkü liderleri sözde de olsa lider yapan, Lider doğru da, yanlışta söylese, alkışlayan, övgü dolu sözlerle teşvik eden de halktır. Bütün bu yanlışlıkların ve sorunların sorumlusu ise seçmendir. Çünkü demokrasi ile yönetilen ülkelerde, sorunların çözümü halkın elindedir. Hala bu gerçeği göz ardı eden seçmen varsa ne denebilir ki?
LİDER, EKİBİ VE PROĞRAMI İLE LİDERDİR
Türkiye ye, çok partili dönemde arzu edilen boyutta bir lider gelmedi. Hepsi de birer Cumhuriyet Padişahı gibi hareket etti. Halkı temsil edecek kişi/kişileri, halk değil liderler seçti. Siyasette, "sen-ben" kavgası gündemden...