MADENCİLİK SEKTÖRÜ VE TEKNOLOJİ

Eskişehir bünyesindeki, altın, boraks, krom, manganez, asbest, dolomit, cips, kaolen, manyezit, perlit, Eskişehir Taşı(Lüle Taşı), talk, toryum, mermer gibi dünya standardındaki, madenleri ile maden açısından zengin bir ilimizdir....

Eskişehir bünyesindeki, altın, boraks, krom, manganez, asbest, dolomit, cips, kaolen, manyezit, perlit, Eskişehir Taşı(Lüle Taşı), talk, toryum, mermer gibi dünya standardındaki, madenleri ile maden açısından zengin bir ilimizdir. Elbette bu madenlerin çıkartılması, hem ülke, hem de Eskişehir ekonomisine ciddi katkıda bulunacaktır. Ne var ki bu madenlerin, bazıları işletildiği halde, Eskişehir ekonomisine katkısı ise yok denecek kadar da azdır.
Aslında geçmiş yıllarda, madenlerle ilgili çok önemli kararlar alındı. Nitekim ESO Başkanlarımızdan, Rahmetli Mümtaz ZEYTİNOĞLU' nun çabalarıyla, bölgesel bir sanayi girişimi, ulusal ve evrensel bir sanayi teknolojisi ile çok önemli hedefler belirlenmiş ve önemli de kararlar alınmıştı. Bu hedeflerden biri de, " MADENLERİN HAM YERİNE İŞLENMİŞ OLARAK İHRACATI" idi. Yani madenler, sanayiye kaynak aktarır bir yapıya kavuşturulacaktı. Ancak Rahmetli ZEYTİNOĞLU' ndan sonra gelen ESO yönetimleri, bu hedefleri göz ardı etti veya dikkate almadı.
Ayrıca Eskişehir' de, ESOGÜ' de, bir Maden Fakültesi var. Her fakültenin olduğu gibi Maden Fakültelerinde, önceden belirlenen hedefleri mevcuttur. Maden Fakülteleri de, bilimsel ve endüstriyel araştırmalarla desteklenen ve sürekli güncelleştirilebilen lisans ve yüksek lisans programları oluştururlar. Madencilik ve madencilik ile ilgili diğer konularda, yurt içi ve yurt dışında çalışabilecek; teknik anlamda rekabetçi ve iyi eğitim almış, takım çalışması yeteneklerine sahip, kariyerleri boyunca teknolojik gelişmeleri takip edip uygulayabilecek, aynı zamanda çevreye duyarlı, Maden Mühendisleri yetiştirmek, maden fakültelerin hedefidir.
Ne var ki ESOGÜ' deki maden fakültemizin, bu hedeflere, özelliklede çevreye yeteri kadar duyarlı olduğunu söylemek çok zordur. Çünkü Eskişehir, dünya standardında maden yataklarına sahip olmasına rağmen, bugüne kadar ildeki madenlerle ilgili tek proje üretmediği gibi, bu madenlerle ilgili ne düşündüklerini de Eskişehir kamuoyu ile paylaşmadılar. Elbette öncelikli hedefleri, iyi eğitilmiş maden mühendisleri yetiştirmektir. Ancak bu yeterli değildir. Madenler, Türk insanı tarafından işletilmiyorsa, yetişen maden mühendisleri de iş bulamıyorsa, İyi maden mühendisi yetiştirmenin kime ne faydası var?
Ayıca üniversiteler, nitelikli insan yetiştirmenin yanında, bir taraftan teknoloji üretirken, diğer taraftan ülke sorunlarını çözmek için, gayret ve çaba gösterirler. Çünkü bilgi kuvvettir. Türkiye, diğer ülkelerin sahip olamadığı bilgi ve teknolojilere sahip olunduğu takdirde, güçlü ülke haline gelebilir. Bu alanda üniversitelere, ciddi görevler düşmektedir. Bir ülkenin ileri gitmesi için, çok çalışmak da yeterli değildir. Çünkü çok çalışıp hiç teknoloji üretmemekle, teknoloji üreten ülkeleri zengin ederiz. Türkiye ve Eskişehir, arzu edilen zenginliğe ulaşması için, mutlaka teknoloji üretmek zorundadır.
Yılladır, Türkiye ve Eskişehir' de halkımız, bor madeni gibi bir takım yeraltı yer üstü zenginliğimizden söz ederek," Zengin kaynakların, fakir bekçisi durumundayız" diyerek hep şikâyetçi oldular. Ancak eleştiren kesimler, madenleri değerlendirmek için, elini taşın altına koymadığı gibi, küresel sermayenin ülkemizde, taşeronluğunu yaptılar.
Ülkemizde, bir kesim de, yer altı ve üstü doğal zenginliklerimiz kullandığımız takdirde zengin olacağımızı, dış borçları ödeyeceğimizi hayal etti durdu. Oysa madenlerimiz ve diğer zenginliklerimiz, başka ülkeler ve küresel sermaye tarafından işletildiği sütrece, Türkiye, ne zengin olur, ne de dış borcunu öder.
Nitekim bugün madenlerimizi işleten "KÜRESEL" sermayenin, Türk ekonomisine katkısı yok denecek kadar azdır. Nitekim Normandy Madencilik Şirketi, deneme üretime başladığı Mayıs 2001 tarihinden, 2002 tarihine kadar 4 bin523 kilo altın cevheri üretti." DORE" adı verilen bu cevher, Türkiye' de KDV ödememek için İsveç' e gönderilerek ayrıştırıldı. 2 ton 113 kilo altın, 2 ton 415 kilo gümüş elde edildi. Şirket 19 milyon doları kasasına indirdi. TÜRKİYE, BU SERVETTEN TEK KURUŞ ALMADI. "
Elbette bu olumsuz tablonun, sorumlu/sorumluları vardır. Bu alandaki sorumluluk, siyasi iktidarlar ve eğitim kurumlarımızındır. Öncelikle de üniversitelerindir. Yıllardır ülkemizde, uygulamada olan ezberci eğitim, üretemeyen, sorgulamayan, araştırmayan ve kendine güvensiz insan yetiştirmenin yolu olmuştur. Oysa bilgi ve teknoloji güçtür. Ancak Türkiye, diğer ülkelerin sahip olamadığı bilgi ve teknolojilere sahip olunduğu takdirde güçlü hale gelebilir. Güçlü olabilmek içinde, nitelikli insan yetiştirmek, eğitimi kaliteli, en önemlisi de üniversiteleri de bilgi ve teknoloji üreten kurumlar haline getirmek zorundayız. Aksi halde zenginlik kaynaklarımızı, küresel sermaye sömürür. Türk insanı da zengin kaynaklarımızın değil, küresel sermayenin, fakir bekçileri olur!
Bugünden itibaren yazılarımıza ara vereceğiz. Tekrar buluşmak dileğiyle hoşça kalın.

Haberleri