Dikkat ediyoruz hiçbir parti lideri, ülkemizdeki madenlerle ilgili, tek söz etmediği gibi, bu alanda proje de üretmiyor. Oysa MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer, Türkiye'nin maden çeşitliliği itibariyle dünyada 10. sırada yer aldığını belirterek, "Dünya bor rezervinin yüzde 72'si, metal maden rezervlerinin yüzde 0.4'ü, endüstriyel hammadde rezervlerinin yüzde 2.5'i, jeotermal potansiyelin yüzde 0.8'i ülkemizde bulunmaktadır" dedi.
Şu bir geçek ki madenciliğin, ülkelerin kalkınmasında önemli rol oynayan sektörlerden birisidir. Nitekim MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer 'in, açıklamalarına göre, Türkiye'nin karmaşık jeolojisi çok çeşitli madenlerin ülkemizde bulunmasını sağlamıştır. Bunun sonucu ülkemiz, kendi hammadde ihtiyacının, önemli bir bölümünü karşılayabilen maden çeşitliliğine sahip nadir ülkelerdendir. Ülkemiz yeraltı kaynakları yönünden, dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında toplam üretim değeri itibariyle 28. maden çeşitliliği itibariyle 10. sırada yer almaktadır. Dünya bor rezervinin, yüzde 72'si, metal maden rezervlerinin yüzde 0.4'ü, endüstriyel hammadde rezervlerinin, yüzde 2.5'i, jeotermal potansiyelin yüzde 0.8'i ülkemizde bulunmaktadır.
Türkiye'de, devlete ait maden işletmelerinin ve KİT'lerin bilinçli olarak zarar ettirildiğini ve kapatıldıktan sonra özel sermayeye peşkeş çekildiği ve yabancıların satın aldığı maden işletmelerinin, "mülkiyetini" ele geçirilmeye çalışıldığı, her gün gündemi işgal ediyor. Hatta Yüzde 90'ı, yabancı maden tekellerinin eline geçen, yeraltı kaynaklarımızın ve maden işletme ruhsatlarımızın, geri alınması ve bu alanda faaliyet gösteren kurumların da tekrar millileştirilmesi gerekmektedir. Ancak gelecekte, bu çok zor gözüküyor.
Hükümet, madenleri satışa çıkarırken, ülke için ne ifade ettiğini bilmediği, yabancıların ise "neyi satın aldıklarını çok iyi bildikleri" de bir gerçektir. Küresel güçlerin, Türkiye gibi ülkelere, madenciliğin reel ekonomiye katkısı olmadığı yönünde görüşleri dayatmakta ve bunun sonucunda Türkiye, madencilik sektörüne gereken önemi vermemektedir.
Siyasi otoritenin bu alandaki zaafından, Rumlar bile istifade etmektedir. Nitekim Rumların, İngiliz kimliği ile paravan şirketler kurarak Türkiye' de, maden ruhsatı aldıkları söyleniyor. Bu duruma seçimler dolayısıyla değinen lider yok. Oysa CHP Ankara Milletvekili Sayın Zekeriya Akıncı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler' e, yöneltilmek üzere Meclis Başkanlığı'na 6 maddelik soru önergesi verdi.
Soru önergesinde Sayın Akıncı, "Yazılı basınımızda, sinsi bir plan ile paravan şirketler kullanılarak, değerli yeraltı maden kaynaklarımıza ait ruhsatların, yabancıların özellikle Rumların eline geçtiği iddiaları yer almıştır" diyerek, şu sorulara cevap aradı:
"Kimi Rumların, kendilerini, İngiliz şirketi gibi gösterip, ülkemizin birçok bölgesinde maden arama ruhsatları aldıkları iddiaları doğru mudur? Doğru ise Rumlar tarafından kaç adet ruhsat alınmıştır? Bu tür ruhsatların verilmesinden önce, alan kişi ve şirketlere yönelik bir araştırma yapılmakta mıdır? Rumların, özellikle ülkemizin kıymetli madenlerinin bulunduğu bölgeleri tercih etmesi tesadüf müdür? Son 5 yılda yabancılar, kaç adet arama ruhsatı almıştır? Bunların kaç adedinde işletme faaliyeti sürmektedir? Bu ruhsatlar ile hangi madenler üretilmektedir? Bunlar hangi ülkelerin şirketleridir? Bu iddialar başta petrol olmak üzere zengin yeraltı kaynaklarımızın, yabancıların eline geçmesi konusunda, AK Parti iktidarının anlayışını mı yansıtmaktadır" dedi.
Bakan Hilmi Güler, soruya ne cevap verdi veya verecek bilinmez ama Türkiye Maden Mühendisleri Odası'na göre de, uluslararası firmaların, Türkiye'ye ilgisi artarak devam ediyor. Son yıllarda Rio-Tinto isimli ABD- İngiliz sermayeli uluslararası bir şirketin, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de faaliyetlerini arttırdığına dikkat çeken oda yetkilileri, şirketin, Anadolu Türkiye'deki yerli bir uzantısı aracılığıyla, 1.4 milyar hektar, büyüklüğünde, bir alanda, maden arama ruhsatını, eline geçirdiği de söylentiler arasındadır.
Maden, son derece kritik bir konudur. Öncelikle ikame edilemez. Bittiğinde, yerine konamaz. Fiyatları uluslararası piyasada belirlenir. Bugün değersiz görünen maden, yarın çok fazla değer kazanır. Ancak siyasi iktidarlar, İşletme ruhsatları verilirken, neyi sattığını ve gelecekte Türkiye için, ne ifade ettiğini ve edeceğini değerlendirmiyor
Maalesef Türkiye'de yapılan özelleştirmelerde, özellikle de yabancı yatırımlarda, ne mantık ne de ön inceleme var. Yabancı yatırımcı, parayı bastırıp, madenleri, hatta stratejik kurumları dahi satın alabiliyor.
MADENLERİMİZ YABANCILARIN ELİNE GEÇİYOR
Dikkat ediyoruz hiçbir parti lideri, ülkemizdeki madenlerle ilgili, tek söz etmediği gibi, bu alanda proje de üretmiyor. Oysa MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer, Türkiye’nin maden çeşitliliği itibariyle dünyada 10. sırada yer aldığını...