Okuyuculardan, kentteki icraat ve gelişmelerle ilgili olarak, görüş, şikâyet ve eleştiri gelir. Şikâyetlerin büyük çoğunluğu, Eskişehir'de, çeşitli makamlara gelen, bazı bürokratların, eleştiriye tahammül edememesi ve randevu istendiği halde, cevap dahi verilmemesidir. Elbette randevu alma ve verme kuralları ve randevusuz gelen konukların kabulü, makama aittir ama konuk memnuniyetinin sağlanması da hizmette kaliteyi belirler.
Hayırlı olsun ziyaretleri için, randevu veriliyor. Bunun dışında, randevu isteyenlerden, bunun esirgenmesi kabul edilemediği gibi mazereti de yoktur. Devlette görevli kişi/kişilerin, makamı, ne olursa olsun, toplumsal sorunları iletecek olan kişi ve heyetlere, kapılarını açmak. Hatta randevusuz, kabul etmek zorundadır. Çünkü demokrasi ile yönetilen ülkelerde, her türlü makam, halka hizmet için vardır.
Yalnız vatandaş değil, basın mensupları da müştekidir. Nitekim Son haber Gazetesi köşe yazarı, Sayın İsmail Hakkı Demirci, " belediyeden randevu talep ettim. Dediler ki "Başkanımız ayın 11'ine kadar dolu" kabul ettim "Olsun beklerim" dedim.
Hala bekliyorum, tam 2 ay oldu. ...Randevumu, ben iptal ediyorum. Dedim ya CHP zihniyeti." sözleri ile bir gerçeği, kamuoyu ile paylaştı.
Öte yandan makamı ne olursa olsun, devlette görevli kişi/kişiler eleştirilebilir. Çünkü istesek de, istemesek de işimiz ve mesleğimiz, ne olursa olsun, yaşamımız süresince eleştiriden, tartışmadan uzak kalamayız. Hiç değilse günlük yaşantılarımızın gereği, ya eleştiririz, ya da eleştiriliriz. Gerektiğinde de kimi tartışmalara katılmak isteği, ya da zorunluluğu duyarız. Beğendiklerimiz veya benimsemediklerimiz de olur. Bu gelişmeler doğaldır. Ancak, halkın makamını, halktan esirgeyenler veya isteklerine cevap vermeyenler elbette eleştiri alacaklardır.
Ayrıca eleştiri ve tartışma, yaşamın parçaları, daha doğrusu bütünü içindedir. Ondan da kimse uzak ve ilgisiz kalamaz. Öyleyse, makamı, ne olursa olsun, HOŞGÖRÜ, BAŞKALARINA SAYGI, ANLAYIŞ... Uygarlığın temeli, yaşam biçimi budur. Demokrasi de bu temeller üzerine inşa edilir.
Hiçbir bürokrat, halkı yok sayamaz. Çünkü Halka rağmen, hiçbir bürokratta icraatında başarılı olamaz. O nedenle de halkı katılımı, her alanda sağlanmalıdır. Gerçi Toplum katılımı," kendi kedine yeterlilik" ülkemizde de yıllardır istenen boyutta olmasa da bazı uygulamalarda var. Ancak bu uygulamalarda, sürekli ve kalıcı değil; kişiye veya siyasi iradeye göre, ya kalıcı oluyor, ya da ortadan kaldırılıyor. Algılama, ne yönde olursa olsun, Başarılı olmak için,"toplum katılımı", her alanda, tüm dünyada kabul görmüştür.
Yerel seçimlerde, bir belediye başkan adayının, "Kapısı açık olan değil, kapısı olmayan bir belediye, sizlerin emrinde olacak. İstediğinizi zaman gelecek, dertlerinizi, sıkıntılarınızı, talep ve beklentilerinizi, rahatlıkla anlatabileceksiniz. Bu kapı, size her daim açık olacak. " sözlerine katılmamak mümkün mü?
Ülkemizde, pek çok makamın, özellikle de belediyeleri kapısı açıktır. Çünkü Belediyecilik, sosyal ve teknik bir konudur. Belediye demek, halkın hizmetinde olmak demektir. 7den70'e herkesin yanında olmak, onlara hizmet üretmek demektir. Belediye demek, halkın parasını, halkın hizmetine sunmak demektir.
Devlet adamları, icraat ve etkinliklerde, "TOPLUM KATILIMI", "ORTAK PAYDA, "ORTAK AKIL" ve " BEYİN FIRTINASI " gibi kavramları, ön planda tutarsa icraatında başarılı olur. Bu sayede, toplumdaki kaynaklar, harekete geçer, etkinlikleri maliyetlerini düşer, halkımız, etkinlikler ve icraatlarda daha da bilinçlenir.
Devlette görevli Kişi/kişiler, halkın öneri ve isteklerini dikkate almak zorundadır. Çünkü içinde yaşadığımız çağda, halka rağmen, hiçbir alanda verimli ve başarılı olmak mümkün değildir. Hatta başarısızlığı da, önceden kabullenmektir.
Devlet adamı, insanları sevecek, her vatandaşa eşit davranacak, sınıf, cinsiyet, sosyal statü, şöhretli, din, dil ayrımı yapmayacaktır. Ülkemizde, etik değerlere bağlı olacak. Takım ruhu içinde çalışacaktır.
İnsan, makam sahibi olabilir ama "DEVLET ADAMI" olamaz. O nedenle de Türkiye' de, devlette görevli her kişi/kişiler önce devlet adamı olmak zorundadır. Çünkü devlet adamı kolay yetişmiyor. Adam gibi, adam olabilmek, ülkesine, milletine ve tarihine karşı sorumlu olmak; boş vaat ve söylemde bulunmamak, devlet adamı olmanın gereğidir.
Randevu verip, vermemek, yöneticilerin elidedir. Halka hizmet veren makamlardaki yöneticilerin, halkın istek ve önerileri karşısında, randevu vermek, sorunlarına da çözüm bulmak zorundadır. Devlette, vatandaşa hizmet getiren makamlar, halk adına, millet adına görev yapar. O nedenle de vatandaşın, taleplerini ileteceği ve isteklerinin karşılanacağı, makamlar, vatandaşa kapatılamaz.
MAKAMLAR HİZMET İÇİN VARDIR
Okuyuculardan, kentteki icraat ve gelişmelerle ilgili olarak, görüş, şikâyet ve eleştiri gelir. Şikâyetlerin büyük çoğunluğu, Eskişehirde, çeşitli makamlara gelen, bazı bürokratların, eleştiriye tahammül edememesi ve...