Türklerde vatanın savunması, bir askerlik hizmetinden çok severek, isteyerek yapılan ve gereklilikten doğan gelenektir. Vatan borcu, namus borcudur. Askerlik, kanunlardan önce âdetlerimizde, törelerimizde yaşatılır. Hatıraları, bir ömür torunlara kadar anlatılır. Mete Han'ın ordusundan bugüne kadar 2500 yıldır bu ordu, milletin ordusudur, Çin kaynakları Göktürkler hakkında şunları kaydetmiştir; " Savaşta ölmeyi şeref sayarlar, hastalanarak ölmeyi istemezler, bu şekilde ölmekten utanırlar." Macar Türkoğlu Rasony Türklerin çok mükemmel ordu teşkilatına sahip olduklarını söylerken özelliklerini vurgular; ''Dayanıklılığı kanaatkârlığı, savaş araçlarını kullanmaktaki maharette ve üstün yetenekleri buluşları çok eski çağlardan itibaren batılı komşuları arasında ün salmıştır. ''
Büyük zaferin hemen ardından 1924 yılında Atatürk Türk ordusu için şöyle diyor: "Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir. Biri millet kararı, diğeri en acıklı ve en güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla lâyık olma niteliğine kazanan ordumuzun kahramanlığı"
Türk tarihini diğer milletlerin tarihlerinden ayıran noktaları merhum Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu şöyle açıklıyor; "Türklerin en belirgin özelliği tarih sahnesine çıktıkları anlardan itibaren ordu-millet karakterlerinde görünmeleridir... İlk Türk anayurdu olan bozkırlar coğrafyası Türkler için ordu millet vasfını zaruret haline geçirmiştir. O zaman ki tabii şartların gereği her an mücadeleye hazır olmaları icap ediyordu. Sürülerin korunması, su başlarının korunması, yaz aylarında süratle kuruyan sınırlı otlakların muhafazası gibi hayati meseleler Türkleri binlerce yıl evvel askeri disiplin içinde yaşamaya zor-lamıştır. Her an asker, her an çiftçi, demek ki Türk ordusu Türk milleti kadar eskidir." ifadesi milletimizin tarihi bünyesini en iyi şekilde ortaya koyan bir gerçeğin ifadesinden başka bir şey değildir. Kadını ve erkeği ile her Türk insanı askerdir. İşte milli mücadele en yakın örneği, Alman generali Moltke'nin: 'Ordu milletin en canlı örneği Türklerdir.' sözü de bu gerçeğin beyanıdır.
Türk ordusunun kahraman askerine verilen unvan olarak "Mehmetçik" simgesi, kökenini İslamiyet öncesi Türk medeniyetine kadar uzanmaktadır. Türk milleti, kahraman ordusunun yiğit erlerine Peygamberimizin adını vererek ona Mehmetçik demiştir. Mehmetçik, sadece bir isim değildir; o bir inanç, bir fikir ve bir amaçtır. Türk milletinin gerçek ve üstün kuvvetini temsil eden Mehmetçik, Peygamber ocağı bildiği askerliğe bir aşkla bağlıdır.
Mehmet Kaplan, Mehmetçik'e seslenir ; '' Bir kardeşin uzakta şehit düşerken sen beride, diri, dimdik durur, etrafa sakin ve gösterişsiz bakardın. Kayalar ortasında terk edilmiş Mehmetçik, hayatına karışmış, kaya gibi sağlam vücutlu, sağlam ruhlu insan, seni ancak kayaların dili ile anlatmak mümkün.''
Ey kahraman Mehmetçik, son sözü hep sen söylersin, herkes susar.
MEHMETÇİK
Türklerde vatanın savunması, bir askerlik hizmetinden çok severek, isteyerek yapılan ve gereklilikten doğan gelenektir. Vatan borcu, namus borcudur. Askerlik, kanunlardan önce âdetlerimizde, törelerimizde yaşatılır. Hatıraları,...